Bahçeli, "Türkiye sanki Erdoğan'ın tapusuna geçirilmiştir. Türkiye sanki Recep Tayyip Erdoğan'ın mülkü ve miras malıdır. Biliniz ki, demokrasi ve hukukla idare edilen bir ülkede böylesi kokmuşluk, böylesi kahredici günahkârlık görülmemiş, görülmeyecektir. Bin odası bir adam yapmayacak kaçak ve karanlık saray Erdoğan'ın yüzünü güldürmeyecek, mazlumların feryadı gün gelecek sarayın çatısını uçuracaktır" diye konuştu.
Bahçeli, "Türkiye sürekli geriye giden, sürekli mirastan ve dünün birikiminden yiyen bir iktidar tarafından yönetilmektedir. AKP'nin ilkel ve yozlaşmış siyaset mantığının acı sonuçları her alanda hissedilmektedir. Bu zihniyetin 12 yılı deviren müflis politikaları aziz milletimizi canından bezdirmiştir. AKP; yokluk, yoksulluk, yolsuzluk ve yasak haline gelmiştir. AKP; işsizlikle, rüşvetle, adaletsizlikle, üretimsizlikle içiçe geçmiş, borç, faiz, rant, sömürü üzerine siyasetini bina etmiştir. Görüyor ve yaşıyoruz ki, aziz milletimiz kronik ve kısır döngüye binen ekonomik sorunlara mahkûm edilmiştir" dedi.
"YIRCA KÖYÜ'NDE YAŞANANLAR KANUNSUZLUĞUN NERELERE KADAR DAYANDIĞINI ORTAYA KOYMUŞTUR"
Bahçeli, "Soma'nın Yırca Köyü'nde geçtiğimiz hafta yaşananlar kanunsuzluğun, zorbalığın nerelere kadar dayandığını ortaya koymuştur. 3.Havalimanı ihalesini alan konsorsiyumun ortaklarından birisi olan Kolin Şirketler Grubu, Yırca Köyü'nde 6 bin zeytin ağacını kesmekle kalmamış, yöre insanımızın umutlarını da gasp etmiştir" diye konuştu.
"BUNUN HESABI ELBETTE KANUN ÖNÜNDE SORULMALIDIR"
Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü; "Danıştay söz konusu kararını 28 Ekim tarihinde vermiş, fakat günlerce beklettikten ve iş işten geçtikten, yani ağaç katliamı yapıldıktan sonra ilgililere tebliğ etmiştir. Halbuki ağaçların kesilmesinin kanunsuz olduğu Danıştay kararıyla belgelenmiş olmasına rağmen, Kolin Şirketler Grubu sanki bunu daha önce haber almış gibi ani bir saldırıyla Yırcalı kardeşlerimize nefret yağdırmıştır. Danıştay kararı tebliğ edildi ediliyor derken, AKP'nin acele kamulaştırmayla önünü açtığı şirket ağaçlara kıymış, fiili bir durum yaratmıştır. Bunun hesabı elbette kanun önünde sorulmalıdır. Meselenin daha kahredici yanı, AKP Hükümeti'nin Soma'nın Yırca Köyü'ndeki şiddet hakkında en ufak bir beyanat vermemesi, en küçük rahatsızlık emaresi göstermemesidir. Çünkü Yırcalıların üzerine havuzcuları gönderen AKP Hükümeti'nden başkası değildir. Davutoğlu'nun hiç mi vicdanı sızlamamış, yediği zeytinler hiç mi boğazına düğümlenmemiştir? Özellikle Manisalı, Somalı, Yırcalı kardeşlerim merak buyurmasınlar; Milliyetçi Hareket Partisi her zaman yanlarında bulunacak, haklarını ve hukuklarını korkusuzca savunacaktır.Sayın Davutoğlu, unutma ki, mazluma el kaldıran, ekmeğe el uzatan dün iflah olmadı, yarın da olmayacaktır."
"417 EYLEM PLANI FİYASKO OLUP HİÇBİR YARAYA MERHEM OLMAYACAKTIR"
Bahçeli, "Davutoğlu'nun ilan ettiği 9 sektörel dönüşüm programı ve 417 eylem planı fiyasko olup hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Hükümet 12 yıldır ne yapmış, ekonomik sefalete bu aziz milleti ne hakla muhatap etmiştir? Başbakan sadece günü kurtarmak, bir şey yapılıyor izlenimi vermek için bildik ezberleri tekrarlamıştır. Davutoğlu ithalata olan bağımlılığı azaltacağız demektedir, oysaki 12 yıldır varını yoğunu ithalata bağlayan iktidarın bizzat AKP olduğunu itiraf edememektedir. Davutoğlu gerçekten biliyorsa söylesin, nasıl bir mucize tasarlamaktadır? Üretime soğuk ve mesafeli bir ekonomik yapıyı ithalatın dar ve köhne kalıplarından hangi parlak yöntemlerle uzak tutacaktır? Girdi Tedarik Stratejisini güncellemekle ithalat mı azalacaktır? Madenciliği Türkiye içinde bir faaliyet alanı olmaktan çıkarmakla ithalat bağımlılığı mı düşecektir?" dedi.
"HARCANAN HER SERVETİMİZİN ASIL VE YEGÂNE SAHİBİ TÜRK MİLLETİDİR"
Bahçeli, "Her türlü mihnet ve meşakkate karşı koyan yüksek cesaret, terbiye ve asalet sahibi milliyetçi irade, gösterişe kapılmadan, ninelerin, dedelerin kefen parasıyla; anaların, babaların kıyıda köşede zor günler için ayırdığı birikimleriyle yeni bir devlete nefes vermişlerdir. İktidarı elinde tutan bugünkü gaflet ve dalalet ehlileri iyi bilmelidir ki, millet hazinesindeki her kuruşun vebali, iki cihanda da hesabı vardır. İsraf edilen her kaynağımızın, düşüncesizce harcanan her servetimizin asıl ve yegâne sahibi Türk milletidir. Bir düne bakın, bir de bugüne dikkat edin. Bir dündeki tevazuya bakın, bir de bugünkü vicdansızca sürdürülen saltanatı düşünün" dedi.
"ÇİFTÇİNİN HASADI, EMEKLİNİN MAAŞI KAÇAK VE KARANLIK SARAYDADIR"
Bahçeli, "Çiftçinin hasadı, emeklinin maaşı kaçak ve karanlık saraydadır. Asgari ücretle geçinen masumların emeği, sayıları 5,5 milyonu bulan işsizlerin hüznü kaçak ve karanlık sarayın temelindedir. Atanamayan öğretmenlerin ahı, kıt kanaat geçinen, güç bela karnını doyuran milyonların çığlığı kaçak ve karanlık sarayın bin odasında çınlamaktadır. Simit parası bulamayan küçücük yavrularımızın gözyaşları uçan sarayların yakıtıdır. Vatandaş bir torba kömür, bir paket makarna, bir çuval unla uyuşturulup uyutulurken, saray bahanesiyle millet hazinesi hortumlanmaktadır. Aziz milletim, para senindir, servet senindir, hazine sana aittir. Süslü sözlere kanma, istismarlara aldanma, bu kötü gidişata ortak olma. Aziz vatandaşlarım, sizden alınan vergiler Erdoğan'ın lüksü, keyfi, ve egoları için feda edilmekte, 17-25 rüşvet lobisi gücüne güç katmaktadır. Allah için söyleyiniz, bu millet yatacak kalkacak Erdoğan'ın kibri, müsrifliği, azgınca yaptığı harcamalar için mi çalışacaktır?Bu devran nereye kadar sürecek, bu teslimiyet, bu hüsran nereye kadar gidecektir? Millet fakir ve bitap haldeyken, işsizlik ve çaresizlik almış başını gidiyorken, Cumhurbaşkanı olan zat, nasıl ve ne hakla katrilyonları kendi sefahati uğruna pervasızca kullanmaktadır? Türk milleti nerededir, AKP'ye oy veren kardeşlerim bu haksız, hukuksuz, uğursuz, haram ve ahlaksız düzene nereye kadar suskun kalacaktır? Türkiye sanki Sodom ve Gomora'ya dönmüştür. Türkiye sanki Erdoğan'ın tapusuna geçirilmiştir. Türkiye sanki Recep Tayyip Erdoğan'ın mülkü ve miras malıdır. Biliniz ki, demokrasi ve hukukla idare edilen bir ülkede böylesi kokmuşluk, böylesi kahredici günahkârlık görülmemiş, görülmeyecektir" diye konuştu.
"MAZLUMLARIN FERYADI GÜN GELECEK SARAYIN ÇATISINI UÇURACAKTIR"
Bahçeli, "Erdoğan ve Davutoğlu Türkiye'nin sürekli mevzi kaybettiği, iç ve dış politikada tel tel döküldüğü bir dönemde, saraylara doluşarak dünyaya yön vereceklerini mi zannetmektedir? Bunlar saraylara kurularak, sırça köşklere tutunarak itibar kazanacaklarına mı inanmaktadır? İhtişam ve itibar saraylarda değil; hukuka, adalete, demokrasiye, milli birliğe, insan hak ve haysiyetine duyulan saygıda gizlidir. Maalesef bunlardan mahrum küçük bir azınlık Türkiye'yi çembere almıştır. Başbakanlık tarafından geçtiğimiz hafta yapılan bir açıklamada; 'saray ve uçakların milletimizin ve devletimizin itibarını temsil ettiği, bu imkanların gerçek sahibinin sadece millet olduğu' söylenmiştir. Bu ne sorumsuzluk, bu ne pişkinlik, bu ne maskaralıktır? Ne yani, kaçak ve karanlık saray bir de Erdoğan'ın üzerine mi geçirilecekti? İma edilen, örtülü şekilde dillendirilen bu mudur? Fildişi kulelerini mesken tutan gayri meşru siyaset ekolünü kul affetse Allah affetmeyecektir. Eğilip bükülmeyen millet iradesi bu zulmeti de aşacak, zaaflarına yenilen, ahlaki ve vicdani değerlerden kopan cenazeden farkı olmayan sağları elbet acınacak hale getirecektir. Bin odası bir adam yapmayacak kaçak ve karanlık saray Erdoğan'ın yüzünü güldürmeyecek, mazlumların feryadı gün gelecek sarayın çatısını uçuracaktır" dedi.
"TUZAĞA DÜŞEN YİNE DE DAVUTOĞLU OLMUŞTUR"
Bahçeli, "Başbakan, sözde Dersim katliamını 'modern Kerbela'ya benzeterek Hz. Hüseyin'e ve Ehl-i Beyt'e hürmetsizlik ve nankörlük etmiştir. Biz bunun üzerine hemen yazılı basın açıklamasıyla Davutoğlu'na anladığı dilden cevap verdik ve özür dilemesini istedik. Davutoğlu bırakınız özrü veya herhangi bir nedamet belirtisini, yanlış ve sakat düşüncelerinin ısrar ve inatla arkasında durmuş, konuyu farklı mecralara taşıyarak daha da çıkmaza sürüklenmiştir. Davutoğlu, Hacıbektaş'taki talihsiz ve teessüf verici sözlerine gösterdiğimiz isabetli ve yerinde tepki üzerine paniklemiş, her gittiği yerde bize cevap yetiştirmeyi, aklınca bizi zorda bırakmayı hedeflemiştir. Ancak kendi kendine faka basan, basireti bağlanan, ayağı birbirine dolanan ve tuzağa düşen yine de Davutoğlu olmuştur" diye konuştu. (DHA)