Aslan yürekli “kahraman” Kılıçdaroğlu…

 

 

AKP hükümetinin Kürt sorunun çözümünde önce umut sonrasında ise tam bir çözümsüzlüğe dönüşerek hayal kırıklığı yaratan “demokratik açılım”  paketi ve paketin içinin boş olduğunun görülmesiyle birlikte yeniden alevlenen şiddet ortamı, karşılıklı ölümlerin, acıların ve gözyaşlarının artmasına neden olmaktadır.

Başbakan Erdoğan"ın Şemdinli Gediktepe mevzilerini ziyareti sırasında genelkurmay başkanı ile birlikte çömelmesi çok konuşulmuş ve ülke gündemini epeyce meşgul etmişti. Karşı dağlarda mevzilenmiş keskin nişancılar tarafından alnına bir kurşun yemekten sakınarak siperlerde çömelen bir başbakanın ülkeyi kurtaramayacağı gerçeğini kavrayan CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu “vatan kurtaran Şaban” edasıyla hemen ileri atılmış ve vatanı kurtarmak için, aynı siperleri ziyaret edeceğini ve siperlerde çömelmeyeceğini açıklamış ve gazetecilerin sorusu üzerine ”…başbakan gibi çömeleceksek orada ne işimiz var.” diye cesurca kükremeyi de ihmal etmemiştir. Kılıçdaroğlu, ne yazık ki, bir ayağı dağlarda olan Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni fikirler üretmek yerine başbakan Erdoğan"dan nasıl, daha “cesur ve kahraman” olduğunu ispatlama derdine düşmüş ve böylesine ucuz ve popülist söylemlerle tribünlere ve seyirciye oynamayı tercih etmiştir.

Kılıçdaroğlu, ne yazık ki, Gediktepe siperine çıkamadı. Onun yerine genelkurmayca uygun bulunan sınır bölgesindeki Sarıyaprak bölgesini ziyaret etti. Ve insan boyu hizasına kadar yükseltilerek dizilmiş olan kum torbalarının arkasında çömelmeyerek kahramanca bir edayla ayakta dikilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sınır bölgesine yaptığı ziyaretle ilgili olarak, ''Bu gezi CHP'nin terörü önleme ve terörle mücadele konusundaki kararlılığının ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir'' değerlendirmesinde bulundu.

Yükseltilmiş kum torbalarının arkasında ayakta dikilerek ve bir şahin edasıyla gözlerinizi kısarak karşıki dağlara bakmak ve Kürt sorununda çözüm üretecek yeni fikirler yerine sürekli çözümsüzlük üreten içi boş söylemlerde bulunmak ve siperlerde “çömelmedim, ayaktayım…” gibi görsel şovlarınız sizi hiçbir açıdan Başbakan Erdoğan"dan daha “cesur ve kahraman” yapmaz Sayın Kılıçdaroğlu.

Siperlerde ayakta durmanız yetmez. Birde tam boy siperlerin üzerine çıkıp elinize aldığınız uzun namlulu silahla karşıki dağlara birkaç el ateş etseydiniz kahramanlığınıza doyum olmazdı Sayın Kılıçdaroğlu. Ama ne yazık ki, bir daha karşınıza ne zaman çıkacağı belli olmayan, sizi iktidara ve başbakanlığa taşıyacak olan bu altın fırsatı kaçırdınız maalesef.

Ne yani, Sayın Kılıçdaroğlu, siz hala siperlerde “korkusuzca” ayakta durma pozları vererek çocuklarımızın ölümüne, acılara, yıkımlara, Türk ve Kürt analarının gözyaşlarına neden olan ve 30 yıldır Kürt sorununun çözümüne hiçbir katkısı olmayan şiddet ve savaş ortamının devamında ısrar edilmesini mi öneriyorsunuz? Yaşanan şiddeti, yıkımları ve ölümleri az mı buluyorsunuz? Şiddetin artmasını, ölümlerin ve anaların gözyaşlarının çoğalmasını mı istiyorsunuz?

Ne Başbakan Erdoğan"ın siperleri ziyaret ederek çömelmesi nede Başbakan Erdoğan"la sidik yarıştırıcısına siperlerde ayakta dikilmeyi marifet sayan Kılıçdaroğlu"nun böylesi popülist yaklaşımları Kürt sorunun çözümüne katkı sağlayabilir.

Sayın Başbakan Erdoğan ve sayın Kılıçdaroğlu, siperlerde boy göstermek ve basına şov yaparak buradan siyasi rant elde etmek “kahramanlık” değildir. Asıl kahramanlık şiddetin ve savaşın karanlık ellerine teslim olmadan hep birlikte el ele vererek Türk ve Kürt gençlerinin karşılıklı olarak birbirlerini öldürmesini engelleyecek çözümler bulmak, Türk ve Kürt analarının acısını ve gözyaşlarını dindirecek olan siyasi ve demokratik adımları cesaretle atabilmektir.

Kürt sorununun çözümü konusunda 30 yıldır şiddeti ve savaşı özendiren ve çözüme hiçbir katkısı olmayan eskimiş, köhnemiş ve çürümüş sözlerden arınmak ve karşılıklı olarak silahları susturacak, gencecik fidanlarımızın ölümlerini durduracak, analarımızın yüreğindeki acıları ve gözyaşlarını dindirecek, özgürlük, barış ve kardeşlik ortamını yaratmaya katkı sunacak yeni şeyler söylemek zamanıdır.

Artık yeter! Silahlar ve ölüm sussun, barış ve yaşam konuşsun