Asr suresi Kuranı Kerim’in yüz üçüncü ve en kısa sürelerinden olmasına rağmen, en anlamlı ve özlü surelerindendir. Üç kısa ayetten ibaret olan bu sure, içinde insanlığın kurtuluşunu müjdeleyen fevkalade üstün prensipleri ihtiva etmektedir.
İmam Şafii Hazretleri der ki “Kuran’da başka hiçbir sure nazil olmasaydı, şu pek kısa sure bile insanların dünya ve ahiret saadetlerini temine yeterdi.” Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellemin ashabından iki zat birbirine kavuşunca biri diğerine vel asr suresini okumadan, sonra da selam vermeden ayrılmazlardı.
Yüce Allah insanların değerini bilmediği, katili oldukları, oyalanıp durdukları, israf ettikleri ve eğlence ile geçirdikleri zamana yemin ederek bizleri uyararak Asr suresinde şöyle buyuruyor: “Asra, akıp giden zamana yemin olsun ki muhakkak insanlık kat’i bir ziyandadır, aldanmıştır, hüsrandadır. Ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı telkin edenler, birbirlerine sabrı telkin edenler müstesna, onlar ziyanda değil.”
Büyük imam İslam düşünürü Fahreddin er Razı şöyle der: “Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu: sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin.” Onun bu sözünü işitince, bu söz Asr suresinin anlamıdır dedim. Zira insana verilen ömür bir buz gibi hızla erimektedir. Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına neden olur.
Onun için geçen zamana yemin edilmesinin anlamı, hızla geçen zamanın söz konusu dört özellikten yoksun insanın, dünyada ne işle meşgul olursa olsun hayatını zayi ettiğini ve hüsranda olduğuna şehadet etmektedir. Karlı çıkanlar ise ancak bu dört özelliği taşıyanlar ve bu dünya hayatını ona göre düzenleyenler olacaktır. İnsanın hüsrandan kurtulması için gerekli olan imandan sonra salih ameldir.
Kuran-ı Kerim'de nerede amelden, ibadetten söz edilmişse orada iman da zikredilmiş ve salih amel imandan sonra anılmıştır. Diğer bir ifade ile salih amel olmadan sadece iman ile bir insan hüsrandan kurtulamaz. Kuran'da verilen müjdeler, iman etmenin yanında salih amel işleyenler için geçerlidir.
İman edip salih amel işleyenler bunu ferdi olarak yapmakla kalmamalı, aynı zamanda mümin ve salih bir toplum meydana getirmelidirler. Toplumu bozulmaktan koruyabilmek için her fert kendi sorumluluğunu idrak etmelidir. Bunun için toplumun bütün üyelerinin birbirlerine hakkı ve sabrı telkin etmeleri farzdır.
Boş zamanı değerlendirmesini bilmeyenler, çeşitli eğlence yerlerinde zamanın katili olmaya devam edenler, zamanı kurban edip boş yere harcayanlar tarihte iz bırakamazlar.
Katıyetle bilelim ki insanın sahip olduğu en önemli değerlerin başında zaman gelmektedir. Zamanını iyi değerlendiren, ne zaman ne yapacağının bilincinde olanlar Yüce Allah’ın öne geçirdiği fert ve toplumlardır. Merhum Akif’in rahmetullahı aleyh asr suresiyle ilgili bir şiiriyle sözlerimi bitirmek istiyorum.
“Hâlık’ın nâmütenahi adı var, en başı “Hak”, Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak! Hani ashab-ı kiram ayrılalım derlerken, Mutlaka süre-i “Vel Asr” ı okurmuş, bu neden? Çünkü meknûn (saklı) o büyük sürede asâr-ı felâh, (kurtuluş sırları) Başta iman-ı hakiki geliyor, sonra salâh, Sonra hak, sonra sebât: İşte kuzum insanlık Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık.
Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz.