ATAKUM VE CHP

Adnan Bahadır

Belediyeler yarı siyasi kamu kurumlarıdır, gerçi şu anda tüm kamu kurumları yarı siyasi kurumlar haline geldiler, her siyasi partinin kamu kurumlarından sorumlu adamı var, kamu kurumlarında çalışanlar da bunları bilir, onlardan gelen talepleri yapmak için elinden geleni yapar, erkekse yapmasın anında gereği yapılır. Peki bu durum normal bir durum mudur derseniz elbette ki değil, gelişmemiş üçüncü dünya ülkelerinde dahi olmayan bir durum desek yeri var, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde böyle bir durumla karşılaşmazsınız ama maalesef uzun zamandan beri ülkemizde  durum böyle. Belediyelerdeki durum, kamu kurumlarından biraz daha farklı, seçilen başkan siyasi bir partiden aday olup seçildiğinden siyasi kimliği daha da çok ön plana çıkmaktadır. Hal böyle olunca da belediyeler siyasetle iç içe olmak durumu ile karşı karşıya kalmaktalar. Hele, hele son zamanlarda ortaya çıkan ittifaklar işi çok daha zor duruma sokmakta. Eskiden başkanlar seçildikleri partilere karşı sorumlu iken şimdi ittifaka dahil olan siyasi partilere karşı sorumluluk içerisinde olunca olay çok daha zor bir boyut kazanmakta. Olaya belediye tarafından bakınca da sıkıntılı, siyasi partiler tarafından bakınca da sıkıntılı, Başkanlar tarafından bakınca ise hepten sıkıntılı bir boyut kazanmakta.

Cumhur ittifakından seçilen bir Başkan sadece Ak Parti’ye karşı değil, MHP’ye karşı da sorumlu oluyor, MHP’den gelen taleplere de cevap vermek zorunda kalıyor, aynı şekilde. Millet ittifakından seçilen bir başkan sadece CHP’ye karşı değil İYİ Parti’ye, Saadet Partisine hatta diğer illerde HDP ye karşı dahi sorumlu oluyor. Hal böyle olunca da başkanlar bu taleplere tek başına yetişemeyecekleri için özel kalemlerini devreye koyup, çözüm üretmeye çalışmaktalar. Özel kalem adı üzerinde başkanın özeli pozisyonunda olan bir makamdır, bu nedenle de Hükûmet her başkana özel kalemini seçme ve memur yapma hakkı getirmiştir ki doğrusu da budur. Belediye Başkanlarını eleştirenler veya yıpratmak isteyenler de özel kalemleri üzerinden yıpratmaya çalışırlar, ama o Belediye Başkanları Başkan olmadan önce veya başkanlıktan düştükten sonra yanlarında o özel kalemlerinden başka kimseyi bulamayacaklarını bildiklerinden onlara güvenip çalıştıklarını bilmezler veya bilseler bile işlerine gelmediğinden eleştiri yağmuruna tutarlar.

Geçtiğimiz günlerde Atakum’da yaşanan olay da buna benzer bir olaydı, CHP il Başkanı 19 Mayıs törenlerinde şehre gelecek partililerle ilgili belediyeden bazı talepleri olmuş, bunu da yukarıda dediğim gibi özel kaleminden talep etmiş, özel kalemde nakit para veremeyeceğini ancak bunun dışında her türlü desteği vereceğini söylemesine rağmen İl Başkanı kabul etmeyince aralarında tartışma yaşanmış, basın da bunu büyük bir olay varmış gibi haber yapmış. Oysaki bu tür tartışmalar sürekli olan şeylerdir, büyütmenin hiç bir anlamı yok, il Başkanı işini yapmaya çalıştığı gibi özel kalem müdürü de yetkisi dahilinde olan neyse onu yapmanın derdinde. Olayı farklı boyutlara çekip yok Atakum ilçe Başkanı il Başkanının adamı Belediye Başkanına ters, yok özel kalem müdürü restini çekti şeklinde haber yapmak doğru bir yaklaşım biçimi değildir, herkes işini yapıyor, bunu yaparken de ufak, tefek çatışmaların olması normaldir. 

Geçmişte bu tür sıkıntıları çok yaşamış birisi olarak her iki tarafı da çok iyi anlıyorum, 2006 yılında Ak Parti’nin genişletilmiş il divanında binin üzerinde insanın bulunduğu bir ortamda Büyükşehir Belediyesi’nin Ak Parti il yönetiminde bulunan bir arkadaşa verdiği desteği eleştirince destek verdiğimiz arkadaş da açtı ağzını yumdu gözünü, senin bu toplantıda yediğin dürümün parasını kim verdi diye lafı ağzına soktu. Hatta evliya geçinen şeytan kılıklı arkadaş da çıkıp bu desteği kim veriyor, neden veriyor deyince neredeyse ortalık savaş alanına dönmüştü. Bu işler öyle uzaktan gazel okunarak yazılıp çizilecek işler değil, işi bilmeden, yaşamadan yazmak akıllı insanların işi olamaz, herkes işine baksın kimse yalandan debelenmesin. Belediyeler çok farklı kurumlardır, içerisine girip yaşamadan, olayların içyüzünü görmeden, sorumluluk almadan konuşmak gerçeklerle örtüşmez.  Başkanları yıpratmanın en kolay yolu en yakınlarını eleştirip onların üzerinden başkanları tartışılır hale getirmektir, bunu yaparken de doğruluktan, dürüstlükten, hakkaniyetten bahsedenler önce kendi çöplüklerini temizleyecekler ondan sonra konuşacaklar. Kimsenin mensup olduğu parti beni ilgilendirmiyor ama hakikatleri yazmak karakterimin gereğidir, benim dünya görüşüm de bellidir kimseden de saklamam. Ancak doğru neyse onun yanında yanlışın da karşısında olduğumu beyan ederek sözlerime sön veriyorum. İyi haftalar…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.