Konu yazdan açıldı ya devam edelim
Geçen gün, Bursa, Ordu ve Samsun"dan öğretmen arkadaşlarım, fizik mezunu ama hala iş bulamamış bir üniversite mezunu arkadaşım ve yine sınavlarla kendini heba etmiş bir başka öğrenci arkadaşım ile çıktık yola
Ne yapsak diye kafa patlatıyoruz. Sonuçta burası İstanbul değil
Yüzlerce alternatifiniz yok
Tiyatroya gidelim deseniz yaz geldi hepsi tatilde, tatilde olmasa da kaliteli oyun sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, sinema deseniz bunalır insan, konser deseniz en son kim gelmişti Samsun"a bilen yok?
Sanatçı sepetçi uğramaz bu memlekete
Dedim ya İstanbul değil burası diye Zaten kimsenin de İstanbul ile aşık atmaya niyeti yok.
Hedefler hep minimum olmuş Samsun"da.
Kimse yıldızlara hayatı götürmeyi düşlememiş. Yeryüzünde kalmayı yeğlemiş
Samsun deyince zaten aklıma stabil geliyor.
Yani yerinde sayan Yani patinaj yapan Yani bir cacık olmaz deyiminin en çok kabul gördüğü yer
Neyse
Baktık, inceledik.
Ortak noktamız belli
Hepimiz denizi, kumu, güneşi seviyoruz
O zaman bizi ancak ve ancak Atakum paklar
Çıktık yola
Samsun trafiği bu Çile gibi. Kornalar, hatalı sollayanlar, küfredenler, kırmızı ışık delikanlıları vesaire
Kazasız belasız geldik Atakum"a Allah"tan
Çektik arabayı Atakum"u Güzelleştirme Derneği"ne
Sahilin tam kenarında boş bir masayı kestirdik gözümüze
Oh mis Deniz havası .
Hmmm . Herkes derin derin nefes alıyor ama bir gariplik var ortamda
Burnunu çeken, yüzünü ekşitiyor
Samsun"un gözbebeği, hani mevcut belediye başkanının da sürekli dile getirdiği Karadenzi"in incisi Atakum sahilini halkın tabiri ile .ok götürüyor
Hatta aramızda kısa süreli de bir tartışma yaşadık
.ok kokusunu yakıştıramadık memleketimizin sahiline, kimimiz, Yok bu yosun kokusu, Yok yok nemden böyle kokuyor, iyot kokusu
Baktık kimse ikna olmuyor, karar kıldık hep birlikte ciğerlerimize iyice işlemiş kokunun adı konusunda: .ok
Oturduk, siparişlerimizi verdik mis gibi .ok kokusunun kenarında
Atakum sahili zaten Allahlık
Arkadaşlarla sohbet açıldı, konu net
Ulan bu deniz, bu sahil yabancılarda olsa, püf Neler yaparlardı? diye
Yani klasik muhabbet Klasik ama gerçek .
Koskoca Atakum sahili Türkiye"de belki de sayılı sahillerden birisi.
Ama gelin görün ki Etrafı .ok götürüyor.
Kokudan durmak bir meziyet Zaten belli bir dakikadan sonra alışıyor insan. Ne koku kalıyor ne de pislik. Manzaraya da alışıyorsunuz belli bir vakitten sonra.
Sahildeki plastik şişeler size sanki plajın bir aksesuarıymış gibi geliyor, kağıt parçaları birer çalıyı andırıyor, hele ki akşam oldu mu kimisi yanan kimisi yanmayan ışıkların hali ise ayrı bir hava katıyor ortama
Sosyal demokrasinin romantizmi böyledir işte, bir yanar bir söner
Güven vermez yani
İşin ilginç yanı, .ok kokusunu çektiğiniz mekanda Atakum Belediyesi"nin ensesi kalın tayfasının da oturup rakılarını yudumlaması
Kimsenin içkisinde gözüm yok. Ha keza ben de rakıyı severim, rakı muhabbetine bayılırım
Ama bir yanda belediyeden maaş alıp, mesai saati içerisinde takılacaksın, .ok kokusunu çekeceksin ciğerlerine, olanı biteni süzeceksin göz ucuyla, yan masanda insanlar seni eleştirirken de kafayı kuma sokup hiçbir şey duymamış gibi muhabbete devam edeceksin
Yok öyle
Neyse biz muhabbete devam ediyoruz
Konu yine sahil tabiî ki
Ya diyor bir arkadaş, Hani Atakum Karadeniz"in incisi olacaktı?
Ötekisi devreye giriyor hemen ve bu sefer beni eleştiriyor, Kardeşim sen vakti zamanında bu adamlarla çalışmadın mı ? Bu yalanlara sen de ortak olmadın mı o zaman? Hiç vicdan azabı duymuyor musun? demez mi
Ya İşte böyle Miraç Efendi Açıkla şimdi
Aldım elime sazı
Başladım anlatmaya Neyi mi?
Hırs üzerine kurulmuş bir siyasetin, tamamen geçmişte yapılanların intikamını almak için kazanılan bir belediyenin hizmetten başka şeylerle meşgul olacağını, siyasi kadrolaşmaların temel felsefe edinildiğini, bunu anlamak için de belediyede en üst kademeden en alt kademeye kadar kilit noktada olanların araştırılmasının yeterli olacağını söyledim
Tabiî ki böyle bir anlayışın, böyle bir zihniyetin de maalesef hizmet üretme kabızı olduğunun da altını çizdim
Kendime gelince
Açıkçası seçim döneminde, köylerde, mahallelerde söylenen yalanlara ortak olduğum, insanların hayallerini ve umutlarını çalanlara aracı olduğum ve en kötüsü de kendi çevremdeki değişik siyasi düşüncelerdeki insanları ikna etmedeki çabam ve o insanların da seçim sonrası büyük hayal kırıklığı yaşamalarına sebep olduğum için kendimi vicdanen rahatsız hissediyorum
Özellikle de köylerde çocuklarına iş, evlerine yol isteyenlere verilen sözlerin tutulmaması, işçilerin daha belediyeye adım atar atılmaz sindirilmesi için yapılan ve ucu tehditlere varan olaylar hala aklımdan çıkmıyor
Hele ki emekli bir sendikacının belediyede yeniden işe alınarak, baskı ve tehditle mevcut sendika yönetimini düşürmesi ardından da tamamen belediye yönetimi ile eş güdümlü, işçilerin haklarını savunmaktan çok yandaşların kadrolaşmasını sağlamlaştırmayı amaçlayan bir sendika yönetiminin oluşturulması yaşananların zaten sonucu
Dedim ya, tek tek anlattım arkadaşlara Tabiî ki işten çıkma sürecimi de İşten ayrılırken arkamdan ağlayanları da
Bozuk düzende sağlam çark olmuyor maalesef
Neyse, mevzu ben değilim
Ama bir bilen olarak, basit bir .ok kokusundan gelinen süreci özetlemeye çalıştım.
Koskoca bir sahil, önü açık muhteşem bir kent; amiyane tabiri ile basiret yoksunlarının, gelin, damat, akraba yönetiminin, hırs üzerine siyaset yapanların elinde heba oluyor
Çok duyuyorum etrafımda, Ah elim kırılsaydı da AK Parti"ye oy vermeseydim diyen
Eğer yolunuz Atakum"a düşerse, özellikle de Atakent"ten öteye bir daha sorun bu soruyu
Ah elim, belim kırılsaydı da vermeseydim hatta dilim tutulsaydı da anlatmasaydım diye
Çünkü Atakum"un en başından başlayan kokuşma, en sonundan da hissedilmeye başlandı