Diyet kelimesi nedense hiçbirimizin kulağına sevimli gelmiyor. Bunun en büyük nedeni aslında kelimeye yüklediğimiz anlamın doğru tanım olmamasıdır.
Diyet kelimesi, Fransızca diète “beslenme rejimi, perhiz” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca díaita “beslenme veya yaşam tarzı” sözcüğünden alıntıdır.
Diyet aslında, beslenme düzeni veya beslenme programı demektir. Diyete başlamak demek beslenmenizi düzenlemek, daha sağlıklı bir beslenme tarzı benimsemek veya eğer yağ oranınızda bir fazlalık var ise onu ideal düzeye getirmektir.
Çağımızın gündemden hiç düşmeyen, popülerliğini hiç kaybetmeyen meselesi diyete, biz de tarih penceresinden bakalım istedik.
Diyetle ilgili en eski bilgilere M.Ö. 2500 yıllarda Babil'de rastlıyoruz.
Bulunan taş tabletlerde bazı hastalıklar hususunda beslenmede yapılabilecek uygulamalar ile ilgili bilgiler yer almaktadır. M.Ö. 1550 tarihli Ebers Tıp Papirüsü ve Edvin Smith Papirüsü’nden de anlaşılacağı gibi insanlar hastalıklarda pek çok gıdayı ek ürün olarak kullanmıştır.
Tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat (M.Ö. 460- 377), hastalıkların tedavisinde beslenmeye verdiği önemi, “Besinle tedavi edebileceğiniz hallerde ilaç tavsiye etmeyiniz.” cümlesiyle açıklamıştır.
M.Ö. 95-55 yıllarında yaşamış olan Lucretius ise “Bir kişi için yiyecek olan bir nesne bir başkası için zehir olabilir” diyerek beslenmenin kişiye has olduğunu vurgulamıştır. Lucretius ve onun gibi hekimlik vasfı olmayan nice düşünürler beslenme konusunda fikirlerini beyan etmiştir ve bu fikirler günümüzde bilimsel olarak kanıtlanmış gerçeklerdir. Kanıtlanmaya başlanmaları ise 19.yüzyılın sonlarına tekabül etmektedir.
Beslenmeyi düzenleyip sağlıklı hale getirmek aslında sağlığımızı düzenlemektir. Vücudumuzda fazla olan yağ kütlesi kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet gibi birçok kronik hastalığın en önemli sebeplerindendir. Sağlıklı beslenerek ideal kilomuza ulaşmak hastalıkların önüne geçmemizi ve daha sağlıklı bir hayat sürdürmemizi sağlayacaktır.
Öncelikle her diyet programının kişiye özel olduğunu kabul etmek gerekir. Kişiler kilo vermek veya kilo almak için kolaylıkla bulabileceği her diyet programını uygulamamalıdır. Alanında uzman bir diyetisyen tarafından size özel bir diyet programı hazırlanırken tıbbi durumunuz özel tetkiklerle araştırılmakta, öncelikle kilo artış veya kilo kaybı nedeniniz araştırılmakta ve size özel bir program oluşturulmaktadır. Kilo artışının veya kaybının nedeni bulunmadan yapacağınız diyet programı size faydadan çok zarar verebilmektedir. Ancak tek başınıza diyet yapıyorsanız da dikkat edebileceğiniz şeyler bulunur.
Kayısının Avrupa’ya gidişi, Roma İmparatorluğu ve Pers İmparatorluğu arasında geçen savaşlar sırasında İtalya ve Yunanistan’a giden tüccarlar sayesinde olmuştur. Kayısı daha sonra Avrupadan Amerika kıtasına da götürülmüştür ve günümüzde dünya toplam kayısı üretimi, yaygınlaşan kayısı tarım uygulamaları sayesinde toplamda 4 milyon tondan fazladır.
Kayısı üretiminin bu denli fazla olması, kayısının zengin vitamin ve mineral kaynağı olmasından kaynaklanmaktadır. Sağlıklı ve dengeli beslenmek isteyenlerin olmazsa olmazı durumunda bulunan kuru kayısının gün kurusu kayısı ve sarı kuru kayısı olmak üzere iki çeşittir ve ülkemiz kuru kayısı ihracatı ve üretimi konusunda dünya da ilk sırada bulunmaktadır. Kuru kayısı besleyici özellikleri sayesinde vücudumuzu bir çok yönden desteklerken aynı zamanda ülkeler için çok büyük öneme sahip ithalat ve ihracat kalemidir.
Kuru kayısı zengin bakır ve demir içeriği sayesinde özellikle kansızlık (Anemi) ve kansızlığın bir yansıması olarak görülen demir eksikliğinin çözümünde vücudumuzu destekler. Düzenli kuru kayısı tüketimi anemi ve Fe eksikliğine karşın vücudumuzu destekler.
Kuru kayısının diğer bir önemli faydası sindirim sistemi sağlığımızı desteklemesidir. Özellikle protein ağırlıklı beslenen sporcularda görülen kabızlık problemine karşı günlük 3-4 adet düzenli kayısı tüketimi, kabızlık probleminin çözümünde etkin bir fayda sağlayacaktır.
Doğal yollar ile güneş ışığı altında kurutulmuş olan gün kurusu kayısı bol D vitamini ihtiva ettiğinden cilt sağlığını korumada ve sağlamada vücudumuza büyük katkı sağlar. Kuru kayısı tüketimi, egzema ve güneş yanığı tedavisi sürecinde sıklıkla tavsiye edilir. Bunun yanında gün kurusu kayısı akne probleminin çözümüne yönelik olarak yüz maskesi malzemesi olarak kullanılabilir.
Kayısı kurusu adeta bir potasyum deposu gibidir. Zengin potasyum içeriği sayesinde vücut sıvı oranının dengelenmesine yardımcı olurken kas fonksiyonlarının düzgün çalışması konusunda vücudumuzu destekler. Bu bağlamda düzenli kuru kayısı tüketimi kalp sağlığımızın sağlanmasında da önemli bir rol oynar.
Kayısı kurusu ayrıca zengin A vitamini ihtiva eder. Bir bardak dolusu kuru kayısı günlük A vitamini ihtiyacımızın yaklaşık olarak % 18 ini içerir. Göz sağlığımızı destekler.