Aynı Filmi İzlemiştik

Bayram Ocak

Gezi olayları büyük bir hız ile genişliyordu,  bir eylemin ülke için  böylesi bir gelişmeye neden olacağını kimse kestiremiyordu. Devlet başlangıçta bocalasa da zamanla inisiyatifi eline aldı, onun müdahaleleri, muhalefetin şaşkın ve hazırlıksız vekillerinin alanda devletin karşısında durması,, eylemde söz sahibi olmak isteyen grupların adını duyurma çalışmaları o eylemleri bir amaç doğrultusunda toplayamamıştı. Kontrolsüz gelişen eylem yıkıcılığı ile en başta doğa diyenleri olayın dışına atmış,  iktidarı yıkma faaliyetine dönüşmüştü hareket.

Orman yangınlarında bir müdahale şekli vardır. Yangını durdurmak için belli alanı siz yakarsınız. Devletin gerekli yerlerde yaptığı hamleler aslında eylemi baltalayan hamlelerdi. Çok fazla bir şey yapmayacaksınız, karşı tarafta görünüp, herkesi nefret ettirecek eylemlere imza atacaksınız. Eylemciler bile kendi aralarında parçalanmaya başlayacak. Bunu her devlet mutlaka yapar, işte eylemler birilerinin kontrolünde gibi görünse de  son söz hep devlettedir.Sonuçta Gezi eylemleri duran adam eylemlerine dönüşmüştü.

Gezi eylemleri sonrası  oluşan bilanço:Hazırlanan hasar tespit raporlarına göre 58 kamu binası, 68 Mobese kamerası,337 İş yeri tahrip edilmiş. 90 Belediye otobüsü,214 Özel araç,240 Polis aracı ve 45 Ambulans kullanılmaz hale gelmişti. Toplam zarar ise 140 milyon lira.

Sonra  ‘’Mesele ağaç değil sen hala anlayamadın’’ dediler  evet  mesele ağaç meselesi değildi tabi ki.

‘’Gezi Parkı, Park olarak kalması. Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması.Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanması,Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılması, 
1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesi; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması’’ şeklindeki istekler meselenin ağaç meselesi olmadığını anlatıyordu.

"Başta 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, AOÇ ve HES'ler olmak üzere ekolojik değerlerimizin talanına ve güncel olarak Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısına ilişkin itirazların, ülkemize ve bölgemize ilişkin savaş siyasetine karşı duruşun ve barış talebinin, alevi yurttaşlarımızın hassasiyetlerinin, kentsel dönüşüm mağdurlarının haklı taleplerinin, kadınların bedenleri üzerinde denetim kuran muhafazakar erkek politikalarına karşı yükselen sesin, üniversite, yargı ve sanatçılar üzerindeki baskılara karşı direncin, başta Türk Hava Yolu işçileri olmak üzere tüm emekçilerin hak gasplarına karşı taleplerinin, tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadelenin, yurttaşların eğitim ve sağlık hakkına ulaşımının önündeki tüm engellerin kaldırılması istemleri" olduğunu iktidar sahiplerine iletmek istiyoruz.’’ Şeklinde ki isteklerle ortak bir noktada toparlanma sağlanmaya çalışılsa da;

Gerçekten mesele ağaç değildi ama yola çıkılması için ağaç gerekliydi, sonra duruma göre dallanıp budaklandırılsa daha kolay olurdu. Önemli olan dallandırıp budaklandırmak tan ziyade ortak bir dal üzerinde hakimiyet kurmaktı ki, eylemlerde başarı yakalansın. Bunun içinde iyi hazırlanmış planlı bir eylem  olmalıydı, önceden ders alınarak yapılacak olan planlı eylem Artvin için geçerli olsa da, artık halk bunlardan bıktı sadece zaman kaybı olur düşünceniz.

Böylesi bir senaryodan sonra Artvin'de; Sahip çıkılan her ağaç, her yeşil alan, her orman korunmak istenen doğa kadar doğanın bir parçası olduğu toplumsal ilişkiler bütünüdür. Söylemi pek inandırıcı durmamaktadır.

 Bu ülke bu filmi gördü, bu film sonunda ki nefreti de eylem planlayıcılar gördü. Bölgede iç ve dış sorunlar arttığında böylesi eylem herkese itici gelmektedir. Umarım ne sembol oluşturulmak için yarış yapılır,nede bir cana mal olur eylemler.  Unutmayın son sözü devlet söyleyecektir. Şimdi mahkeme kararı beklensin yumuşamasıyla iki tarafta gelecek için hazırlık yapmaktadır.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.