Şimdi ben uyuyorum gizli dünyamda,
Sen bilmiyorsun, görmüyorsun.
Bazen duyuyorum seslerinizi,
Bazen ise kendi sesimden sizleri fark edemiyorum.
Ama siz de fark edemiyorsunuz, ben büyüyorum,
Bir gün gelecek, ben de geleceğim yanınıza.
Ne zaman giyeceğim kırmızı papuçlarımı,
O pembe eteğimi, beyaz gömleğimi.
Beşiğimi sallamaktan yorulacaksınız,
Of be kızım bir sus diyeceksiniz.
Annem ise hep altımı değiştirecek,
Ama mamamı lütfen babam versin diyeceğim.
Ben babamı çok seviyorum, o da beni,
Bunu biliyorum, bu satırlar anlatıyor onu.
Daha büyüyeceğim, dişlerim çıkacak, yine ağlayacağım,
Sahi ben ağlamaya mı geliyorum dünyaya?
Yok yok, bebekler ağlaya ağlaya büyürmüş,
Öyle diyordu babaannem.
Sahi, dedem anneannem ne diyor benim için?
Onlar da seviyor mu beni, babam gibi, annem gibi?
Ya amcalarım halam, yok mu benim kuzenlerim,
Onlar da seviyor mu beni, teyzem gibi, dayım gibi?
Ben biliyorum, şimdiden çok seviyorlar beni,
Çünkü ben de onları çok seviyorum,
Sabırsızlanıyorum burada.
Sahi ben ne zaman okula gideceğim?
Yine mi matematikten yüz almışım?
Tüh, Allah kahretsin !
Babama çekmişim herhalde,
Yok yok, amcalarımın da hakkını yiyemem,
O da öyleymiş, matematikte soruları hep o çözermiş.
Sahi ben ne zaman diploma alacağım?
Ne zaman mezuniyet törenim olacak?
Nerede, hangi şehirde?
Ama ben Hacettepe'de okumak istiyorum,
Çocuk doktoru olmak istiyorum,
Ağlamasın çocuklar diye.
Ne zaman kep atacağım?
Annemle babam yarışacak, fotoğraf karesini yakalamak için.
Yok, durun anneciğim babacığım,
Siz zahmet etmeyin,
Amcam o kareyi bilgisayarda ayarlar, halleder,
Siz sadece fotoğrafı çekin yeter,
Yorulmasın sizin parmaklarınız.
Yeter artık diyorsunuzdur,
Belki sıkılmışınızdır, bu satırlardan,
Ne kadar da konuştu bu bıcırık diye.
Konuşmadım değil mi, yazdım sadece?
Sıkılmadınız değil mi, memnun oldunuz sadece?
Ama ben de memnun oldum, okudunuz beni diye.
Tabii ki son söz büyüklerimin, sizlerin,
Sahi nasıl olmuş mektubum, nasıl buldunuz?
Yoksa şair mi olayım?
Bay baayyyy