Geçtiğimiz günlerde Bafra Belediye Başkanı ve Bafra Belediyesi ile ilgili olarakbasına yansıyan ve Başkan'ın Zihni Şahin'in açıklamaları ile sessizliğe bürünen olayların aslında farklı olduğu gazetemize gönderilen belgelerle ortaya çıktı.
Belediyeler kamu kurumlarıdır. Bu kurumlar halkın vergileri ile yasa ve yönetmelikler doğrultusunda hizmet verir.Ancak ne hikmetse siyaset kurumu ve siyaset kurumu ile hareket etmeye çalışan bazıları belediyeleri çıkar ve rant kapısı olarak görmeye devam ediyor. Öyle gözlerinikaratmışlar ki sanki memlekette yargı hukuk hiç bir şey yok..
Buna belediye içinden bir kaç bürokrat da eklenince yeme de yanında yat. Bafra'da yaşananlar da daha da traji komik.2008 yılında yapılan Billboard ihalesi ile ilgili olarak eski Belediye Başkanı Şükrü Neiş yargılanırken davaya yeni Başkan Zihni Şahin de sanık olarak dahil olmak üzere.
Nedir Sayın Zihni Şahin'in suçu? Şükrü Neiş'i yargılanmaya kadar götüren 2008 yılında imza attığı aynı belgeye 2011 yılında imza atmak. yani ders almamak. Bir dikkat çeken konu daha var o belgelerde. Aynı kalemden çıkmış. Farkında mı değildi, yoksa yasa ve yönetmelikler, yargı mı ciddiye alınmıyor?
Mantıkla baktığınızda bir başkan bir işlemi dolayısıyla yargılanıyorsa, yeni başkanın aynı şeyi yapmasını aklım almıyor. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin'in saygınlığı, dürüstlüğü ile ilgili olarak görüştüğüm herkesin kanaati lehte. Ama ekibi ile ilgili olarak söylenilenleri Başkan bir de eleştirenlerden dinlerse çok daha büyük yanlışlardan döner gibi.
Belediye bünyesinde birden fazla usulsüzlük , yolsuzluk, sahte evrak vb. suçlarla yargılanan bürokratlar hala aynı makamda ve görevde. Başkanın da başı çok basit, daha önce yaşanmış bir olay yüzünden belada. Savcılık iddianamede yargılanmasını istemiş ve bunun için de soruşturma izni talep etmiş.
16 Ocak'ta Şükrü Neiş ile ilgili dava görülecek. Bafralılar dava ile çok ilgili . Elimizdeki iddianame ve eklerine bakınca biz de ilgi ve merakla izleyeceğiz bu davayı. Çünkü Ahmet Kaya'nın dediği gibi nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan...
2 gündür yazamadım. Bir kahramanlık hikayesi de var gündemimde. Salıpazarı'ndaki karda mahsur kalma olayından sözediyorum .Ve sonunda yaratılan kahramandan. Hikayeyi önce okuduğumda ben de inandım.
Sonra telefonlar gelmeye başladığında asıl kahramanların gözardı edildiğini gördüm. Araştırdım, asıl kahramanları yazmaya çalıştım. Burada yadırgadığım, verilen payeleri kabul edenlerin buna tepki göstermemesi. Kahramanlığın bu kadar ucuz ve kolay lanse edilmesi. Kahramanlığın tanımını yeniden yapmak ve birilerini kahraman ilan edenlere de sormak lazım.
Salıpazarı'nda yaşanan olaylarda perde arkasındaki, asıl sıkıntıyı yaşayan kahramanlar yaptıklarını sadece görevleri ve insanlık olarak kabul edip susarken herkesin fedakarca ve gerektiği gibi işini yaptığı da ortaya çıktı. Karla tipi ile boğuşanların kahramanlıkta esamisi okunmazken, sıcak sobanın başında edilen bir telefon insanı kahraman yapıyor memleketimizde.
Salıpazarı'nda kar başladığı andan itibaren İl Milli Eğtim Müdürü dakika dakika bilgilendirilmiş. Ve Salıpazarı Kaymakam Vekili Çarşamba Kaymakamı da öyle . İlçe Özel İdaresi araçları arızalı bakımsız ve yakıtsız çıkınca, Çarşamba Belediyesi'nden dozer gitmiş hemen yol açmaya. Jandarma da görev başındaymış ve Canik Belediyesi bile bir çok yerde kar ve kurtarma mücadelesine girmiş.
Yani Jandarma haberdar, kaymakam haberdar, belediyeler haberdar, İl Milli Eğitim Müdürü haberdar, çocuklar okulda 12 öğretmen ile birlikte güven içinde . Herkes görevini canla başla yapıyor. Vali Aksoy'a haber verilene kadar tüm görevliler ellerinden geleni yapmışlar. Bir bardaksuda fırtına mı yaratılmaya çalışılıyor kahraman yaratılmak uğruna.?
Asıl kahramanlarbaşka benim gönlümde, aldığım telefonlar ve tepkilere bakılırsa bir çok insanın gönlünde. Ben hepsini kutluyor ve teşekkür ediyorum.