Birkaç gün önce sosyal medyada dolaşırken Samsun’un eski bir fotoğrafına rastladım. O yılları pek hatırlamıyorum, zira 40 yaşındayım, ama benden biraz büyük olanlar mutlaka bilir: 1960’ların Bağdat Caddesi. Samsun’un İlkadım ilçesinde yer alan bu cadde, bir zamanlar sadece bir yol değil, şehrin tarihine tanıklık eden bir yaşam alanıydı.
Subaşı Meydanı’na doğru uzanan bu görüntü, Osmanlı döneminin ticaret yolu işlevini Cumhuriyet yıllarına da taşımış bir caddenin nostaljik dokusunu sergiliyor. İki katlı ahşap evlerin altındaki küçük dükkânlar, zamanın koşullarını ve 1960’ların sade güzelliğini bugüne taşıyor.
Geçmişe Açılan Bir Kapı
O dönemin ticari hareketliliği ve sosyal hayatı, Bağdat Caddesi’ni şehrin kalbinin attığı bir merkez haline getirmişti. Bugün yüksek beton yapılar ve yoğun araç trafiği arasında kaybolan bu cadde, eskiden huzurun ve samimiyetin mekânıydı. Subaşı’na inen yol, yalnızca bir geçiş güzergâhı değil, mahallelinin anılarını biriktirdiği bir sahneydi.
Fotoğraf, beni adeta zamanda bir yolculuğa çıkardı. Her şeyin daha yavaş ve anlamlı olduğu o günlerin ruhunu hissedebiliyorsunuz. Ahşap evlerin önündeki dükkanlar, pencerelerden sarkan çiçekler ve cadde boyunca yürüyen insanlar, geçmişin naif güzelliğini bugünün karmaşasına inat, gözler önüne seriyor.
Hatırlamanın Değeri
Bağdat Caddesi’nin o yıllardaki görüntüsü, sadece bir fotoğraftan ibaret değil. Aynı zamanda, Samsun’un tarihini ve sosyal yaşamını anlamak için bir pencere sunuyor. O eski fotoğraf, kentin geçmişindeki derinlikleri bugüne taşıyarak bizi bir an için modern hayatın hızından uzaklaştırıyor.
Belki de bugün, şehrin tarihine ve bu tür anılara daha sıkı sarılmamız gerekiyor. Çünkü geçmiş, yalnızca bir hatıra değil, geleceğimizi şekillendiren önemli bir miras. Bağdat Caddesi’nin 1960’lardaki sade güzelliği, bu mirasın en canlı örneklerinden biri olarak hafızalarımızda yaşamaya devam ediyor.