Dopamin fasting ( dopamin orucu) kavramını görüp, ne olabileceğiyle ilgili fikir yürütmeye çalışanlar ve dopamin maddesini vücuda almama gibi bir anlam çıkaranlar… İlk bakışta böyle bir anlam çıkıyor kabul ediyoruz fakat gerçek çok başka… Hadi gelin birlikte bakalım, gerçekten neymiş 'dopamin fasting'.
Haftasonu evdesiniz, en sevdiğiniz diziyi açmışsınız, yeni sezonunu çok büyük bir istek ve heyecanla izliyorsunuz, yanına bir de en sevdiğiniz atıştırmalıkları almışsınız. Ohh mis… O an kendinizi çok iyi hissediyorsunuz, belki bu yazıyı okurken düşüncesi bile iyi hissetmiştir olabilir, aslında deneyimlediğiniz şey, beyninizde salınan dopaminden başka bir şey değil…
Tamam, daha açık olalım, dopamin, beynin sinir hücreleri arasında sinyaller ileten bir nörotransmiterdir, bu nedenle "kimyasal haberci" adıyla anılır. Dopamin, beyinde iki aşamalı bir süreç sonunda oluşturulan bir maddedir, önce amino asit tirozini dopa adı verilen bir maddeye, sonra da dopamine dönüştürür.
Dopamin ayrıca vücudun nörolojik, bilişsel ve davranışsal işlevlerinin çeşitli yönlerinde rol oynar. Bunlar arasında kan akışı, sindirim, yürütme işlevi, kalp ve böbrek işlevi, hafıza ve odaklanma, ruh hali ve duygular, motor kontrol, ağrı işleme, pankreas işlevi ve insülin düzenlemesi, zevk ve ödül arama davranışı, uyku vestres tepkisi yer alır.
Dopamin zevkle güçlü bir ilişki içindedir. Sadece bir ödül bekleme düşüncesi veya size zevk veren bir aktiviteye girme beklentisi bile vücudun dopamin seviyelerini artırabilir. Bu bizim ödül merkezimizin bir parçasıdır, beynimiz yaptığımız şeye yanıt olarak dopamin ürettiğinde kendimizi iyi hissederiz ve bizi zihinsel olarak sağlıklı hissettiren her ne ise daha fazlasını yapmak isteriz. Bu da daha fazla dopamin üretimine yol açar.
Dopamin seviyelerindeki bir dengesizlik,fiziksel ve zihinsel sağlığımız üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olabilir. Dopamin seviyelerindeki bir eksiklik denge sorunlarına, kiloda değişikliklere, kas kramplarına, düşük enerji seviyelerine, kaygıya, ruh hali değişimlerine, kabızlığa, titremelere, uyku kaybına, halüsinasyonlara ve hatta düşük cinsel dürtüye yol açabilir. Düşük dopamin seviyeleri ayrıca depresyonun yanı sıra Parkinson hastalığı ve dopamin taşıyıcı eksikliği sendromu (infantil parkinsonizm-distoni olarak da bilinir) gibi ciddi tıbbi durumlara yol açabilir.
Yüksek dopamin seviyeleri konsantrasyon ve enerji seviyelerinde artışa ve daha yüksek bir cinsel dürtüye neden olabilir. Bununla birlikte, rekabetçi, agresif davranışların yanı sıra kaygı, stres ve uyku problemlerini de beraberinde getirebilir. Hiperaktif bir dopamin sistemi şizofreni, DEHB ve uyuşturucu bağımlılığına yol açabilir. Çalışmalar ayrıca uyku eksikliğinin de vücudun dopamin seviyelerini düşürebileceğini göstermektedir.
Şimdi gelelim dopamin fasting kavramına. California merkezli psikiyatrist Dr. Cameron Sepah tarafından 2019'da ortaya atılan kavram, akıllı telefonlar, sosyal medya, dizi, gezi, yemek ve hatta seks gibi size zevk veren her şeyden uzak durmanızı isteyerek "dopamin seviyenizi sıfırlamayı" amaçlamaktadır.