BAĞIMSIZ GÖRÜNÜP BİR PARTİYE AİT OLMAK

Mehmet Ali Coşkuner

Siyasi arenada bir partiden aday olup da partinin adını sürekli göz ardı eden bir profil, seçmenler ve parti tabanı için kafa karıştırıcı bir görüntü sunar.

Bir siyasi partiden aday olmak, beraberinde aidiyet ve dayanışma gerektirir.

Oysa burada aday, görünürde bağımsız bir duruş sergilerken perde arkasında parti desteğiyle ilerlemektedir.

Bu tür bir aday, hem seçmenler nezdinde hem de parti içinde çeşitli sorunlar yaratabilir.

Bu köşe yazısında, parti adını kullanmayan, iletişimlerinde bağlı olduğu partiyi gizleyen, partiyle koordineli hareket etmeyen bir adayın siyasi başarısı ve güvenilirliği üzerine bir analiz sunacağım.

Seçmenler, oy verdikleri adayın hangi siyasi görüşleri ve ideolojileri temsil ettiğini bilmek ister.

Bu tür bir aday, kendini seçmenlerinden sakınarak, "bağımsız" ya da "tarafsız" bir imaj çizer.

Bu durum, hem partiye olan bağlılığını hem de kendine olan güvenini sorgulatan bir tavırdır.

Adayın bu "gizli" duruşu, seçmenin güvenini kırabilir.

Sonuç olarak, seçmen, adaya olan güvenini kaybedebilir ve sadakatini yitirebilir.

Parti üyeleri, adaylarının kurumsal değerlere ve parti disipliniyle hareket etmesine büyük önem verir.

Bir adayın partisine danışmadan basın toplantıları düzenlemesi, parti adını açıkça ifade etmemesi ve siyasi çalışmalarda bireysel bir yol izlemeye çalışması, parti içindeki güveni sarsar.

Özellikle seçim sürecinde bir adayın, partinin adını, desteğini ve programını arka plana atması, partiyle arasındaki iletişimi sekteye uğratır.

Parti, bir adayının kendisini "gizli bir destekçi" gibi göstermesini kabul etmez.

Bu durum, bir yandan partinin genel imajına zarar verirken diğer yandan disiplin ve dayanışma içinde hareket eden parti üyelerinin motivasyonunu olumsuz etkileyebilir.

Seçim sürecinde adayın bu tür tavırları, seçimi kazansa dahi uzun vadede siyasi başarısının sürdürülebilirliğini sorgulatan bir durum oluşturur.

Çünkü seçim sonrası dönemde aday, kendi bağımsız kimliğini öne çıkarmaya çalışsa da partinin desteği olmadan etkili politikalar üretmekte zorlanabilir.

Ayrıca, böyle bir profil ilerleyen yıllarda başka adaylıklarda veya siyasi görevlerde değerlendirildiğinde "partiyle bağını zayıf tutan" biri olarak hatırlanır.

Bu tür bir adayın, aslında bir "bağımsız" olarak seçime katılmayı arzuladığı, ancak partinin desteğini kaybetmemek için "gizli destek" şeklinde adaylık sürecini yönettiği izlenimi oluşabilir.

Eğer bir aday, kendi görüşlerini ve stratejisini ön planda tutmak istiyorsa, bağımsız bir aday olarak seçime katılması çok daha doğru ve etik bir tutum olurdu.

Ancak, partiye güvenerek yola çıkan bir adayın bu şekilde davranması, onu hem bağımsız hem de parti destekli bir kimlikten uzaklaştırır; ortaya güvensiz ve kararsız bir profil çıkar.

Bu durumda seçmenlere düşen en önemli görev, adayın duruşunu sorgulamak ve hangi görüşleri savunduğunu net bir şekilde anlamaktır.

Bir siyasi partinin, ideolojisi ve programı doğrultusunda ilerlemesi, o partiye gönül veren insanlar için bir güvencedir.

Partiler de adaylarını seçerken, bu tür stratejik hatalar yapmayacak, partinin ismini ve değerlerini sahiplenen isimleri aday göstermeye özen göstermelidir.

Parti desteği alarak seçime giren, ancak bağımsız gibi hareket eden bir adayın, seçmen ve parti nezdindeki güvenilirliği tartışmaya açıktır.

Bu tür bir aday, parti kimliğini gizlemeye çalıştıkça hem kendine hem de temsil ettiği partiye zarar verir.

Başarılı bir siyasetçi olmanın yolu, seçmenle ve partiyle açık, dürüst ve samimi bir ilişki kurmaktan geçer.

Bu bağlamda, seçmen ve partiye dürüst olmayan bir adayın siyasi geleceği, kendi başına belirlediği bu tutarsız yol haritası nedeniyle risk altındadır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.