Konumuza girmeden önce önemli bir konuya değinmek istiyorum, Recep Yazgan yaptığı yanlış işler nedeniyle, zaman zaman ağır eleştirdiğim, bazılarının baskısıyla bir kısım bürokratlara yüklenmesine karşı çıktığım bir arkadaştır. Basın camiasında siyaseten en yakın olduğum ancak gerek meşrep olarak gerekse davranış biçimi olarak hiç anlaşamadığım bir arkadaşımdır. Yaptığı yanlışlara nasıl karşı çıkıyorsam doğrularına da destek vermek zorunda olduğumu ifade etmek isterim. Birkaç günden beri cumartesi toplantıları ve Vezir Hazretlerinin yirmi yıldan fazla bir süre bu şehri birlikte yönettiği masonik yapıdaki ekibi deşifre etmesi şehrimiz adına fevkalade güzel bir çalışma. Bu çalışmayı çok daha detaylandırarak kamuoyuna açıklamak zarureti olduğu kanaatindeyim. Zira bu ekip içerisinde yer alan pek çok kişiyi yakından tanıdığımdan arka planlarında olup biteni de çok iyi bilmekteyim. Bunların büyük bir kısmı mason ve sabataist inancında olduğunu biliyorum. Ayrıca dikkat edilirse toplantılarını Yahudilerin kutsal tatil günü olan ve onların literatüründe ‘Şabat’ günü olarak kutsal gün ilan ettikleri Cumartesi gününe denk getirmeleri de çok manidar. Bu konuyla ilgili ciddi bilgilerim olduğundan Recep Yazgan’a da destek mahiyetinde detaylı haberler ve köşe yazıları yazacağım, ancak bugünkü konumuz siyasi gündemin en önemli maddesi olan Devlet Bahçeli’nin dün MHP grup toplantısında yaptığı konuşma olacak.
Devlet bahçeli siyaseten tasvip etmediğim bir lider ancak son iki, üç yıllık siyasi çizgisini fevkalade takdir ettiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Adam Meral Akşener gibi bir belayı başından def etmekle kalmamış, kendi siyasi geleceğini de teminat altına alarak kamuoyunun yüzde on barajını aşamayacağı imajını yerle bir ederek 40’ın üzerinde Milletvekili çıkarmıştır. Ak parti ile yaptığı Cumhur ittifakı sayesinde baraj altı kalma ihtimalini ortadan kaldırarak alması gereken oyları fazlasıyla almıştır. Önümüzdeki yerel seçimlerde de en şanslı partilerden biri olduğu kanaatindeyim. Gelelim dünkü konuşmasına, adam seçim vaatlerinde Af konusunda verdiği bir söz vardı ve bu sözü de sonuna kadar tuttu. Eylül ayının son haftasında TBMM’ye afla ilgili bir önerge verdi ve bu önerge konusunda ilk yaptığı açıklamada Ak partinin bu konuda destek olmaması durumunda ittifaka zarar gelmeyeceğini de açıklamıştı.
Aradan geçen bir ayı aşkın süre zarfında Tayyip Bey olayı sürekli farklı yorumlayarak Bahçeli’nin sabrını zorladı. Önce Devlete karşı işlenen suçlar affedilebilir ama kişilere karşı işlenen suçları Devlet affetmez dedi. Ardından bu işi Adalet Bakanlığı inceliyor onun vereceği bilgiler doğrultusunda nihai kararımızı vereceğiz dedi. Ak parti sözcüsü Ömer Çelik her defasında Ak partinin gündeminde Af konusu yok dedi. Ama önceki gün Devlet Bahçeli’nin restini görünce o da ‘’yok efendim öyle değil komisyonda konu görüşülüyor, yapılan görüşmeler sonucunda Cumhurbaşkanımız nihai kararını açıklayacak’’ dedi. Tüm bunlar olup biterken geçtiğimiz hafta Tayyip Bey’le Bahçeli bir görüşme yaptılar. Ama bu konu o görüşmede ele alındı mı alınmadı mı bilemiyoruz. Bardağı taşıran damla ise Tayip Bey’in uyuşturucudan cezaevlerinde 50 bin kişi yatarken kimse bizden uyuşturucu konusunda af beklemesin dedi ve bu konuşma bardağı taşırdı.
Bahçeli’nin dün yaptığı konuşma dehşet bir konuşmaydı. Ben şahsen sonuna kadar konuşmalarının altına imzamı basarım. Adam diyor ki; ‘’Kardeşim uyuşturucu içen insanları içeride tutmak çözüm değil, onları topluma kazandırmak çözüm, şayet bu işi kökünden çözecek isek o zaman uyuşturucu baronlarıyla mücadele edelim. Sonuna kadar da size destek verelim.’’ diyor. Adam bu kadar açık ve net konuşmasına rağmen adamı oyalamanın ne anlamı var anlamış değilim. Kamuoyunda Affa karşı bir tutum olabilir de bunu izale etmek zor bir iş değil ki. Yaşanan onca ekonomik krizi papaza yükleyip toplum mühendisliği yapanlar toplumun kanayan yarası haline gelmiş olan Af konusunda bu kadar diretmenin ne anlamı var anlamış değilim.
Kanaatimce Devlet Bahçeli dünkü konuşmasında vurdu karşıya geçti. Bu saatten sonra Af çıksa da MHP’nin lehine çıkmasa da lehine, Reis-i cumhur bu süreci iyi yönetemedi. Keşke işin başında net tavrını koysaydı da bu sıkıntı ortaya çıkmasaydı. Ayrıca anlayamadığım bir konuyu daha sorgulayıp sözlerime son vermek istiyorum. Bir yandan ‘Terör kapsamındaki suçları affetmek mümkün değil’ derken diğer yandan da ‘Devlete karşı işlenen suçlar affedilebilir’ ne demek ben anlamış değilim anlayan varsa anlatsın da biz de öğrenelim. Sözlerimi bitirirken gelinen noktadan hoşnut olmadığımı, bu olayın Ak partiye zarar vereceğini belirtmek isterim. Allah’a emanet olunuz.