Sadece Soma'daki maden ocağı ve İstanbul'da ki asansör faciasının manşet yapılmaması gerektiğine dikkat çeken Çelik, "İstanbul'da ki kazadan sonra Konya'dan İzmir'e varıncaya kadar 8 kardeşimiz daha hayatını kaybetti. Siz bunlarla ilgili manşet gördünüz mü? Arkadaş 300 can da 100 can da bir can da candır. Hepsini manşet yapın, hepsini. Atın manşetleri, kimin nerede ne sorumluluğu varsa ortaya çıksın. İşçinin sorunu varsa, ortaya çıksın, yetkililerin, görevlilerin eksikliği varsa ortaya çıksın ki bu teşhir olayı çok ciddi bir şekilde etki yapıyor. dedi. Bakan Çelik, İstanbul'da ki asansör kazasıyla ilgili olarak da Bakan mı gelip 50 liralık sivici takacak." ifadesini kullandı.
Baba ocağı Bursa'da Türk-İş tarafından düzenlenen iş güvenliği eğitim seminerinin açılışına katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, yine yüksek sesle yaptığı konuşmada, herkesin üzerine düşen sorumluluğu alması gerektiğini dile getirdi. Canla, malın kazanılabileceğine işaret eden Çelik, can olmadı mı, malın hiçbir faydasının olmadığını hatırlattı. Çelik şunları kaydetti: "Aslolan insanın sağlıklı ortamda çalışmasıdır. Eğer biz bunu gerçekleştiremezsek maalesef hayat bittikten sonra para olmuş bir anlamı yok. Sendika yöneticileri, 'ücret sendikacılığı dönemini geride bıraktık' dediler. Toplu görüşmelerde yalnız ücretlerin düzeltilmesi olmamalı, bunun dışında haklarımız var, bunları konuşun. Bunlara para harcayan bir sendikacılık anlayışı tüm sendikalara oturmalı. Mali haklarını ararken diğer taraftan sağlıklı koşullarda insanca çalışma ortamlarının sağlanması noktasında hak arayışlarına devam etmeli."
Her işin başının gerçekten sorumlu bir yaklaşım anlayışından geçtiğini anlatan Bakan Çelik, işin başının vicdanlı hareket etmekten geçtiğine dikkat çekti. Bakan Çelik, "Eğer vicdanlar pas tutmuşsa doğrusu bunu silmek çok zor. Vicdanlarının paslarını silmeye dönük herkes kendini bir kez daha çek etmeli. Allah bir daha Soma benzeri İstanbul'da ki asansör kazaları bir daha göstermesin. Bunları temenni etmemiz başka bir şey, buradan tüm işverenlere çalışanlara sesleniyorum. Birçok işyeri biliyoruz ki 'kaza geliyorum' diyor yine. Kimse işin kolayına kaçmasın. 'Çalışma Bakanının omuzuna bir davul asarız, vururuz aman vururuz' Yok öyle bir şey Çalışma Bakanı da sesini yükseltmeye başladı bakınız. Yok, öyle kolay değil, işin sorumlusu, suçlusu kimse ortaya çıkacak." diye konuştu.
'ASANSÖR KAZASINDA SORUMLULAR BELLİDİR, BAKAN MI SİVİÇİ TAKACAK'
İstanbul'da ki asansör kazasının sadece 10 metre karelik alanda vuku bulduğunu dile getiren Bakan Çelik şöyle devam etti: "10 metre karelik asansör alanında kaza oluyor. 500 metre, 5 bin metre karelik alandan bahsetmiyorum, 10 metre kare. O asansörün sorumluları belli.O asansörün 31'inci katta durması gerekiyordu arkadaş, ben onu bunu bilmem. Her harikulade durması gerekiyordu. Çünkü 32'inci kat yok. 32'inci kat demek dişlinin boşa dönmesi demek. 'Siviç' denilen durdurucu yok muydu? Yoksa kimin sorumlu olduğu belli. Bunu derinden keşfetmeye gerek yok. Yeniden Türkiye'yi, dünyayı keşfetmeye gerek yok, 10 metrekarede meydana gelen kazanın sorumluları bellidir, bunlar ortaya çıkarılmalıdır. Bedava gürültü çıkarmaya gerek yok. 10 can gitti. Ben gittim orada gördüm, 140 metreden betona çakılmış. Buna kimsenin yüreği dayanmıyor arkadaşlar. Dayanır mı, herkesin çoluk çocuğu var, herkes kendini koysun onun yerine. Bakan gelip sivici mi takacak. Bakan yetkilisi gelip 50 liralık durdurucuyu mu takacak, orada görevli var, sorumlular var, onlarca insan var. Bizzat asansörden sorumlu insanlar var. Herkes görevini yapacak, yapacak ki; bu sorunlar çözülsün."
'ÖNCE TEDBİR ALACAKSIN, NAZAR BONCUĞU İLE OLMAZ'
Kazaların ve meslek hastalıklarının yüzde 98'inin önlenebileceğini, ancak yüzde 2'sine 'kaza' denilebileceğini belirten Çelik, şunları söyledi: "Arkadaşlar 'kaza' olacak ki 'kaza' diyelim. Durdurucuyu takmadığın zaman ben nasıl kaza diyeyim. 'Takdir' eyvallah kimsenin itirazı var mı takdire. Peki tedbir nerede? Allah bize, 'Tedbir almadan 'takdiri bekleyin mi?' diyor. Nazar boncuğu takacaksın iş yerine, nazar boncuğunun ne faydası olacak. 'Dua ettim' diyor. Tedbir almadan dua kabul olur mu yahu? Tedbiri alacaksın, ondan sonra dua edeceksin. Tedbir alacaksın nazar boncuğu mu ne takacaksan bilmem artık ben. Ondan sonra dua etmenin, ondan sonra iyilikler dilemenin dönemi başlıyor. Yoksa hiçbir tedbir alma, ondan sonra, 'Ne yapalım, kaderde bu varmış'. Yahu kaderde var da tedbirini al kader zaten işliyor, senin, benim zaten ona gücüm yetmez."
Eğitim seminerlerinin önemine değinen Bakan Faruk Çelik, "Geleceğimizi aydınlatma adına bu seminerler çok önemli. Olmayan arkadaşlarınıza anlatın. Yasalar sizin iş güvenliği tedbirlerini nasıl uygulamanız gerekiyorsa siz üzerinize düşeni yapın, işveren bu konuda gerçekten müspet, işçiden yana, işçinin tüm ekipmanlarını önüne koyan işverenleri de zora sokmayın, çünkü yatırıma ihtiyacı var bu ülkenin, kalkınmanın ihtiyacı var. Daha çok işverene ihtiyacımız var, daha çok işçiye ihtiyacımız var. İşverenle işçiyi birbirine düşman haline getirmek düşüncesi hayır değildir. İşverenle işçi ayrılmaz ikili. Bir işvereni işyeri varsa, niye işyeri daha açsın, önce insan gerek açmaya. Bu kapıyı işçi arkadaşlarımız ve işverenler sağlayacak. Bunu birlikte çözeceğiz. Birilerinin gelip sorunları çözmeyeceğini bilin. Tüm arkadaşlarınıza selam söyleyin ve bu güvenlik kültürünü yaygınlaştıralım ve Türkiye'ye yakışmayan tabloları bir daha manşetlere çekmeyelim." dedi. CİHAN