Bakanın adaleti

                                                          

 

 Ülkemizde milletvekili genel seçimlerinin (görünüşte de olsa) tarafsız ve adil bir ortamda yapılabilmesini temin için adalet, içişleri ve ulaştırma bakanları seçimden üç ay önce görevlerinden ayrılırlar. Bunların yerine tarafsız(!) kişiler bakan olarak atanır.

            Bu uygulamanın amacı, seçimler için temel zorunluluk olan ve bu üç bakanlığın faaliyet alanına giren bazı konularda, iktidarda bulunan siyasi partinin kendi lehine avantaj sağlamasının önlenmesidir.

            Yerel seçimlerde yasal açıdan böyle bir zorunluluk yoktur. Ama artık yerel seçimler öncesinde de böyle bir uygulamanın gerekliliği ortaya çıkmıştır.

            Adalet Bakanı ki, bakanlar arasında en tarafsız olması gereken odur, seçmeni tehdit ve şantajla kendi partisine oy vermeye zorlamaktadır.

            “Bizden olmayana hizmet yok” diyor sayın bakan. Sadece Adalet Bakanı değil, dün spordan sorumlu bakan da benzer sözlerle seçmene mesajını verdi. Yine bazı milletvekillerinin de benzer sözlerini kendi ağızlarından dinledik.

            Bu ve benzeri düşünceleri dile getirenlerin hangi partiden olduğu önemli değil. Muhalefet partilerine mensup kişilerinde aynı anlama gelen sözlerle seçmeni etkilemeye çalıştığını görüyoruz.

            Devleti yönetmekle yetkilendirdiğimiz kişilerin bu şekilde düşünmeleri, devletin varoluş nedenini sorgulamaya itiyor insanı.

            Önce birey vardı. Devlet varlık nedeni olan bireyin iradesi ve isteğiyle sonradan ortaya çıkmıştır.

            Birey (vatandaş) vergisini verecek, varsa askerlik görevini yapacak, gerekirse bazı oloğanüstü durumlarda malını mülkünü verecek, buna karşılık devlet onun, eğitim, adalet, sağlık, güvenlik gibi ihtiyaçlarını karşılayacaktır.

            Devlet bu görevlerini yaparken tarafsız olacaktır. Devletin sen şu ırktansın, seni hastaneye kabul etmiyorum gibi, sen şu inançtasın, sana eğitim vermiyorum gibi bir söylemi olamaz.

            Belli süreler için devleti yönetme yetkisini almış olan kişilerin bu temel kuralların dışına çıkmaları halinde, bireyin de yükümlülüklerinden kaçınma hakkı doğar.

            Devletin bireye karşı haksız ve adaletsiz davranışlarını engellemek için temel hukuk kuralları konulmuştur. Yine bireyin toplumsal yaşamın uyumunun devamı için uyması zorunlu olan hukuk kuralları konulmuştur.

            Bir büyük makinenin düzgün çalışabilmesi için tüm parçalarının sağlam olması ve düzgün çalışması zorunludur.

            Bir otomobil ne kadar mükemmel olursa olsun, bir lastiği patlaksa yola gidemez. Yakıt borusu tıkalı ise motoru çalışamaz. Bunlar teknik sorunlardır ve o parçanın onarılması ile sorun giderilebilir.

            Ancak otomobilin sürücüsü temel tarafik kurallarına uymayan, acemi birisi ise çok feci bir kazaya neden olabilir. Böyle bir kaza sonucu aracın ne hale geleceğini önceden kestirmek mümkün değildir.