Uzun zamandır hayalini kurduğum "Bosna Hersek" gezisini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdim. Gençlik ve Spor Bakanlığının bir projesi olan Balkan Gençlik Treninde bende vardım. İlk tren yolculuğum olması sebebiyle önyargılarım oldukça fazlaydı. Yalnız trenin hareket etmesiyle birlikte tüm olumsuz yargılarımı çöpe attım diyebilirim. Trende bulunan personellerin samimiyeti bizlere evimizde hissini verdi. Ayrıca trende bulunan 120 kişilik grubun birbirini tanımıyor olmasına karşın gayet sıcak ve samimi bir ortam vardı. Oldukça yoğun bir gezi programı mevcuttu. Sindire sindire Balkan turu yaptık. Yalnız benim o trende bulunma sebebim sadece Bosna'ya kavuşmaktı.Ve kavuştum..
Bosna benim için bir annenin 9 ay özenle karnında taşıyıp, özlemle bebeğine ilk sarılışı gibiydi.. İlk adım attığımız şehir Saraybosna oldu. Oradaki atmosfer çok başkaydı
Hüzün dolu bir şehir
Coğrafi yapısını yakından gördüğünüzde Sırpların savaş dönemi vadi üzerindeki insanları nasıl kolay katlettiğini daha iyi anlıyorsunuz. Saraybosna buram buram tarih kokuyor. Başçarşı'da yürürken kendinizi Türkiye'de hissediyorsunuz. Saraybosna'da sevinç ve hüzün bir arada.. Yaşam tüneline gittiğinizde ise savaşın tüm izlerini yakından görmek mümkün. Katliamın acısını hissettikten sonra Aliya İzzetbegoviç'in mezarı başında dua ediyor ve derin düşüncelere dalıyorsunuz..Atılan her adımda tarihi kokluyor, savaşın izlerine dokunuyor, iç çekiyorsunuz
İnsanları katleden başka insanların, Mostar köprüsünü hedef almasına şaşırmamak lazım elbette ama Mostar köprüsüne baktığımda ilk kurduğum cümle şu oldu:
Nasıl kıymışlar?
Neretva nehrinin yeşili üzerinde hüzün dolu bir köprü
Hüznü taşıdığı gibi sevinci de barındırıyor üstünde
Boşnak gençlerin turistlere karşı görsel eğlencesine şahit oluyorsunuz. 24 metre yükseklik, buz gibi su ve hızla akan nehre kendi bırakan Boşnaklar oldukça cesur!
Bosna ve insanları için söylenecek o kadar fazla söz var ki.. Srebrenitsa katliamının yıl dönümünde o acı dolu günleri bir kez daha hissediyorum. Hüzün dolu ülkenin asil insanlarının acısını paylaşarak hafifletmeyi üzerimde sorumluluk olarak görüyorum.
Bu gezide Boşnaklarda gördüğüm bir ayrıntı var; Acıyı derinden yaşayan Boşnakların yaşama olan sevinci ve yaşamın kıymetini bilerek nefes almaya devam etmeleri hayranlık uyandırıyor. Savaş dönemi liderlik eden Aliya İzzetbegoviç'in mizahi ve akılcı yeteneğini Boşnakların mizahi duygusuna bağlıyorum. Umut dolu cümlelerin eksik edilmediği savaş döneminde unutulmamalıdır ki Dayton sadece akan kanı durdurmak için yapılan adil olmayan bir anlaşmadır. Adaletin yok olduğu o günlerin bir daha yaşanmaması ümidiyle..
Beni Bosna'ya götüren makiniste selam olsun