"Benim için bir çocuğun iyi bir insan olması matematikte başarılı olmasından daha önemlidir"
Samsun İl Milli Eğitim Müdürü Hülya Ertürk Koç, Türkiye'nin tek kadın İl Milli Eğitim Müdürü olarak, Samsun'a alışma sürecini, eğitim ve öğretimin yarı yılını, son günlerin tartışmalı konusu taşlama olayını ve eğitime bakış açısını gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk'e anlattı.
Miraç ÖZTÜRK: Bir yarı yılı daha geride bıraktık. Samsun'da bu dönem nasıl geçti?
Hülya Ertürk Koç: Bütün olarak baktığımızda iyi bir yarıyıl geçirdik diyebilirim. Samsun büyük bir şehir olduğu için öğrenci potansiyeli çok yüksek. Tabi arada yaşadığımız bir kaç tatsız olay olmasa daha iyi olurdu ama baktığımız zaman Türkiye genelindeki diğer illerle de kıyasladığımızda, bizim için daha olumlu cümleler kurabiliriz.
ÖZTÜRK: Bu bahsettiğiniz sorunların çözümü ile ilgili herhangi bir şey yapıldı mı ? Örneğin bir ara bazı okullarda meydana gelen şiddet olayları nedeniyle gündem çokça meşgul edildi. Sizece Samsun'da şiddet ciddi bir olgu mu ?
ŞİDDET TOPLUMSAL BİR SORUNDUR
KOÇ: Şiddet toplumsal bir sorundur. Şiddet Türkiye ve dünya genelinde ne ise Samsun'da da öyledir. Biz diğer illere göre şiddetin çok fazla olduğu bir il değiliz. Bunu ön plana çıkartmak gereksizdir. Şiddet toplumda var olan bir şeydir ve okul da toplumdan ayrı bir birim olmadığı için toplumda var olan şiddetin zaman zaman okula da yansıması oluyor.
ÖZTÜRK: Bununla ilgili öznel bir çalışma oldu mu?
KOÇ: Biz uzun zamandır bu konunun üzerinde duruyoruz. Şiddeti azaltmaya çalışmak bile doğru bir tanım değildir. Şiddetin oluşmaması için neler yapılabilir, onu bulmaya çalışıyoruz. Bununla ilgili eylem planlarımız zaten var bizim. Öğretmenlerimiz bu konuda okullarda çok güzel çalışmalar yürütüyorlar. Yöneticilerimiz de bununla ilgili tedbirlerini alıyorlar ama bizim elimizdeki malzeme genç olduğu için onların hareketlerini her zaman istediğimiz gibi kontrol edemiyoruz. Bu eylem planları kesinlikle rafta kalmayacaktır ve şuanda rehber öğretmenlerimiz aracılığıyla da uygulanıyor zaten.
ÖZTÜRK: Kadın olmanın her alanda zorluğu var, hele ki Türkiye'de... Siz, şuan için Türkiye"nin tek kadın Milli Eğitim Müdürü olarak herhangi bir zorluk yaşıyormusunuz?
SAMSUN'A ATANMAMIN
SEMBOLİK ANLAMI VAR
KOÇ: Ben meseleye kadın ve erkek yönünden bakmıyorum. Bayan Milli Eğitim Müdürü'nün olmaması kadınların bunu yapamayacağı anlamına gelmez. İnsanlara kadın ve erkek olarak değil insan olarak bakılmalı ve yetenekleri ölçüsünde görev verilmelidir. Ancak hiçbir bayan yoksa bu kişilerin arasında kafalarda bir soru işareti oluşuyor. Benim Samsun'a atanmamın da böyle bir sembolik anlamı var. Sayımızın ileride artmasını istiyoruz. Umarım ilerleyen zamanlarda bu sayının arttığına şahit oluruz.
ÖZTÜRK: Samsun"a alışabildiniz mi ?
KOÇ: Samsun"a bu kadar kısa sürede, bu derecede alışabileceğimi hiç ummuyordum. Bunu her fırsatta söylüyorum zaten. Samsun çok güzel bir şehir ve burada olmaktan çok mutluyum.
ÖZTÜRK: Samsun"daki eğitim ve öğretimin profilini çizecek olursak, Türkiye genelindeki yeri neresidir?
KOÇ: Başarı denildiğinde sadece akademik başarıya yönelik açıklamaları doğru bulmuyorum. Yetiştirdiğimiz çocuklarda 10 tane başarı hedefliyorsak bunlardan bir tanesi akademik başarıdır. Bu amaçlardan sadece birisidir. Kesinlikle birincisi ve en önemlisi değildir. Gerçek amaç insanları hayata hazırlamak ve doğru insanlar yaratmaktır.
TÜRKİYE NE İSE SAMSUN DA ODUR
Samsun'daki eğitim ve öğretimi Türkiye'nin çok dışında, altında veya üstünde bulmuyorum. Türkiye'de eğitim ne ise Samsun'da da odur. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Samsun okul öncesi eğitimde ülke genelinde önde gelen şehirlerdendir. Bunun meyvelerini ileride alacağımıza inanıyorum.
ÖZTÜRK: Peki Samsun'da eğitim ve öğretim alanında rastlanan en önemli sorun nedir ?
KOÇ: Samsun çok hızlı bir değişim sürecinden geçiyor. Bir okulda öğrenci sayısı 10 kişinin altına düştüğünde okulu kapatmak zorunda kalırsınız. Samsun'da köyden kente olan göçlerde yaşanan sorunlardan birisidir. Müfredat değiştiği için yeni müfredata uyumda belki sıkıntılar yaşanmış olabilir.
ÇOCUĞUN DİKKATİNİ OKULA ÇEKİYORUZ
Biz dikkati okula çekmeye çalışıyoruz. Bir konuyu okulda öğrenemeyen bir öğrenci başka bir yerde öğrenemez. Dershaneye de gitse başarılı olamaz. Eğitimin temeli sınıftır. Dershane okulun yerini alamaz. Öğrenci dershanede hızlı test çözme yeteneği yakalar ancak okulda bir şey öğrenmeyen bir öğrenci nasıl test çözecektir. Onun için okulun fonksiyonunun daha ayrıntılı anlaşılması lazım.
ÖZTÜRK: Peki 20102011 eğitim ve öğretim dönemi için bir hedef koyacak olsanız, Samsun'un yeri ne olurdu?
HEDEFİMİZ İLK 20'DE OLMAK
KOÇ: Hiç kimse yüksek beklentiler içerisine girmesin. Beklentiler ne kadar yüksek tutulursa hayal kırıklıkları o kadar fazla olur. Ben Samsun'da her şeyin iyiye gideceğine inanıyorum. Ancak eğitim hemen sonuca ulaşılabilecek bir şey değildir. Eğer bir hedef istiyorsanız ilk 20 içerisinde olmak istiyoruz. Bizim yerimiz kesinlikle 40'lar değildir. Rotamızı belirledik ve o yönde ilerliyoruz.
ÖZTÜRK: Biliyorsunuz bir dönem Domuz Gribi paniği yaşandı tüm ülkede. Aşılar okullara dağıtıldı ancak velilerin tedirginliği nedeniyle yeterli verim alınamadı. Siz de dönemsel olarak aşı olunması yönünde bilimsel açıklamalarda bulundunuz. Panik geçti. Aşılarla ve aşılanmayla ilgili son durum nedir ?
DOMUZ GRİBİ BİZE ÇOK ŞEY KATTI
KOÇ: Toplumsal olarak yaşadığımız bir durumdu. Sonuçları ne olursa olsun Domuz Gribi hem ülkemize hem de bize çok şey kattı. Bizler hijyenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Okullardaki hijyen kültürünün daha çok oturmasını sağladı. Aşı olmayanların seçimlerine de saygı duyarız. Aşının yan etkisinden çekinip hastalıkla yaşamak istemişlerdir. Herkesin görüşüne saygı duymak zorundayız. Ben aşı oldum ve herhangi bir yan etkisini de görmedim.
ÖZTÜRK: Gündemi işgal eden bir konu... Atatürk İlköğretim Okulu'nda yaşanan olaylarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizca orada öğretmenler ve öğrenciler mi suçlu yoksa, o kepçeyi ders saatinde oraya getirenler mi? Şahsi fikrim, getirenler hakkında da soruşturma açılması gerektiğini düşünüyorum...
KOÇ: Bahsi geçen alana anaokulu yapılır veya yapılmaz herkesin görüşüne saygı duyarım. Ancak biz olayın o boyutunda değiliz. Burada bizi üzen nokta çocukların bu olaya dahil edilmesidir.
KEPÇENİN GİTTİĞİ SAAT
SORGULANASİLİR
Kepçenin bu alana hafta sonunda gidebileceğini düşünürsek ders saatinde neden gittiğini sorgulayabiliriz. Ancak benim yönetici arkadaşıma düşen görev kepçenin yanına gidip öğrencilerin derste olduğunu söyleyip gürültünün hoş olmayacağını söylemektir. Eğer çalışma durdurulmuyorsa ilin yöneticilerine gidilmesi gerekiyor. Olay şuan soruşturma sürecinde olduğu için çok fazla açıklama yapmak istemiyorum ancak atladığımız noktalar var. Bu olaydan bizlerin haberdar edilmesi gerekiyordu. Bu yapılmadığı için Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi diyebiliriz.
ÖZTÜRK: Sİze yöneltilen bir atama eleştirisi var. Bununla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
NE TÜR HESAPLAR VAR BİLEMİYORUM
KOÇ: Olayların doğru değerlendirilmesi gerekiyor. Adı geçen olay bir atama değil geçici görevlendirmedir. Tanımı bile doğru koymak lazım. Okullara yapılan asil atamaların duyuruları zaten yapılıyor ancak buradaki durum çok farklı. Arka planında ne tür hesaplar var bilemiyorum. Biz yeni bir kurum oluştururken bu kurumun temelinin doğru atılması adına bir görevlendirme yapıyoruz. Görevlendirilen kişilerin bunu beğenmeme gibi bir lüksü yoktur. Önemli olan görevini doğru yapmasıdır.
ÖZTÜRK: Son olarak, öğrencilere, velilere ve Samsunlulara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
KOÇ: Eğitim ve öğretimin ilk yarısını tamamladık. İkinci yarının herkes için daha faydalı olabilmesi için bu tatilin iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Çocuklar bu tatili dinlenerek, sinemaya, tiyatroya giderek, spor yaparak ve değişik aktivitelere katılarak değerlendirsinler.
ÇOCUK ZATEN ÜZÜNTÜ YAŞIYOR
Yorucu bir dönemin ardından öğrencilerimizin buna gerçekten ihtiyacı var. Öğretmen arkadaşlarımızın da bu konuda duyarlı olmalarını istiyorum. Karnesinde kırık not olan çocuklarımıza velilerden sert yanıt gelmesi oldukça yanlıştır. Öğrencilerin almış oldukları karnelere velilerin yaklaşımı gerçekten çok önemli. Karnesinde kırık not olan çocuklar bunun üzüntüsünü zaten kendi içinde yaşıyor.
VELİ "BEN NEREDE YANLIŞ YAPTIM" DİYEBİLMELİ
Ailelerin sergileyeceği olumsuz yaklaşımlarda bu üzüntüye tuz biber olur. Ailelerin bu noktada yapması gereken neden istenilen başarının gösterilemediği noktasına eğilmektir. Karne alan çocuğumuz başarılıysa bunda ailenin büyük katkısı vardır. Eğer çocuk başarısızsa bunda da ailelerin büyük katkısı vardır. Veliler çocuklarının karnesine baktığı zaman ben nerede yanlış yaptım diyebilmelidir.
MATEMATİKTEN DAHA ÖNEMLİ
Karneler çocukların akademik başarısını gösterir, onu bütünüyle değerlendirmez. Bir çocuk düşünelim çok iyi bir kişiliğe sahiptir ancak matematikte başarısızdır. Bunu çok normal bir olay olarak karşılamak gerekir. Bizim için bir çocuğun iyi bir insan olması matematikte başarılı olmasından daha önemlidir.