Basın camiasının içerisinde bulunduğu perişan vaziyeti sanırım bilmeyen yoktur. Zira çoğu kimse hiç bir şeyin doğrusunu değil güçlü olanların canlarının istediğini yazmak için neredeyse kendilerini feda edecekler. Bunu neden yaparlar derseniz, herkes karakterine uygun olan meyse onu yapacak. Puşt puştluğunu yapacak, adam adamlığını yapacak. Ama Allah rızası için azıcık da işlerini doğru yapsalar dişimi kıracağım. Yaptıkları işleri birilerine yaranmak için yapanlara, ben güç tanrılarına inananlar diyorum. Aslında doğrusunu bilseler güçlü zannettikleri zavallıların ne kadar aciz olduklarını anlar, hiç de öyle davranmazlardı. Ama önemli değil; biz onların taptıkları güç tanrılarına değil, yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Hâkimlerin Hâkimi gerçek güç sahibi Yüce Rabbimize inanarak ve iman ederek yolumuza devam edeceğiz.
Gelelim konumuza. Binali Yıldırım AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olduğunda yerel basın camiasının bizim dışımızdakilerin tamamı Vali’nin Başbakanlık müsteşarı olacağını yazmıştı. Hatta bazıları vaktini saatini dahi belirlemişti ama biz ne yaptık, Vali’nin Ankara’ya gidip gelmelerinin altındaki temel nedeninin yerinde kalma mücadelesi olduğunu, Başbakanlık müsteşarlığının Reisicumhur’un tasarrufunda olduğunu ve Reisicumhur’un Vali’yi bu göreve asla getirmeyeceğini yazmıştık. O günleri hatırlayanlarınız dediklerimin detaylarını çok iyi bilirler. Neticede gerçekten dediğimiz gibi oldu ve Vali İbrahim Şahin görevinde kalmayı başardı. Ancak aradan geçen zaman dilimi zarfında, Hükümet içerisinde görünürde küçük ama bana göre fevkalade önemli görev değişiklikleri oldu. İçişleri Bakanı Efkan Ala gitti yerine Süleyman Soylu geldi. Yetmedi Hükümet sözcülüğü Numan Kurtulmuş’dan alındı Nurettin Canikli’ye verildi, yetmedi Numan Kurtulmuş’a bağlı olan Basın Yayın Enformasyon Kurumu, A.A gibi basınla ilgili kuruluşlar direk Başbakan’a bağlandı. Bu gelişmeler önemli gelişmeler ve arka planlarını çok iyi okumak lazım.
Süleyman Soylunun İçişleri Bakanı olması demek İçişleri’nde Başbakan bypass edilerek İçişleri Bakanı direk Reisicumhur’la çalışacak anlamına gelir. Her ne kadar resmiyette durum öyle olmasa da gayrı resmi olarak durumun bu şekilde olacağı muhakkaktır.Süleyman Soylu’nun atamalarda nasıl bir tavır takınacağı, FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olanlara ne kadar net karşı duruş sergilediği açıkça ortada. Hal böyle olunca da Valiler Kararnamesi konusunda nasıl davranacağı ortada. Bildiğim kadarı ile geçtiğimiz hafta hazırlanan mini Valiler Kararnamesi’nde bizim Vali’nin de adı varmış. Başbakan kararnamede bizim Vali’nin de ismini görünce 81 ilin valisiyle yaptığı toplantıda bizim Vali’yi örnek göstermesinin tek nedeni onu kararnameden çıkarmakmış. Yoksa bahsettiği projeyi Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptı, Valilikle alakası yok bildiğim kadarı ile. Kaldı ki ilgisi olsa ne olacak? Çok basit bir proje. Gençliğe kulaç atma projesi midir nedir, kimsenin ilgi alanına girmeyen bir projeyi ta Ankara’da topladığı 81 ilin Valisine anlatmış olmasının tek nedeni budur.
Gelelim yeni yaptığı açıklamaya. PTT bilmem ne takımı İbrahim Şahin döneminde çok başarılı olmuş muş da muş, muş, muş… Vaay beee, ne büyük başarı ama değil mi? Adam on binlerce insana iş sağlamış, aş bulmuş, ülkeye büyük yatırımlar yapma noktasında bu denli başarıların altına imza atmış gibi olayı allayıp, pullayıp cilalamanın altında yatan nedene gelince önümüzdeki günlerde hazırlanacak olan Valiler Kararnamesi’nde bizim Vali’nin yerinde kalması için bir yerlere mesaj veriyor Başbakan. Diyeceksiniz ki neden bu kadar bu işin üzerinde duruyor? Çünkü Vali İbrahim Şahin ile Başbakan Yıldırım bildiğim kadarı ile teyze çocukları. Bu akrabalık ilişkilerini bazen yanlış ifade edebiliyorum. Mesela Kasapoğlu ile Çamaş teyze çocukları dedim ama öyle değilmiş. Mustafa Kasapoğlu Necmi Çamaş’ın ağabeyi olan Bilal Çamaş’ın damadı imiş; yani teyze veya dayı çocukları değil de damat kayınço ilişkileri varmış. Çok önemli mi derseniz bana göre hiç de önemli değil, çünkü akrabalık bağının olup olmadığı önemlidir, gerisi işin teferruatıdır. Bakalım Başbakan akrabası Vali Şahin’i bu övgülerle Soylu’nun atamasından kurtarabilecek mi?
Sözlerime son vermeden önce, önceki gün Rahmeti Rahman’a intikal eden beş yıl Kur’an-ı Kerim dersimize gelmiş olan kıymetli Hafız, ehli Kur’an, munis kişilikli, İslam davasına gönül vermiş gerçek İmam Hatip nesillerinin yetişmesinde emeği olan neslin son temsilcilerinden olan Mehmet Şahin Hocama Allah’tan rahmet, geride kalan aile bireylerine baş sağlığı diliyorum. Bu nesil çok farklı bir nesildi. Hem çile çektiler, hem okudular hem okuttular, hem de fakirlikten kurtulmak için ve çocuklarına müreffeh bir hayat bırakmak için çırpınıp durdular. Bu insanlar ölünce kıymetlerini anlıyoruz. Ama ben bu nesli hep sevdim. Rabbim mekânını Cennet eylesin. Kalın sağlıcakla.