Kendimi bildim bileli, bayramları hep hüzünle özdeşleştirmişimdir.Bayram sabahları bir iç burukluğu yaşarım.İç huzuru ve rahatlığı ile bayram yaptığımı hatırlamıyorum.Belki çocukluğumda coşkuyla beklediğim ve kutladığım bayramlar olmuştur ama hafızamda yer etmemiş ki bu kadar rahat söyleyebiliyorum.Bazen denir ya ; ah eski bayramlar ...yada nerde o eski bayramlar diye....ben o bayramları da bilmiyorum.Galiba ben hiç bir zaman bayramları gelecek zamanlarda da geriye dönük tatlı bir tebessümle anlatamıyacağım...
Bu duygu durumu ,benim karamsar bir yapıya sahip olduğum sonucu çıkarmamalı asla.Hatta hayatı pozitif pencereden seyretmeyi ve bu açıdan bakmayı ilke edinen birisiyimdir.Başkalarına göre hayatta ideal uğruna çok daha rahat fedakarlık yapmayı ve risk almayı da seviyorum.Beni tanıyanlar bilir, bu açıdan çok rahatımdır ama her nedense bayramlar gündeme geldiğinde böyle bir duygu hali oluşur bende.
Ayrıca dünya hayatını sonsuz ahiret hayatı merkezinden ele aldığımızda karamsar yada umutsuz olmanın anlamının olmadığını net olarak görmek mümkündür.İnanç olgumuzda dünya hayatı bir geçiş yeri ve imtihan dünyası değil mi ? Üzülmenin ve hayatı çok ciddiye almanın bir gereği de yok bu açıdan değerlendirdiğimizde .Sonuçta ,amaç ve ideal sonsuz hayatın mutluluğu üzerine kurulmuşsa ,bu dünya bir şekilde yaşanacaktır.
Benim takıldığım nokta burası değil.Her bayram ,hayatımda eksikliğini hissettiğim ve özlem duyduğum şeyler olmuştur ve onların yokluğu asıl beni hüzünlendiren.Bazen denir ya ;""hayat zor ama en azından şunlar şunlar var"" gibi bir iç rahatlatma mesajları alırsınız.İşte ben bayramlarda bu mesajları alamıyorum.Bu bayramda öyle .....İşte ondan dolayıdır ki bende takıntı haline mi gelecek bilmiyorum ama böyle bir ruh halini hep yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.Bu hal uzun sürmez ama ben de.Kanal değiştirdiğimde hemen manzara da değişir otomatik olarak.
İman eden insan için geçmiş ,bir nevi dersler çıkarılan olaylar zincirinin yaşandığı sinema filmi gibi.Gerektiğinde bakar ve geleceğe dair planlar kurarsın.Şöyle bir tarih sahnesine göz attığımızda....Kimler gelmedi ki bu dünyaya ?...kimler yaşamadı ki ?...kimin iki yakası bir araya geldi ?...Bizim inancımıza göre kainatın ,yüzü suyu hurmetine yaratıldığı iki cihan serveri Hz.Muhammed (s) bile çile ve sıkıntılarla dolu bir hayat yaşadı.Kah üzüldü,kah ağladı, kah aç kaldı ,kah açık kaldı.....Neler gördü bu dünya ve nelere şahit oldu bu kainat ?
Bir de dünya ölçeğinden baktığımızda insanlığın ,özelde de müslümanların büyük bir kısmının baskı,şiddet,zulüm ve açlıkla karşı karşıya kaldıklarına şahit oluyoruz.TV ekranları ve gazeteler her gün açlık, sefalet,acı ve haksızlık haberleriyle dolup taşıyor.İnsanlık bütün değerlerini yitirmiş,adeta ,merhum Mehmet Akif"in deyimiyle ""Sırtlanları geçmiş beşer yırtıcılıkta..."".Böyle bir manzara karşısında nasıl bir bayram hayası teneffüs edilir bilmiyorum ama galiba biraz da yapı meselesi.Benim fıtratımda böyle bir bayram anlayışı olmadı nedense ...
İşte böyle bir bayram yazısı...Ama ne yapayım kalemimden bu gün böyle bir yazı çıktı.Herşeye rağmen ben yine de dilek ve temenniler kısmında,""Nice güzel bayramlara ve ınsanlığın kardeşane bir yaşamı başarabildikleri güzel bir dünyaya ""diyerek sonlandırıyorum yazımı.
İyi bayramlar eğer gerçekten bayram ise.....