Ak Parti iktidarının eleştirdiğim yönleri olsa da bazı icraatlarını çok beğeniyorum, örneğin sağlık politikaları, inanç noktasında çekilen sıkıntılarla ilgili ortaya koyduğu duruş ve çetelerle mücadele konusundaki politikalarına canı gönülden destek veriyorum. Ancak bu konularda sadece hükümetin politikaları yetmez, uygulama noktasındaki görevlilerin de samimi olarak destek vermeleri gerekmektedir aksi halde verilen mücadeleden sonuç almak mümkün değildir. Örneğin Hükümet çetelerle mücadele ederken bazı siyasetçilerin çetelere destek vermesi yapılan mücadelede sonuç almayı imkansız hale getirir. Hükümet özellikle çetelerle mücadele noktasında yaptığı icraatlara destek olması bakımından TV dizilerine dahi müdahil olmaya çalışarak toplumun aydınlatılması yönünde uğraş verdiği açıkça ortada. ATV'de yayınlanan Karadayı, Tatar Ramazan dizileri, Star TV'de yayınlanan Behzat Ç. Dizisi ve bunun gibi bir çok dizi toplumda yaşanan yasa dışı olayların toplum tarafından açıkça ortaya çıkmasına vesile olmaktadır, bu dizilerin yapımında emeği geçenleri tebrik ve takdir ediyorum.
Peki bu dizileri seyretmek veya yayınlamak yeterli midir derseniz elbette ki yeterli değildir bu olayların bizlere anlatılmasının nedeni geçmişte yaşanan bunca haksızlıkla verilen mücadelede insanların neler çektiğini anlatmanın yanında yaşamakta olduğumuz toplumda üzerimize düşen görevleri çekinmeden ifa etmemizdir. Geçmişte yaşanan her olay bedel ödenerek, çile çekilerek yaşanmış, alınan sonuçlar da bu doğrultuda alınmıştır. Karadayı dizisindeki savcının ve Bakanın örnekleri bugün de mevcut, o gün yapılanların aynısı bugün de yaşanmakta, bunu ben bizatihi nefsimde yaşamaktayım. Eline siyasi yetkiyi geçirmiş bazı insanlar aynı Karadayı dizisinde olduğu gibi yaptıkları tüm yasa dışı işleri kılıfına uydurup çok düzgün insanlarmış gibi imaj vermeye çalışırlarken biz şehirde yaşanan olumsuzlukların üzerine gittiğimiz için çete ilan edilmeye çalışılmamız bunun bariz örneklerinden biridir. Hükümet ne kadar uğraş verirse versin kötü niyetli bazı siyasetçiler o kadar hoyratça ve o kadar art niyetli bir biçimde iktidarı yıpratıyorlar ki aklınız şaşar. Bu dediğimi sadece bir örnek vererek açıklayacağım geçtiğimiz haftalarda Başbakan şehrimizde yapılmakta olan çok katlı bir otel inşaatı ile ilgili eyvah yandık ifadesini kullandığını basından okuduk, bu ifadeyi kullanmasının ardındaki gerçek denizin tam sıfırında yapılan otuz katlı binanın doğaya verdiği zararı dile getirmekti. Peki bu binayla ilgili hangi siyasetçiler devreye girdi ve neler yaptılar derseniz onu o siyasetçilerin tutuklu bulunan Milli emlak müdürü ile yaptıkları telefon görüşmelerini açıklıyor ancak o telefon görüşmelerini oraya çıkaracak bir babayiğit bulmak mümkün değil. Zira İl özel idaresi ile ilgili yayınladığımız belgeler sonucunda en ufak bir şey yapmayan yetkili makamlar bizim verdiğimiz dilekçenin ardından işlem yapmak zorunda kalmışlar ancak hala daha konu aydınlığa kavuşturulmamış, adeta kapatmak için sürüncemeye bırakılmıştır.
Gelelim şehrimizdeki çetelerle ilgili siyasetçilerin icraatlarına, bu konuda o kadar çok şey yazmak gerekir ki yazmaya kalksak aylarca bitmez ama şimdilik birkaç kelam ederek sözlerime son vereceğim, bundan üç dört yıl öncesine kadar aynı Tatar Ramazan dizsindeki Abdurrahman Çavuş tipli soysuzlar şehri adeta haraca bağlamakla kalmamışlar, siyasetçi bürokrat ayırımı yapmaksızın herkesi korkutup adeta terör estirmekteydiler. Dayak yiyen siyasetçiler dahi seslerini çıkarmak bir yana üzerine bir şeyler daha vererek bedel ödemek zorunda kalmışlardı, hatta konu yargıya taşınmış olmasına rağmen doğruları konuşmaya korkmuşlar, neden korktukları kendilerine sorulduğunda biz bu şehirde yaşamaya devam edeceğiz böyle bir risk alamayız diyecek kadar korkak davranmak zorunda kalmışlardır. Tatar Ramazan korkarak ve haksızlığa boyun bükerek yıllarca yaşamaktansa haksızlıkla mücadele edip ölmek daha iyidir diyecek kadar delikanlıca bir duruş ortaya koymuş ise bu gün Tatar Ramazanın yaptığını yapacak Babayiğitler olmaz ise toplum yaşanmaz bir hal alır. Dış görünümleri melek gibi mülayim, namazında niyazında düzgün insan imajı veren Abdurrahman Çavuş tipli şeytanlar aramızda o kadar fazla ki saymakla bitmez. Abdurrahman Çavuşlara destek veren siyasetçiler giderler onların programlarına, açılış törenlerine katılırlar, onlarla poz verirler onlar da zavallı insanlara zulmederler. Bunu yapan siyasetçilere neden yaptıkları sorulduğunda elli türlü mazeret uydurup, yok efendim bilmiyorduk, tanımıyorduk, falancanın hatırına gittik gibi abuk, sabuk mazeretler uydururlar ama bunu kimse yutmaz. Artık toplumumuz kimin ne yaptığını çok iyi biliyor, hangi siyasetçilerin bu tür çetelerle perde arkasında birlikte olduğunu, hangi siyasetçilerin hangi Holding patronlarından her ay maaş aldığını, hangi siyasetçilerin kamu kalını iş adamlarına peşkeş çekmek için nasıl dolaplar çevirdiklerini bir çok insan biliyor ancak şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyorlar, zira ses çıkarmak isteseler anında yetkili kurumlar olayları kapatma cihetine gittiklerinden bu tür olaylar açıklanmıyor ancak kimse şunu zannetmesin ki her yaptığı anında kar kalacak, mutlaka gün gelecek herkes yaptığının hesabını verecek. Zamanı geldiğinde bizler de bazı gerçekleri toplumla paylaşacağız. Umarım ne demek istediğim anlaşılmıştır, sözlerime son verirken aydınlık yarınların sizlerle olmasını temenni ederim. Kalın sağlıcakla