Geçtiğimiz günlerde elimde bir şiir antolojisi vardı. Orhan Veli Kanık'ın o anlamlı "Bedava Yaşıyoruz Bedava" adlı şiirinin dizelerini tekrar okumuştum.
"Konu'yu şimdi nereden nereye bağlayacaksın" derseniz anlatayım.
İnsanlar ekonomik şartlar nedeniyle uzucluk arayan bir toplum haline geldiler. Aslında "geldiler" değil, "şartlandırıldılar" demek daha doğru olacak.
Bunun nedeni, aylık gelirlerin düşük olması ve bundan dolayı giderlerin de kısıtlanmasıdır.
Azalmak ve durmak bilmeyen vergi ve sigorta ödemelerinden kaynaklanıyor bu durum. Yani, cüzdan kemiricileri yüzünden diyebilirim.
şimdi Orhan Veli Kanık'ın şiirinde belirtmiş olduğu gibi "hava bedava, bulut bedava, dere tepe bedava" diyecek olursanız da oturup düşünmenizi rica edeceğim.
"Ya gelecekte?" Soluduğumuz havanın bile faturasını çıkaracaklar bize.Biz de madem öyle;tüpleri sırtlanır, öyle dolaşırız!
Tüp boşaldığında da cep telefonlarımıza kontör yükler gibi havayı yükletiriz ücret karşılığı. Bu olmayacak değil, olacak!
Asık yüzle dolaşmak moda oldu sanki. Tabi bu durum elimizde değil kesinlikle. Doğru'ya doğru!
İnsan insanına bağlı olması gerekirken, bağlı olduğumuz tek gerekçe para olmuş.
"Bu konular bize aşina geliyor Tolga, geç bunları" diye tepki gösterecek olursanız "peki, farklı bir açıdan bakalım o halde" cevabımı kabul edin.
Dünya'nın sorunlar listesinde "ekonomi" en üstte, bir numaradadır. Yani dünya ülkelerinin dar gelirli vatandaşları hayat pahalılığından dolayı ucuzluk peşindedirler.
Doğru ya, konumuz ucuzluktu! Bizim pahalı dediklerimiz bir zenginin cüzdanına/bütçesine göre ucuz olabiliyor!
"Ekonomik şartlar kişiden kişiye değişiyor" diyoruz çünkü.
Asıl gelmek istediğim nokta "Savaş Pahalılığı". Birileri kudurmuş çünkü....
Trilyonlar veriliyor silahlar, bombalar, bazukalar için...
İnsanın masumiyeti ve hürlüğü açık arttırmada kendini bilmez,haddini bilmez büyüklere zevk diye sunulmuş.
Lunaparklarda bulunan "ver parayı, al tüfeği, vur kovayı, al kalanı" oyununa benziyor bu iş.
Konumuza tam aydınlık sağlamadan önce sormak istediğim 6 soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum:
1. Düşmanlığa bu kadar aç olunur mu?
2. Kan görmek için trilyonlar saçılır mı?
3. Silah alabilmek için (insan öldürmek için) devlet/hükümet borca girer mi?
4. Ekonomik şartlar nedeniyle halk ucuzluk peşindeyse ve sadece halk insansa onlar kimlerdir?
5. Terlemek onlara göre terlemekse bizimkisi nedir?
6. Sizin cüzdanınızın rengiyle bizimkinin arasındaki fark nedir?
Düşmanlığa o kadar açlar ki, kan görmek için trilyonları saçmaya dünden razılar!
Sonra "bizeyse bu katliama katkıda bulunmak isteyenlerin yıkanmış beyinleri konuşuyor".
Ok'u yay'dan çıkarmak onlar için sadece bir zevktir. Ama unutmayın ki bu,gereksiz bir zevktir!
Elinize zar alır gibi kumar masalarında harcamayın insanlığı. Trilyonları saçmalıklara ve gereksizliklere harcamayın. Bakın! Güzel yatırımlar yapalım sermayelerimizle.
İnsan yaşasın diye elini cebine atan yok ama, insan bedeni üzerinde kan görebilmek için fiyat biçen avcıların avları olmuşuz.
Yaşayan her kimse öldükten sonra kendi değerinde tarih olur. Ama o tarihe bile saygı kalmamış. Onur, haysiyet sıfır!
Sonra, "büyüsün çocuklarımız, yaşasın insanlık!" diyerek, hiç bir şey olmamış ve yaşanmamış gibi masumiyetlerini ilan edenlerin ellerinde kukla haline geliyoruz.
Oysa bakın ki kardeşlik, arkadaşlık, birlik-beraberlik bedava! Düzen, saygı, sevgi, ve eşitlik bedava.
Savaş ve vurdumduymazlık değil ama, paylaşmak, saymak, gülmek ve barış içinde yaşamak bedava!
Evet, "hava bedava, bulut bedava, dere tepe bedava" ama, bunların da sahibi çıkacaktır elbet.
Keşke büyük şair Orhan Veli Kanık'ın şiirinde belirttiği gibi bedava yaşıyor olsaydık.
Çünkü yaşamanın da ölmek gibi (kişiden kişiye değişen) bir fiyatı var.
Barış ve Sevgi dileklerimle