Yazımın başlığı çok değerli bir dostuma ait. Çok sık kullanır bu sözü. Etkilenmedim desem yalan olur bu sözden. Ve kendisine teşekkür ederek bu sözle ilgili olarak yazmak geldi içimden. Bakalım becerebilecek miyim?
Zamanımızda insanlarımız karşılıksız olarak hiçbir şey yapmaz oldular. Selam bile verseler karşılık bekler oldular. Karşılık beklemeden dostluk yapabilen ender insanları mumla arar olduk, bulabilenlere aşk olsun.
Hepimiz, hayatımızda birçok değişik insanlarla karşılaşmışızdır. Yüzlerine baktığınızda yüz güzellikleri yoktur. İticidirler. Bu insanların dostları arkadaşları pek yoktur. İnsanlar dostluklarda, bedensel güzellik arar oldular. Bunun gibi insanlar yüz beden güzelliği olmayan insanlarda makam mevki veya maddi çekicilik olması gerekir. Hem yüz güzelliği ve hem de maddi çekicilik veya makam mevki varsa bu insanlar toplumda en saygın insanlardır. Eğer biraz bu insanların iç dünyalarını araştırmış olsak, çok kalitesiz, beş para etmez, toplumun yüz karaları olduklarını anlarsınız. Ama olsun yinede bu insanlar toplumda o saygın yerlerini muhafaza etmeye devam ederler.
Gerçek dost diyebileceğimiz insanlar, bedelsiz ve bedensiz sevebilen insanlardır aslında. Eğer varsa böyle bir dostunuz inanın dünyanın en şanslı insanı sizsiniz. Çünkü bu insanların sayısı o kadar az ki bulmakta çok zorlanırsınız.
Çevremizi, dostlarımızı, arkadaşlarımızı şöyle bir gözümüzün önüne getirelim isterseniz: Bana söyleyebilir misiniz, kaç tane bizi bedelsiz ve bedensiz seven dostumuz var? Korkmayın arayalım beraber sonuç yine sizde kalsın. Böyle bedelsiz seni sevdiğine inandığın bir arkadaşın vardır, bir can dostun vardır. Ama bakarsın bir gün sana öyle bir laf söyler ve yıkar ki, yılların fırtınalarının yıkamadığı seni, bu söz yıkar. Yıkmadı mı sevgili dostlar? Biliyorum içinizden haklısın dediğinizi duyar gibi oluyorum sanki. Bedelsiz ve bedensiz dostlar arayalım bulabilirsek ne mutlu bize.
Hayatlarında hiçbir başarı gösteremeyenler kendilerini başkalarının başarılarını küçültmekle teselli ederler. Ne güzel söylemiş söyleyen. Artık insanlar kendilerinin yapması gereken gerçek işleri yapmayı bırakmışlar, başkalarının yaptıkları işleri kötülemeyi başkalarını küçültmeyi meziyet sanmaktadırlar. Bu onları ne kadar küçültüyor göremiyorlar maalesef. Ama bir gün, oynanan bu oyun kendileri içinde oynanacaktır, bu da bir gerçektir.
Bir sürü için, o sürünün köpeğinin çakalla arkadaşlık etmesinden daha büyük tehlike yoktur.
Malum bilirsiniz. Koyun sürülerini çoban köpekleri yönetir, yönlendirir. Tehlikeli yörelere koyunları sokmaz, kısacası koyunları sağlam ve noksansız olarak akşam eve getirmek, çoban köpeğinin birinci görevidir. Ama olur ya bir gün çoban köpeği, ormanda gezen çakallarla veya kurtlarla arkadaşlık yapmaya kalkarsa işte o zaman koyunların haline acırım. O çakallar ve kurtlar ki mutlaka koyunların en besili ve en tazesini mutlaka çoban köpeğinin haberi olmadan sürüden alıp bir güzel karınlarını doyuracaklardır. Çoban köpeğinin haberi olacaktır bir gün veya akşamüzeri, ama iş işten geçmiş olacaktır. Belki bir gün o çakallar ve aç kurtlar çoban köpeğini bile yiyeceklerdir.
Her neyse bizim konumuz bu değil elbet ama yazımıza bir çeşni katar diye hikâye bu ya dedim ve sizinle paylaştım anlayışınıza sığınarak. Çoban köpeğinden özür dilerim bu kadar aptal olacak değil ya.
Bedelsiz ve bedensiz olarak sevebilmek konusunu ikinci bir yazımda da yazmak istiyorum. Çünkü çok geniş bir konu. Bir başka gün inşallah konumuzun devamını yazabilirim diye ümit ediyorum.
Bedelsiz ve bedensiz seven dost bulabilmek ümidiyle.