Türk kültüründe “Devlet-Ebed-Müddet” yani “Sonsuz olan devlet”
Cumhur ittifakının savunduğu ve ortaya attığı bir konudur ‘’Beka sorunu’’ doğal olarak sorgulanmış ve seçim üzerinden bir kaç ay geçtikten sonra , ‘’ Hani devlet olduğu yerde duruyor, sorun beka sorunu değilmiş ‘’ dendi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açıklamasında, “Beka sorunu yok demek, tarihi şark meselesine göz yummak demektir. Beka sorunu yok demek milli mücadeleyi unutturmak demektir.”
BEKA NEDİR?
Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesi anlamındadır.
Terör örgütleri ve ekonomi ile Türkiye’ye diz çökertmeye çalışanların her türlü kirli, karanlık planlarının dışa vurumu olarak yaşadıklarımız hepimiz için bekamız için sorumluluklarımızı netleştiriyor. Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu ‘’Her şeyden önce beka demek varlığını korumak, bulunduğu topraklarda kalıcılaşma, tehditlere karşı dirençli olmak demektir. Türkiye'nin beka meselesi, yüzyıllık meselesidir. Tarihi bir hesap, kitap işidir. Bulunduğu coğrafyanın bereketinin, göz kamaştıran potansiyelinin çekim gücünün ürettiği dış ilginin zemin hazırladığı riskler bütünüdür. Ülke tarihinin her aşamasında diri, canlı bir hassasiyet ölçüsüdür. Türkiye’yi merkez alan, Türkiye’yi Türkiye’den yönetme inancının, direncinin ve kararlılığının varlığıyla ortaya çıkmış küresel kuşatmanın karşısındaki direnç noktamızdır. Beka meselesi; Türkiye'nin istiklal yürüyüşünün kararlılığıdır. Türkiye'nin küresel aktör olma ısrarının, inancının azminin birikimidir. Beka meselesi; her türlü güçlüğe göğüs germek, zorluklar karşısında yılmamak, her türlü küresel kuşatmayı püskürtmenin yeminidir. Terör örgütleriyle Türkiye’ye diz çöktürtmenin şer çabası karşısında “ya istiklal ya ölüm” diyebilenlerin haykırışıdır.’’ Bu açıklamayı yapmıştır.
Beka sorunu çıkışı neden gerekli idi, oturtulmaya çalışılan bir sistem ve bu sistemin tamamlanabilmesi adına, seçim sonuçlarının yüksekliğinin , halkın verdiği destek oranını göstermesi adına gerekli idi.
Seçim sonucunda ise bir çok Büyük Şehir Belediyesi kaybedilmiş, fakat oy oranın da ki değişmeyen fark ile görevinizi ve sistem eksiklerini tamamlayın, yerel yönetimler seçim sonucu size mesaj olarak verildi, diye değerlendirildi iktidar kanadın da.
Asıl konumuz, o beka sorunu gerçekten var mı?
Seçim sonrası kazanılan İzmir’in yanı sıra Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediyeleri ile Millet ittifakının eli güçlenirken İstanbul ve İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanlarının çeşitli toplantı ve açıklamaların da bir takım söylemlerin ‘’Beka Sorunu’’ tezinin sorgulanmasına neden olabilir mi?
İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı; ‘’Kıbrıs'ı Kıbrıslılara bırakalım’’ çıkışından sonra, CHP ‘li Büyük Şehir Başkanları toplantısında , birkaç konu içerisinde ki söylemlerin den bir tanesi de ‘’Kürtlerin anadilinde kamusal hizmet isteğini Ankara'nın insafına ve tasarrufuna bırakacağımız aşamayı geçtik’’ söylemi.
İstanbul Büyük Şehir Başkanın Paris’te yapmış olduğu çıkış ‘’ ..bazı siyasi partileri, bazı seçilmişleri diğerlerinden ayrı tutmak, farklı ölçütler ve farklı kurallar uygulamaya kalkmak asla ve asla kabul dilemez’’ söylemi ile terörle bağlantısı olduğu tespit edilenlerin görevden alınması sonrasın da onlara destek ziyareti beka sorununu sorgulatır mı?
Eğer, tüm bu söylemlere DEMOKRASİ derseniz, o demokrasi sınırları geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler için bir aldatmaca olduğunu göremez sadece kendinizi anlık aklarsınız.