15 Temmuz darbe girişimi ardından FETÖ ile mücadele kapsamında yapılan operasyonları takdir ettiğimi her fırsatta dile getirdim. Bugüne kadar yapılan çalışmalar bana göre arada bazı hatalar olsa da gayet güzel gitti. Kanaatimce sadece emekli maaşları kesilen insanlarla birilerinin şikâyetleri sonucu tutuklananlar hariç yapılan tüm operasyonlar noktasına virgülüne kadar isabetli olduğu kanaatindeyim. Ancak geçenlerde de yazdığım gibi yirmi beş otuz yıl prim ödeyip emekli olan esnaf, memur, işçi emeklilerinin emeklilik maaşlarını kesmek bana göre doğru olmayan bir icraat. Zira bu insanların çoluk çocuklarının ne kabahati var da açlıkla imtihan ediliyorlar? Hata yapanı sonuna kadar cezalandır; gerekirse ömür boyu hapis cezası ile cezalandır, sonuna kadar yanında oluruz ama çoluk çocuğunun rızkını kesmek adetullaha aykırı bir durum. Daha önce de dediğim gibi Allahu Teâla kendisine iman etmeyen ateistlere dahi rızık veriyorsa, bizim de insanların geçim paralarına dokunmamamız gerektiği kanaatindeyim.
Dün sabah gazeteye gelirken otuz yıllık bir arkadaşımın işyerine uğrayıp bir çayını içeyim dedim. Anlattıkları beni ziyadesiyle üzdü. Arkadaşım AK Parti’de görev yapmış biri, aile boyu da tanırım. Bafra’da imam bir eniştesi var O’nu da tanırım. Adamcağız geçtiğimiz yıl Halk Bankası’ndan kredi kullanıp başını sokacak bir ev almış, şimdi FETÖ’cüsün diye birilerinin şikayeti sonucu tutuklanmış. Adama isnat ettikleri suç, “Sen Bank Asya’dan kredi kullandın” ithamı, adam da “Hayır ben Halk Bankası’ndan kullandım” dese de kimseyi inandıramıyormuş. Yetmedi, savcılık iddianame hazırlamadığı için kendisini savunacak durumu da yokmuş. Eşi oğlunun üzerinden on bin lira bankadan kredi çekip avukat tutmuş ki imamı savunsun ama OHAL yasası gereğince hoca tutuklu ve aile per perişanmış. Bafra Müftülüğü’nden ricam bu konuyla Allah rızası için ilgilensinler; şayet olay bana anlatıldığı gibi ise o insanların mağduriyetini gidersinler ki adalet yerini bulsun. Benim, bu Cemaat’e olan nefretimi beni tanıyan herkes bilir ama masum insanların mağdur olmaları da beni ciddi anlamda rahatsız eder.
Diyeceksiniz ki konu başlığı ile ilgisi ne bu işin; elbette ilgili, gariban imamı açığa alıp tutuklamak kolay ama bakın belediyelerde çalışanlardan kimse tutuklanmış mı? Özellikle Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan veya Vezir Hazretleri ile ilişkisi olan Ersin Yılmaz dışında bir Allah kulu tutuklu var mı? Ersin Yılmaz da bunca haberden sonra tutuklanmış ise bunun da bir kıymeti harbiyesi yok zaten… Biz yazdık, bizim haberlerimize istinaden Sabah gazetesi haber yapmış, ardından başka yerel gazeteler de yazmışlar sonunda tutuklanmış. Ben Ersin Yılmaz’ın tutuklu olmasından asla mutlu değilim. Keşke Cemaat’e hiç girmeseydi de içeriye de alınmasaydı. Ama Feza Koleji’nin ilk kurulduğu yıllarda yapılan toplantılarda nasıl hararetli konuşmalar yapıp para topladığını o yılları bilen herkes hatırlar. Ayrıca onca yıl Büyükşehir Belediyesi’nin hasta bakım işlerini sürekli O’nun alması herhalde hakkıydı da aldı diyemeyiz; zira bu şehirde O’nun kadar bu işi yapan onlarca firma var neden onlar almamış da Ersin Yılmaz almış diye adama sormazlar mı?
Peki,sadece Büyükşehir Belediyesi’nin işini yapan Ersin Yılmaz mı FETÖ’cü derseniz elbette ki değil… Vezir Hazretleri’nin ayrılmaz dostu Servet Keskinsoy’dan tutun da Turan Çakır’a varıncaya dek Cemaat’in her icraatında destek veren bu insanlarla ilgili en ufak bir işlem yapılmamış olması sizce tesadüfi midir? Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Yurt’un oğlunun Cemaat’in bursu ile okuduğunu bu şehirde bilmeyen var mı? Peki, Bilal Karaduman denen sözde Cemaat İmamı(imamlık mesleğimizin de onuru ile oynadı bu ahlaksızlar)’nın Mustafa Yurt ile olan telefon konuşmalarına bir baksınlar, diyalogları normal iki insan diyaloğu mu yoksa Cemaat büyüğünün alt personeline verdiği talimatlar gibi mi konuşmuşlar. Adnan Bahadır’ın telefonlarını isimsiz dilekçelerle ya da TC kimlik numarası olmayan uyduruk ismlerle dinleten ve Cemaatçi olduğu için emekliye sevk edilen dönemin Emniyet Müdürü Hulusi Çelik denen zat acaba Mustafa Yurt’un telefonlarını neden dinletmemiş veya dinletip zula mı etmiş merak ediyorum. Adliye’de, Milli Eğitim’de, Emniyet teşkilatında ve diğer kamu kurumlarında yüzlerce insan soruşturma geçirip açığa alınırken veya tutuklanırken belediyelerden hiç kimsenin tutuklanmaması sizce bu kurumlarda FETÖ’cü olmamasından mı kaynaklanıyor, yoksa bu kurumlar onlarla ilgili gereğini yapmadıkları için mi ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyorlar?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş önceki gün, operasyonların siyasetçilere de sıçrayacağını, bu konuda ciddi bir çalışma yapıldığını, hatta 500’ün üzerinde belediye hakkında çalışma sürdürüldüğünü, bunlardan yüz küsuru ile ilgili kuvvetli şüphe ihtimali bulunduğunu, bu konuda önümüzdeki günlerde çalışmaların kamuoyu ile paylaşılarak gereğinin yapılacağını söyledi. Umarım dediği olur da toplum da rahatlar. Aksi halde toplum yapılan operasyonların sadece tabanda kalıp tavana ulaşmamasından ciddi anlamda rahatsız olarak kalır. İnşallah ilerleyen günlerde sonuçlarını hep birlikte görürüz. Ancak bizim şehirdeki belediyelerle ilgili ne olur derseniz, bana göre hiç bir şey olmayacak, haberiniz olsun. Kalın sağlıcakla.