Şehrin birin de, emniyet şeridini ihlal ederek, üzerinde çakarları yanan bir araç hızla Polis Uygulama Noktasına yaklaşır.Aracın camları siyah olduğu için içerisi görülmediğinden ,görevliler ,araçta bulunan şahıslara kimlik kontrolü yapmak ister. Araç şoförü ehliyetini verdiği halde ,arkada oturan iki şahıstan bir tanesi, İl Milli Eğitim Müdürü olduğunu belirtir. Görevli ,kimlik kontrolü için tekrar kimlik istediğinde,’’Seninle görüşürüz’’ Diyerek telefona sarılır. Sonuç mu? Klasik bir Türkiye gerçeği.
Görevlinin üstünde ki kişi gelip görevliyi sertçe ikaz eder. Görevlinin üstünde ki kişinin, üstünde ki devreye girer ve oda görevlinin üstünde ki kişiye haddini bildirir.
Görevi veren kim? Devlet, görevi yerine getiren kim? O da devletin memuru. Görevini yerine getirene fırça atan kim? Devlet adına o kişiye görevini veren amir.
Kimlik göstermek istemeyen kim ? İl Milli eğitim müdürü olduğunu söyleyen kişi. Kimler Milli Eğitim Müdürü yapılır? Sokaktaki vatandaştan seçilmez, doğal olarak eğitimci kişilerden seçilir. Eğitimciler gençleri doğru, dürüst ve vatanına faydalı bir birey yetiştirmek amacını gütmüyor mu?
Görevi veren devlet ise ,o görevi yerine getiren kişilerin kanun ve yönetmelikler dışına çıkmamaları gerekmektedir. Yol araması yapılıyorsa,kişi seçmeden herkesin aranması gerekmektedir. Aranacak kişilerinse mevki ve makamı bu durumda konu olmamalıdır.
Devletin kurallarına uymayan devlet adamları ,diğer insanlar için kötü birer örnekten başka bir şey değildir. Devlet görevlisine destek vermesi gereken kişi, görev bilincini gençliğe anlatacak olan kişi , fakat o seni görevini yaptığın için şikayet ediyor. Aynı kişi kurumunda çalışan insanların karşısına geçerek görev bilincini onlara anlatıyor. Onlardan görevlerini doğru yapmasını istiyor.
Peki neden böylesi bir eyleme girer insan. İçinde bulunduğun araç seni gideceğin yere üç aşağı,beş yukarı aynı zamanda zaten getirecek. Hem yol üzerinde ki uygulama devletin bir faaliyeti ve seninde güvenliğin için.
Bu kişilik bozukluğunun altında, ezik bir yaşantı vardır.
Ezik geçmiş, ezik bir çocukluk, dışlanmış, istekleri karşılanmamış hep bir şeyleri bekleyen fakat doymayan bir çocukluk. Ezik gelişim, bilinç altında yerleşmiş, o makama gelene kadar hep başkalarına tasdikçi olmuş, hep birilerini övmüş bir kişilik.
Egosunu tamamlayamamış, hep özlem içinde yaşayan ve başkalarının arkasından bir yerlere gelmeye çalışan bu tür insanlar için, ne devletin, ne devletin memurunun ,nede bir başka insanın önemi vardır.
O ,amacını gerçekleştirmek için karşısında ki insanın başına gelecekleri de hesaplamaz, hatta onda olmayan ama şikayet ettiği insanda, yüksek derecede olan onurun, kırılmasının nasıl bir üzüntü haline dönüşeceğini asla düşünemez.
Bu egosunun tatminsizliği onun, o akşam ailesinin yanında hiç rahatsızda etmez.
Bu tür insanları biz tanıyoruz, ezik oldukları için. Bu insanları tanıyoruz, makamlarının ağırlığını taşıyamadıkları için.Bu insanları tanıyoruz, o makama gelene kadar hep birilerine onurunu çiğ netmiştir. Bu insanları tanıyoruz, onlar için menfaat asıl ,devlet ikinci plandadır. Biz onları tanıyoruz çünkü bunlar aynı tip kişiliksiz insanlardır.
Alış veriş merkezinin önünde Ankara plakalı bir araç durdu, arkasın da ben, benden sonra birkaç tane daha araç , şoför aracından indi, kapıyı açtı, arka koltukta oturan kişi indi, şoför aracına döndü park alanına devam etti. Adamın kendi kapısını açacak durumu yoktu, onun için şoför görevliydi,arkada bekleyenler mi? Adam makam sahibi, arkadakiler kim?