Şaşan ördek kıçtan dalarmış. Bu sözü ilk kez çok sevdiğim otuz yıllık dostum Ali Duran’dan duymuştum. Ali Ağabey, merhum dedesinin bu sözü çok sık kullandığını, kendisinin ne anlama geldiğini bilmediğini ama bir gün bir ördeğin bir yerden kaçarken şaşkınlıktan suya kafadan değil de kıçından daldığını görünce dedesinin ne demek istediğini çok daha iyi anladığını söylemişti. Bu durum sadece ördekler için mi geçerlidir derseniz elbette ki değil, insanlar da şaşırdıklarında ne yapacaklarını bilemeyip yapmaları gereken şeyleri değil de yapmamaları gereken şeyleri yaptıklarını görünce Ali Ağabeyin “Şaşan ördek kıçtan dalar” sözü aklıma geliyor. İnsanlar bazen durup dururken rahatlarını bozmak için ellerinden geleni yapınca acaba bu insanlar bunu neden yaparlar demekten de kendimi alamıyorum. Nerden çıktı bu iş derseniz, son günlerde hiç ilgisi olmayan bazı insanların ilgisiz işler yapmaya kalktıklarını görünce, bu söylem aklıma geldi. Birileri durup dururken fuzuli işlere girişince Ali Ağabeyim ve dedesini hatırladım.
Gelelim fuzuli işlerin ne olduğuna… Ben basın camiasında ne kadar ciddi İş yapan olursa o kadar çok yararlı olacağına inanan bir insanım. Ama bu öyle site kurmayla falan olacak iş değil. Bizim Yusuf Ziya Cömertler bildim bileli bu işin içerisindeler. Zaman gazetesi ilk kurulduğunda Alaattin Kaya, Yusuf Ziya cömert, Mehmet Ocaktan ve Fehmi Koru’nun gazetede oldukları dönemden itibaren gazeteciliğe başlayan Yusuf Ziya Cömert daha sonra çok uzun yıllar Yeni Şafak gazetesinde Yazı İşleri Müdürlüğü ve Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Daha sonra Star gazetesinde Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı, Ethem Sancak’ın Mustafa Karaali ve Yusuf Ziya Cömert’i gazeteden atmasından sonra KARAR com. adlı siteyi kurdular. Ama görsel basının yazılı basın kadar etkili olmadığını görünce KARAR gazetesini çıkardılar.
Basının duayeni olan bu insanların dahi internet haberciliğinin çok bir işe yaramadığını görüp yazılı basın kurmak zorunda kaldıkları göz önüne alındığında yerel basında yapılan internet haberciliğinin ne kadar etkili olacağı açıkça ortadadır. Bu işi en iyi bilenlerin başında da Sayın Vali İbrahim Şahin gelir, zira o basın camiasından gelmiş bir yönetici olduğundan bu işi çok iyi bilmesi gerekir. Ancak aldığım duyumlara göre Vali Bey sürekli dijital yayınlardan söz edip, internet gazeteciliği ve internet televizyonculuğu konusunda bazı girişimlerde bulunulması yönünde bir takım çalışmaların yapılmasını teşvik ettiğini öğrendim. Vali Bey’i çok iyi tanımıyorum ama onu tanıyan arkadaşlar çok zeki bir insan olduğunu söylüyorlar. Ben bu şehirde Samsun webtv’yi kurdum, hem de yurt dışından sörvır kiralamak suretiyle canlı yayın yapacak alet ve ekipmanı da almak suretiyle yaklaşık yüz bin lira masraf ederek bu işi yapmak istedim. Ama sadece TV olarak bu işin olmayacağını mevcut DENGE gazetesi içerisinde canlı yayınlar yapılmak suretiyle bu işin daha iyi olacağını anlayıp işi o noktaya çevirme kararı aldım.
Kaldı ki bu işte önemli olan internet TV’si veya haber sitesi değil, yayını yapan veya konuşan kişilerin toplumdaki itibarlarıdır. Şu anda şehrimizde sadece TV olarak faaliyet gösteren bir Veb Tv olduğu gibi bir haber sitesinde canlı yayınlar da yapılmakta ama okunurluk ve seyredilme oranlarını Google’a para ödeyerek yükselttiklerini çok iyi biliyorum. İnsanın bir şeyi yaparken toplumdaki karşılığının ne olacağını hesaplaması gerekmez mi? Diyeceksiniz ki boşver sana ne, doğru bana ne ama bu işin içersinde sevdiğimiz bazı hastane yöneticileri de olunca ister istemez onları uyarmak zorundayız. Dertsiz başlarına dert almak istiyor iseler bence bir mahsuru yok. Ama bu işe başladıktan sonra bugüne dek kimsenin ortaya koymadığı birçok konunun gazete manşetlerinde olması onları da bizleri de üzer, zira değil kuracakları siteler, şehirdeki tüm siteler bir yana olsa bir gazete de çıkıp manşetten bir haber yapsa toplum o gazetenin yaptığı habere itibar eder, sitelere itibar etmez...
İşin daha da garip tarafı nedir bilir misiniz, FETÖ’cülerin sahip oldukları siteleri satın alıp onun üzerinden yayın yapmaya kalmaları akıl alacak türden bir iş değil. Köşe yazarı olarak da benim çok sevdiğim zatı muhteremi orada yazdırmış olmalarının beni ne kadar mutlu edeceğini bilemezler. Ama aradaki hastaneci arkadaşlarla kavga etmek istemediğimden şimdiden bazı uyarılar yapma gereği duydum. OMÜ’den Gezici diye atılanlardan tutun da FETÖ’cülere kadar kimlerin nerelerde ne işler yaptıklarını bu fakirden daha iyi kimse bilemez bu şehirde; o yüzden buradan arkadaşlara tavsiyem şehirdeki bazı şeytan siyasetçilerle gelip geçici olan bürokratların gazına gelip yanlış işler yapmasınlar. Benden söylemesi, tercih onların; ben ne kadar kavga edersem o kadar güç kazanırım, umurumda değil ama onlara ne olur derseniz onu bilemem. Ben muskayı yazdım kullanmak isteyen kullanır, kullanmayanları cin çarparsa yapacak bir şey yok. Kalın sağlıcakla.