Beraat kandili…

Sami Kesmen

Bugün akşam Beraat gecesi ihya edilecektir. Bir çok Müslüman farklı nafile ibadetlerle geceyi değerlendirmiş olacak, kaza namazları, nafile namazlar, istiğfar, tövbe, Kur’an kıraatleri, zikirler, sohbetler gibi bir çok ameliye ile geceden istifade edilme yoluna gidilecektir. Yapılacak dualarla da gece taçlandırılmış olacaktır. Peygamberimize, Hz. Aişe annemizin sorduğu, “Bir gecenin Beraat olduğunu bilirsem ne yapayım ey Allahın Resulu ?” sorusuna cevaben : “Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni, ailemi ve ümmeti affeyle” diye dua et buyurmasının sonucu olarak, kutsal kabul edilen gecelerde en gözde ibadet elbette ki dua olmaktadır.

“İyi kullardan olmak, kaza beladan muhafaza edilmek, uzun ve hayırlı bir ömür yaşamak, bol-bereketli ve helal kazanç sahibi olmak” gibi arzu ve taleplerin duanın konusu olduğu beraat gecesinin; bir başka anlamı daha vardır. Beraat gecesinin sabahında Müslümanların kıblesi Yüce Allah tarafından değiştirilmiştir. Beraat gecesinin sonrası gününe “Beraat günü” de denmektedir- Peygamberimiz Medine’de cemaatiyle/ashabıyla birlikte bir camide öğle namazını kılarken ayeti celile nazil olur ve öğle namazını kıldığı esnada yönünü Mescidi Aksa’dan, Mescidi Harama döner. Aynı vakit namazını kılarken, iki ayrı kıbleye dönüp namaz tamamlandığı için bu camiye “Mescid-i Kıbleteyn/İki kıbleli mescid” denmektedir. Hac ve umre vesilesiyle Medineye gidenler bu camiyi de ziyaret etmekte, bu mescitte nafile namazı kılarak, konu hakkında mahallinde bilgi sahibi olmaktadır.

Hicretten sonra bir buçuk yıl namazlar Mescid_i Aksa’ya doğru kılınmıştır. Peygamberimizin arzusu ilk günden beri Mescid-i Harama doğru yönelmektir. Rivayet edilen bilgilere göre Peygamberimiz; hicret öncesinde Mekkede bulunduğu zamanlarda da namazlarını Mescid-i Haram’da kılarken Kabeyi arkasına hiçbir zaman almamış, Hacerul Esved köşesiyle Ruknü Yemani köşesi tarafından Kabeye doğru yönelmiş ve böylece hem Kabeyi arkasına almamış hem de Mescid-i Aksaya doğru namazlarını kılmıştır. Bu nedenle de, Rabbından sürekli bunu niyaz etmiştir.

Yeryüzünün ilk mabedi Kabedir. Yüce Allah Kabeyi “Beytullah/Evim” diye isimlendirmiştir. Miraç gecesinin sabahında Cebrailin Peygamberimize namazla ilgili pratikleri gösterdiği ve öğrettiği yer Kâbededir. Bunun sembolize edeldiği işaret İbrahim makâmı ile Kâbe arasında bulunmaktadır ki, yönü Mescidi Aksâya doğru değildir. Mescid-i Aksâ'nın ne zaman kıble olduğu bilinmemektedir. Kanaatimiz Medine dönemiyle başladığıdır. Bu konuda çeşitli rivayetler vardır. Bu nedenle, bu konuda; net bir şey söylemek doğru da, mümkün de değildir.

Yahudi ve Hıristiyanların kıblesi, ibadette yöneldikleri yer Kudüs’tür. Yahudiler ağlama duvarını, Hırıstiyanlar da Büyük Kilise’yi kıble olarak kabul eder ve ibadetlerde buralara doğru yönelirler. Peygamberimiz Medineye hicret ettikten sonra namazlarda Mescid-i Aksaya doğru yöneldiği gibi Hıristiyan ve Yahudiler de aynı yöne yönelmekteydiler. Bu hali gören Yahudiler; “Mademki Müslümanlar namaz kılarken bizim kıblemize dönüyorlar, demek ki bizim kıblemiz haktır ve dolayısıyla da dinimiz de haktır, öyleyse Müslümanlar neden bizim dinimize dönmüyorlar” diye konuşmaya başladılar.

Peygamberimiz bunları duyuyor ve çok üzülüyor, bu durumu da Cebrail a.s. ile paylaşıyordu. Cebrail a.s. da “Ben bir Kul’um, sen arzunu Rabbına arz et” diye Peygamberimize tavsiyelerde bulunuyordu. Bu hal devam ederken, bir gün sözünü ettiğimiz Mescidde öğle namazı kılınması esnasında, kıble yönünün değişmesi hakkındaki Bakara suresi 144.ayet nazil olmuş, Peygamberimiz de yüzünü Mescid-i Harama dönmüştür. Böylece kıble ittifakı bozularak Müslümanların kıblesi Kabe olmuştur.

Müslümünların kıblesinin Kâbe oluşu; Hıristiyan ve Yahudi toplumlarıyla aynı noktada buluşmalarının mümkün olmadığını da işaret etmektedir. Siz onlardan olmadıkça onlar sizi sevmez ilahi hatırlatması bu düşüncemizin dayanağını oluşturmaktadır. Bu durum, aynı zamanda, tüm Müslümanların birbirinin yanında ve kolunda olmasının gereğini de ifade etmektedir. Müslümanların kıblesi tekdir ve Kâbedir.

Kur’anın Levhi Mahfuzdan dünya semasına indirildiği, gelecek bir yıllık olayların Meleklere tevdi edildiği zaman olarak da bilinen Beraat Gecesinin ihyası bu sebeplerle önem arz etmekte, özellikle bizim toplumumuz gecenin ihyasına çok değer vermektedir. Özelde Beraat gecesinin, genelde başta kandil geceleri olmak üzere, tüm gecelerin ihyasında en etkili amel; "Tefekkür"dür. Müslümanların bu gecede kendilerini; hem bireysel, hem toplumsal olarak muhakeme ve muhasebe ederek, sorgulamaları çok önemlidir.

Bu seneki Beraat gecesinin başlık sorgulama konusu; iki milyar Müslümanın olduğu dünyada yirmi milyon Yahudi toplumunun, iki milyon Gazzeli Müslümana hayat hakkı tanımamasının sebepleri olmalıdır. Bu konuda Müslümanların üzerine düşeni yapıp yapmadıkları hususu muhakeme edilmelidir. Günün cihat adresi Gazze'dir ve başta Kudüs olmak üzere Gazze ve Filistin toprakları Müslümanların imtihan üssüdür.

Beraat gecesinin İslâm âlemi için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyâz ederim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.