Hayatımda riyakarlığa, menfaatperestliğe hiç yer vermediğimden, olaylara bakış açım da bu saydığım hasletlere uzak olmuştur. Haklılardan yana olmak istememin temel nedeni de budur. Gazeteyi kurarken temel kriterlerimiz güçlüden yana değil, haklıdan yana DENGE idi. Allah"a şükürler olsun ki bu güne kadar yaptığımız gazetecilikte bu kritere ters düşecek en ufak bir olaya yer vermedik. Tam aksine dik durma adına yaptığımız fedakarlıklar, çektiğimiz çileler, ailemin yaşadığı sıkıntılar duruşumdan en ufak bir taviz vermemi gerektirmedi.
Her nimetin bir külfeti olduğu gibi her külfetin de bir nimeti olduğu eşyanın tabiatıdır. Çektiğimiz sıkıntıların karşılığını bu dünyada istemesek de bazı güzellikleri gördüğümüzde yaşadığımız tüm olumsuzlukları iyi ki yaşadık diyebiliyoruz. Bu anlamda bazı gelişmeleri önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım. Ancak konumuz bu değil, konumuz mesleğimizle ilgili yaşadığım bir olay ve olayın perde arkasında olup bitenler. Konumuza örnek olabilecek güzel bir anımı sizlerle paylaştıktan sonra detaylara gireceğim.
Of"ta görev yaptığım dönem müezzinim olan Topal Bayram lakaplı Bayram Hoca"nın çok güzel sesi ve kıraati vardı. Süleyman Ateş Diyanet İşleri Başkanı olduğu dönemde Trabzon"a geldiğinde Bayram Hoca Trabzonlu hocalar adına onun karşısına çıkıp Kuran okumuş. Bir gün Bayram Hoca"ya dedim ki hocam bir Kuran oku da dinleyelim, kulaklarımızın pası silinsin, gönlümüz rahatlasın. Bayram Hoca gayet ciddi bir tavırla parasını rica edelim, hem de öyle ufak tefek para olmaz deyince dedim ki hoca Allah"tan kork bize bunu neden yapıyorsun. Bayram Hoca"nın cevabı çok enteresan; Allah Kuran"da Benim ayetlerimi ucuza satmayın buyurmaktadır, işte o yüzden çok para almam lazım dedi. Olayın aslı şu Yüce kitabımızda Ayetlerimizi ucuz pahaya satmayın buyurmakta ancak bu ifadeden anlaşılması gereken Bayram Hoca"nın dediği değil, Yüce Rabbimizin emirlerini terk etmeyip, onları ve Rabbimizi ucuz dünya nimetlerine değişmememizdir.
İki gün önce iş değişiklik olsun diye oğlumla birlikte öğretmenevine öğle yemeği yemeye gittik, kapının girişinde Kavak"tan bir il Genel Meclisi üyesi arkadaş yanında bir kişi daha olduğu halde oradan ayrılıyordu, beni görünce ayak üstü sohbet ettikten sonra ayrıldık, biz yemeğe geçtik, tam yemeğe başladığımızda, az önce görüştüğümüz il Genel Meclisi Üyesi arkadaşımız yanında Kavak Belediye Başkanı, MHP"li başka bir Belediye Başkanı ve yanlarında bir arkadaş daha masamıza geldiler. Şerif Ün uzun yıllardır tanıdığım ve sevdiğim bir arkadaştır, ancak arkadaşlık başka iş başka. Arkadaşların oturmasından işin içerisinde bir bit yeniği olduğunu anladım, aradan fazla bir zaman geçmeden teker teker konuşmaya başladılar konu Kavak"ta kurulacak çimento fabrikası.
Çimento fabrikası konusunda biz bu güne kadar sürekli olarak halkın ve doğrunun yanında olmaya çalıştık, bunun nedeni de mesleğimize verdiğimiz önemdir. Biz bir yandan yemek yerken arkadaşlarımız başladılar çimento fabrikasının faziletlerini anlatmaya, bu yatırıma karşı çıkmanın bölgeye ihanet anlamına geldiğini, zira fabrikada yüzlerce insanın çalışacağını, bölgeye ekonomik katkısı olacağını, hatta bizim gazeteye de reklam vereceğini anlattıktan sonra ceplerinden bir deklerasyon kağıdı çıkarttılar, kağıtta fabrikanın kurulmasına destek olanların imzaları vardı, sanırım yüzün üzerinde imza vardı. Ak Parti İlçe Başkanı"ndan tutun da MHP"li Belediye Başkanı"na, CHP"lilere varıncaya dek imzalar vardı.
Arkadaşlar ellerindeki deklerasyonu ilan olarak yayınlamamı, bir de haber yapıp, onlara bol miktarda gazete göndermemi istediklerinde onlara dedim ki ben gazetedeki arkadaşlarımla bir konuşayım, politikamıza uyarsa haber yaparız uymaz ise değil Şerif Başkan hatırını asla kırmayacağım Vezir Hazretleri getirse yine de haberi yapmam. Ayrılırken elime ilan kağıdını vermek istediler ancak ben almadan ayrıldım. Sizin anlayacağınız beş yüz liralık destek sonucu haber yapmamızı istiyorlardı, bu konuda bizi tanımalarına rağmen böyle davranmalarına fevkalade bozuldum. Ancak sektördeki arkadaşların fiyatına bakınca yine de iyi para verdiler dedim. O kadar enteresan bir sektördeyiz ki bir yemeğe, bir şişe rakıya istediğiniz haberi, köşe yazısını yazdırabiliyorsunuz. Nitekim de arkadaşlarımız haklı çıktı, dün bir köşe yazarı aynen istedikleri minval üzere köşe yazısını yazdı. Sizin anlayacağınız arkadaşımızın köşe yazısının bedeli bu, be mübarek sen bir köşe yazarısın bizim Topal Bayram Hoca"dan git biraz ders al da kaleminin fiyatını biraz yükselt. Önümüzdeki günlerde ilanı gazetelerde görürsünüz belki bu gün, belki yarın. Unutmamamız gereken en önemli konu üç kuruşluk dünya menfaati için olayları yamultanların akıbetinin ne olduğudur. Merhum Ahmet Topuz"un sözünü hatırlatarak yazıma son vermek istiyorum, merhum bu tür olayları yapmak isteyenler için derdi ki; Arkadaşlarımız bizi düzsün, ama helal yerimizden, harama tevessül etmesinler. Allah rahmet eylesin. Kalın sağlıcakla