Yazıma başlamadan önce geçen hafta hain bir saldırı sonucu Bitlis'te ve Çukurca'da şehit düşen polislerimize ve mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ise baş sağlığı ve sabır diliyor, "ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ!" diyorum.
Evet, sevgili Samsunsporlular. Rabbimiz'e şükürler olsun ki bu haftaki köşe yazımda yüzlerimiz gülüyor. Nedenine gelince yazımın başlığında da bahsettiğim gibi "Beşi bir yerde" diyor, neden böyle bir başlık attığımı ise sizlere açıklamak istiyorum.
Haftalardır köşemden sürekli maç sonrası doğruları bulmak adına kritikler yapıyor, belki de kimilerine göre çok acımasız ve yanlış bana göre ise doğru olanı hocamız Petkoviç'e anlatmak istiyordum. Çünkü şunu çok iyi biliyordum ki; "Bizlerin bir tane Samsunspor'u var. Başka da yok!" O zaman takımımızın başarılı olabilmesi adına bazen acımasız da olsa gerçekleri görebilmek için yazmaya devam edeceğimi siz değerli okuyucularıma belirtmek istiyorum.
İki haftadır alınan kötü neticeler sonucunda bir anda sıralamada sondan 3. duruma gelen takımımızda kaos ortamı oluşmaya başlayacak, kısacası her şey tersine dönecekti. Hatta bu maç, ben de dahil olmak üzere kimilerine göre hocamız Petkoviç'inde alınacak bir mağlubiyet sonucunda son maçının olacağı şehirde dilden dile dolaşmaya başlamıştı. Oysa ki hocamız hafta içinde yapmış olduğu açıklamasında, bu takımın hocası olduğunu, hiç bir yere gitmeyeceğini herkese söylemiş, bunları söylerken de takım içinde radikal kararlar alacağını formayı artık isimlerin değil, hak edenlerin sırtına geçireceğini, vasatın üstüne çıkamayan tekmeye kafa sokmayan isim sahibi oyunculara da bir anlamda göz dağı vermişti.
Sizlere bu hafta alınan radikal kararı biraz açmak istiyorum. Bu takımı geçen yıl lige çıkaran oyuncularımızdan çoğu gitmiş elimizde ise 6-7 tanesi kalmıştı. Doğal olarak bunların yetersiz olacakları düşünülerek sezon başı yapılan taransferler ile takımın son görüntüsü de hazırlık maçlarında pek de parlak olmayınca yönetim tarafından alınan bir dizi radikal kararlardan sonra takımın başına Genel Koordinatör olarak Adnan Sezgin getirilmiş. Onun akabinde ise bu defa da Sn. Sezgin'in ligin başlamasına çok az bir zaman kala yapmış olduğu transferler ile bir anda geçen yılki kadronun vazgeçilmezleri, bu takımı Süper Lig'e çıkaranların kimisi satış listesine konmuş, kimisi de kadro dışı bırakılmıştı. İşte doğrusunu isterseniz en acısı da buydu. Peki neydi bunlar?
Şimdi açıklıyorum. Haftalardır tel tel dökülen çubuk makarnası gibi kırılan kurtarıcı diye alınan bazı yerli ve yabancı futbolculara karşı tercih edilen aynı geçen akşam Fenerbahçe maçında olduğu gibi beraber oynadıkları zaman bu şehrin havası ile tozunu yutan, taraftarını çok iyi bilen, Murat Yıldırım'dan, Zenke'den, Adem Alkaşi'den, Ufuk'tan, Kemal'den yani bu muhteşem beşliden bahsediyorum. Sonunda hocamız da bu maçta görmüş olacak ki bir insanın beli kırılınca nasıl felç oluyorsa, bir takımında iskeleti ile oynarsan, bir arada oynayan futbolcuları olmazsa o takım da felç olur, yürüyemez ve ayakta kalamaz. İşte birbirini çok iyi tanıyan, futbolcuların ile diğer futbolcuları karma yapıp beraber oynatınca netice de ortaya çıkmış oluyor. Halde böyle olunca bana da sizlere; "Teşekkürler çocuklar!" Sizleri alnınızdan öperken, Çarşamba günkü oynayacağımız Karabükspor maçındanda üç puan almanız dileğiyle hepinizi Allah'a emanet etmek düşüyor. Kalın sağlıcakla