Kültürümüzün önemli bir parçası olan atasözleri, çoğunlukla hayat tecrübelerinden süzülerek oluşturulmuş hikmetli sözlerdir. "Beterin beteri var" atasözü; insanlara sabrı, şükrü ve hayatın zorluklarına karşı metanetli olmayı öğütler. Bu söz; içinde bulunulan kötü bir durumdan şikâyet etmek yerine, daha zor durumlarla karşılaşılabileceğini hatırlatarak insanları teselli etmeyi amaçlar. İslâmi açıdan değerlendirildiğinde; bu atasözünün Kur’an ve hadislerdeki sabır ve şükür kavramlarıyla doğrudan bağlantılı olduğu görülür.
Kur’an-ı Kerim, müminlere sabrı ve şükrü hayatlarının merkezine yerleştirmelerini emreder. Allah Teâlâ, “Andolsun ki sizi biraz korku, biraz açlık ve biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara, 2/155) ayetiyle, insanların hayatta karşılaşacakları zorlukların Allah tarafından bir imtihan vesilesi olduğunu bildirmiştir. Bu imtihanlar karşısında sabır gösterenlerin ise mükâfatlandırılacağı vurgulanır.
Benzer şekilde, Hz. Peygamber (s.a.v.) de sabrın ve şükrün bir müminin en önemli özelliklerinden biri olduğunu belirtmiş ve şöyle buyurmuştur: “Müminin işi ne hoştur! Çünkü onun her işi kendisi için bir hayırdır. Bu durum, mümin olmayandan başkasına nasip olmaz. Eğer ona bir nimet isabet ederse şükreder, bu onun için hayır olur. Eğer bir musibet isabet ederse sabreder, bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64)
"Beterin beteri var" sözü; İslam’ın insanları imtihan şuuruna davet eden mesajıyla örtüşmektedir. İslam’da dünyadaki her hâl; kul için bir imtihan vesilesi olarak görülür. İnsan sahip olduğu nimetlere şükrettiğinde Allah’ın rızasını kazanır, sabır gösterdiğinde ise manevî olgunluk elde eder. Daha kötü bir durumu hatırlamak, insanı içinde bulunduğu hâl için şükretmeye teşvik eder.
Ayrıca, bu atasözü; insanların başına gelen zorlukların aslında Allah’ın hikmeti gereği bir dengeleme olduğunu da düşündürür. Kur’an’da şöyle buyrulur: “Olur ki, hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı olur ve olur ki, sevdiğiniz bir şey sizin için kötü olur. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216)
"Beterin beteri var" atasözü; sabrı ve şükrü esas alan İslam’ın temel mesajlarıyla birebir örtüşmektedir. Bu söz; insanlara, hayatta karşılaştıkları zorlukların Allah tarafından bir imtihan olduğunu hatırlatır. Daha kötü durumları düşünmek, insanın içinde bulunduğu hâl için şükretmesine ve sabır göstermesine vesile olabilir. İslam, bu bilinçle hareket eden kişilerin hem dünya hem de ahiret saadetine ulaşacaklarını müjdelemiştir. Bu nedenle, atasözünün taşıdığı derin hikmet; hem kültürümüzde hem de İslami ilkelerde önemli bir yer tutmaktadır.
Şükretmeyi bilmek ve becermek; stressiz bir hayat yaşamak demektir. Şükreden insan deprasyon süreçlerini daha kolay atlatır. Şükür; her hâli kabullenmek ve bunun ilâhi bir lütuf olduğunun farkına varmaktır. Yokluğun da, hastalığın da, zorluğun da, sorunların da birer nimet olduğunu bilen insan şükretmeyi de başarır. Ne güzel ve doyurucu bir duygudur ki; her şeye şükretmeyi sağlar. Böylece; hem zihin, hem kalp, hem de bedenin tüm organları fıtratına uygun hareket eder.
Biyolojik ve fizyolojik hastalıkların temelinde stresin yattığını konunun uzmanları söylerler. Strese neden olan da; bulunulan hâli kabullenememektir. Gönlü rahat, fitne-fücur bilmeyen insanların depresyona karşı dirençli olduğu tecrübelerle bilinmektedir. Şükür ve sabır insanların sağlık sigortasıdır. "Beterin beteri var" anlayışı; bir çeşit şükürdür.
Karşılaştıkları zorluklara ve zulümlere karşı direnenlerin en güçlü silahı; "Beterin beteri var" anlayışına sahip olmalarıdır. Bu düşünce ve anlayış tüm olumsuzluklara karşı koruyucu kalkandır. Belki zulmü engelleme gücü yoktur ama zulme muhatap olanı koruma gücü çok yüksektir. Stressiz bir yaşam için "Beterin beteri var" atasözü ruha şifa sunan bir ilâçtır.
Hayatta karşılaşılan sorunlar; insanın olgunlaşması ve manevi derinlik kazanmasına katkı sağlar. İslam dini; sorunlara sabır ve şükürle yaklaşmayı öğütler. "Beterin beteri var" anlayışı; insanın başına gelen sıkıntıları hafifletmek ve onları daha büyük dertlerle karşılaştırarak bir şükür bilinci oluşturmak için kullanılan hikmetli bir yaklaşımdır.
Kur’an-ı Kerim'de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır; "Eğer şükrederseniz, size olan nimetimi artırırım. Ama nankörlük ederseniz, bilin ki azabım çok şiddetlidir." (İbrahim, 14/7).
Bu ayet, hayatın her durumunda şükretmenin önemini vurgular. Sorunlarla karşılaşıldığında, insanın daha kötüsüyle imtihan edilebileceğini düşünmesi, onun şükür duygusunu pekiştirir. Çünkü sorunlar; aynı zamanda ilâhi bir imtihandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu konuda şu şekilde buyurmaktadır; "Biriniz, kendisinden üstün olana bakıp imrenmesin; kendisinden aşağı olana baksın. Zira bu; Allah’ın size verdiği nimetleri küçümsememeniz için daha uygundur." (Buhârî, Rikâk, 30). Bu hadis, "Beterin beteri var" anlayışını açıkça ifade etmektedir. İnsan, kendisinden daha zor durumdaki kişileri düşünerek, sahip olduklarına şükretmeli ve zorlukların geçici olduğunu bilmelidir.
Sorunlara şükretmek, onları hayatın bir parçası ve Allah’ın hikmet dolu bir imtihanı olarak görmeyi gerektirir. Hayatın her aşamasında daha zor durumların varlığını bilmek, sabır ve metanetle sorunları aşmayı kolaylaştırır. Ayrıca, bu bakış açısı insanın ruhuna huzur verir, ümitsizliği önler ve Allah’a olan teslimiyeti artırır.
"Beterin beteri var" anlayışı; sorunlara şükretmeyi ve sabırla karşılamayı öğreten İslami bir bilincin yansımasıdır. Bu bilinç; insanın karşılaştığı zorlukları bir hikmet ve ders vesilesi olarak görmesini sağlar. Böylece, kişi her durumda şükretmeyi öğrenir ve manevi olarak da olgunlaşır.