BEYANAT VERİRKEN DE DOSTLARINIZLA KONUŞURKEN DE DİKKATLİ OLMALISINIZ
Konumuza girmeden önce geçtiğimiz Salı gününden itibaren haftanın beş günü beşinci sayfamızı şenlendirecek olan Recai Külyutmaz'ın köşesinden bahsetmek istiyorum.Belki bazılarınız bu köşenin bana ait olduğunu düşünebilir, ancak beni tanıyanlar bilir şayet bir işi yaparsam yaptım, yok yapmamış isem yapmadım derim. Recai Külyutmaz köşesi bir kaç arkadaşım tarafından hazırlandığından müstear isim kullandık aksi halde yazanın adını da kullanabilirdik. Bu güne kadar gazetemizde köşe yazısı yazan hiç bir köşe yazarına müdahale etmediğim gibi, bu köşeyi hazırlayan arkadaşlara da müdahale etme gibi bir niyetim yok. İşin enteresan tarafı tam yazıyı yazarken Tülay Bakın Vekilimiz aradı. Dünkü gazetemizde Recai Külyutmaz köşesinde Tülay Bakır'dan haber var mı diye bir yazı yazmış. Tülay Hanım da kendine göre haklı olarak çok bozulmuş olmalı ki, beni arayıp, bu köşenin hesabını sormaya kalktı. Hocamıza olayı anlatmak istediysek de pek fazla anlamak istemeyince, siz bilirsiniz nasıl isterseniz öyle deyip telefonu kapattık.
Bir gazetenin gazete olabilmesi için her fikre, her görüşe açık olma mecburiyeti var. Köşe yazarlarımızın bir çoğu farklı görüşte ben bunlara şunu yazın, bunu yazmayın deme şansım yok. Gazetenin sahibi olmak demek her haberi, her köşe yazısını istediğimiz gibi yapmamız anlamına gelmez. İşin enteresan tarafı Tülay Hanım sevdiğim, saygı duyduğum, değer verdiğim bir Milletvekili olup aday adayı olduğu günden itibaren sürekli yanında olmamıza rağmen, beni Samsun'da bu güne kadar sadece Cemiyet Başkanının gazetesi destekledi, diğerlerinden hiç birisi yanımda olmadı ifadesi beni ziyadesiyle üzdü. Ama bunu hocanın siyaseti bilmemesine bağılıyorum. Tülay hanım onbeş gün önce geldi, bizi ziyaret etti. biz de bu haberi manşetten verdik. Bize bir adım yanaşana biz on adım yanaşırız. Bir adım uzaklaşandan da on adım uzaklaşırız.
Recai Külyutmaz spordan siyasete, gündemdeki konulardan, gelecekteki muhtemel olaylara varıncaya dek bir çok konuyu ele alacak. Bu tür köşeler gazeteye renk veriyor, Şevki Yıldırım'ın köşesi de gazeteye gayet güzel renk katıyor. Şevki abi nerede komünist, ateist, Allahsız varsa bulup köşesine koymasına rağmen en ufak bir şey söylemedim, söylemem de söz konusu değil.Diğer köşe yazarı arkadaşlar da çok farklı konulurda, çok farklı fikirleri olmasına ve Dünya görüşüme hiç uygun olmayan yazılar yazmış olmalarına rağmen müdahale etmiyorum. Zira bu tarz davranışlar benim karakterime ters, kendime yapılmasını istemediğim hareketi başkasına da yapmam söz konusu olamaz. Gazetenin manşet haberi ve kendi köşe yazımla ilgili rahatsızlık duyanları anlayışla karşılarım, ama başkalarının yazdığı köşe yazısından ötürü beni suçlayanları anlayışla karşılamam söz konusu değil.
Gelelim asıl konumuza; Çek Kanunu ile ilgili bazı sivil toplum kuruluşlarının Başkanları gazetelere beyan vermişler. Verdikleri beyanlarda haklı oldukları yönleri olmakla beraber, haksız oldukları konular da var. Ancak içlerinde öyleleri var ki, hayatında tek bir çekini ödememiş, babasının parasıyla ticaret yapmış. Yaptığı ticareti beceremediği için başkasının yanında çalışmaya başlamış.Bu tür insanların çıkıp beyanat vermesi insanı çileden çıkarıyor. Gazeteci arkadaşlar da bir şey varmış gibi veya çok büyük bir iş adamı beyanat vermiş gibi beyanatı alıp gazetelerine koyuyorlar.
Gazetecilik ciddi iştir. Toplumu doğru insanlar aracılığı ile bilgilendirmek gerekir. Hayatında yaptığı hiç bir işte başarılı olamamış insanların çıkıp yeni çıkan çek yasası ile ilgili beyanat vermesi gülünç bir olay. Hadi diyelim ki, beyanatı veren kişi işine geldiği gibi medyada yer almak adına beyanat veriyor, peki o beyanatı alıp kamuoyu ile paylaşan gazetecilere ne demeli?Yüce Kitabımız "Yapamadığınız şeyi konuşmayın" buyurmaktadır. Büyüklerimiz İslamın şartı beştir, ama altıncı bilinmeyen şartı da haddini bilmektir derler. Tasavvufta bir kural vardır "Kendini bilen rabbini bilir" diye. İnsan konuşurken, beyanat verirken dönüp kendisine bakmaz ise gülünç duruma düşer.
Hangi işi yaparsak yapalım önce dürüst, ardından samimi daha sonra da disiplinli olmaz isek başarılı olma şansımız yoktur. Yeni çıkan Çek Kanunu'nun eksik yönü olduğu muhakkaktır, ancak önceki yıl yazlığa taşındığımda banka kredi kartının ödemesni geciktirdiğim için, bana düşman olan banka avukatı, sırf rezil olayım diye kışlık evime haciz getirecek kadar ard niyetli davranabiliyor ise bu rezilliğe dur demenin zamanı gelmiş de geçiyor bile.Kazançlarının büyük bölümünü iflas etmiş zavallı insanların evine icracıları getirmekle sağlayan avukat arkadaşlar bu işten memnun olmayabilirler, ama insanların evi mahremleridir oraya onlara sormadan icra memurunu alıp dayanmak ne insanlığa ne de inancımıza uyar. Beyanat veren arkadaşlara tavsiyem önce kapılarının önünü temizlesinler, sonra konuşsunlar. Kalın sağlıcakla