İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluluğu,
zenginliği, fakirliği yapan zihindir. Edmund Spencer
Beyin beş duyu yoluyla çevreden uyarıcılar (mesajlar) alır. Beyin bu uyarıcıları düzenler, ne anlama geldiği araştırır, daha sonra ne yapacağına karar verir. Bu nedenle vücudun tüm düzenini sağlayan organ beyindir.
Duyu organları yoluyla gelen uyarıcıların beyine ulaşması ve beyindeki komuta göre vücudun gerekli olan yerlerine ulaşması nöron adı verilen sinir hücreleri ve bunlar arsındaki sonsuz iletişim ağı yoluyla olmaktadır. Nöronlar arasındaki mükemmel iletişim sayesinde konuşmakta, gülmekte, öğrenmekte ve güçlü bir hafızaya sahip olmaktayız.
Çok basit bir şekilde beynin işleyişini şu şekilde anlatabiliriz; öğretmen ders sırasında size adınızı sorduğunda bu sözlü mesaj kulak aracılığıyla nöronlara ulaşır. Nöronlar bu mesajı beyindeki ilgili yere götürür. Burada değerlendirilen mesaj yine nöronlar aracılığıyla tepkiyi verecek olan dile gider. Böylece sizde öğretmeninize adınızı söylersiniz.
Her nöron kendi görevi ve alanında uzmanlaşmıştır. Örneğin beynin görme kısmıyla sorumlu olan nöronlardan bazıları yeşil, mavi renklerle, bazıları hafif silik renklerle, bazıları ise hareket eden nesnelerin işleyişiyle ilgilenir.
Prof. Dr. Osman Çakmak, Zaman gazetesinde Beyin Nasıl Öğreniyor ? İsimli makalesinde beynin önemli bir parçası olan ve hafıza işlemlerinin yapıldığı (öğrenme gibi) Hipokamp"ın işleyişini ve önemini şöyle anlatmakta;
Hipokamp ve etkili öğrenme
Beyin, iç içe üç bölüm halindedir. Orta beyinde bulunan Hipokamp (hippocampus) hafızanın merkezidir.. Bu merkez adeta beynin yazıcısı gibi faaliyet gösterir. Beynin yazıcısını kendi isteğimizle çalıştırıp, istediğimiz bilgileri kaydedebilir miyiz, sorusuna vereceğimiz cevap evettir.
Hipokamp bölgesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip geçmeyeceğine karar veren merkezdir. Beynin hipokamp olarak adlandırılan bölgesinde, sinapslar (nöronların birbiriyle haberleştikleri noktalar) yüksek frekanslı elektrik sinyalleriyle uyarılınca sinaptik bağlantılar güçleniyor.
Çeşitli öğrenme kanallarından bize ulaşan bilgiler verdiğimiz önem derecesine göre kaydolmaktadır. Merak ve ilgi duymadığımız, önemsemediğimiz; kısacası duyguların hareketlenmediği olaylarda gelen bilgiler düşük frekanslı elektrik sinyalleri şeklindedir.
Sonuçta zayıf sinaptik bağlar oluşur ve beyin harddiskine (Korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez. Çünkü böyle durumlarda alıcılar (duygular) harekete geçmemektedir. Duyguların uyandığı olaylarda ise hipokamp hareketlenmekte, beynin en dış tabakasında bulunan kortekse kayıt işlemi tamamlanmaktadır.
Beynin üçüncü kısmı olan korteks, beynin düşünen, konuşan, yazan, yeni buluşlar yapan, merak eden, plan yapan, öğrenmenin, zekanın ve hafızanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye sahip görünmektedir. Üzerindeki görme, duyma ve diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli iletişim halindedir. Bu kapasiteyi nöronlar arasında kurulan ilişkiler sağlamaktadır. Duyguları uyandıran olaylar orta beyinde bulunan hipokamp vasıtasıyla beyin korteksi üzerine kaydedilmektedir.
Öğrencinin konuya ilgisinin çekilmediği, merakın uyandırılmadığı ve konunun zevkli ve eğlenceli hâle getirilmediği öğretme süreçlerinin başarısız kalması hipokamp denilen beyin bölgesinin uyarılmamasıyla ilgilidir. Üzerinde merak ve ilgi etiketi taşımayan bilginin beyne girmek için gerekli vizeyi alması mümkün değildir. Bu yüzden de Merak ilmin hocasıdır. denilmiştir. Bu nedenle hafıza bölümlerinden dikkat ve seçici algı en önemli işlevi, elek görevini üstelenmiştir.
Beynin en önemli özelliklerinden birisi ihtiyacı olan bilgileri sonradan kullanabilmek için depolayabilmesidir. 85 yıllık bir insan ömründe beyin 600 birimlik bilgiyi hafızaya kaydetmek, işlemek ve programlamak kapasitesine sahiptir. Bu da dakikada 3600, saatte ise 2,160,000 ve günde 51,840,000 bitlik (bilgisayar alan birimi) bilgi demektir. Bu kadar geniş bir hafıza deposuna sahipsiniz. Onu kullanmaktan korkmayın. Kullanılmayan depoları farelerin istila edeceğini unutmayın. Hayatınız boyunca öğrendiklerinizle bu deponun dolması imkansızdır.