Hukuk ve yargı denilince akla gelen ilk kavram olan “adaletin”, ancak hakikatin tam olarak ortaya çıkarılmasıyla sağlanabileceği hususu tereddütsüzdür. Sosyal ilişkiler içinde ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkları çözmekle ve adaleti tesis etmekle görevli yargı makamlarının ve özellikle hâkimin; bu ilişkilerin çok yönlülüğü ve karmaşıklığı ölçüsünde farklı alanlarda uzmanlık sahibi kişilerin bilgisine ihtiyaç duyması elzem olmuştur.
İçinde yaşadığımız toplumun bir üyesi olan ve kendisine biçilmiş sosyal rolün gereği olarak uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmakla yükümlü bulunan hâkimin, tıp, mühendislik, mimarlık, muhasebe, matematik, istatistik gibi uzmanlık gerektiren konularda, uyuşmazlığın temelini oluşturan olayların, tespiti ya da açıklığa kavuşturulmasında, konunun uzmanı olan kişilerin bilgi ve görüşlerine başvurması ve onlardan yararlanması, yargılamanın bir parçasını oluşturmaktadır. Zira bir hâkimin hukuk bilgisinin dışında kalan konular, uyuşmazlıklar, itilaflar hakkında o alana özel bir ilgisi ya da merakı yoksa yeterli bilgi sahibi olabilmesi zaten imkânsızdır.
Sadece mensupları değil davanın tarafları da, delillerin değerlendirilmesi, iddia ve savunmaların güçlendirilmesi amacıyla bilirkişi görüşüne ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nedenle mahkemelerde ve yargılamalkarda mesleki alan ve faaliyete özel ve teknik bilgiyi gerektiren durumlarda ve uzmanlık gerektiren uyuşmazlık konusu itilafların ve anlaşmazlıkların çözümünde yaygın bir biçimde bilirkişiye başvurulmaktadır. Nitekim tüm bu nedenlerle hukuk, yargısal sorunların çözümünde, ortaya çıkan bilgi eksikliğini gidermek amacıyla bilirkişi kurumuna yer vermektedir.
Usul ve yöntem farklılıkları olmakla beraber, tüm hukuk sistemlerinde yargılama makamları bu anlamda bilirkişilerden yararlanmaktadır. Bu anlamda ülkemizde en son 03/11/2016 tarih ve 6754 sayılı “bilirkişilik kanunu” ve bu kanuna ilişkin bilirkişilik uygulama yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun amacı; bilirkişilerin nitelikleri, eğitimi, seçimi ve denetimine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi ile bilirkişilik için etkin ve verimli bir kurumsal yapı oluşturulmasıdır. Bu Kanun adli ve idari yargı alanında yürütülen her türlü bilirkişilik faaliyetini kapsar. Hukuk içinde ve hukuk dışında “bilginin” ve buna bağlı alan uzmanlığının önemi arttıkça, hukuk da kendisini, her durum karşısında olduğu gibi, bu somut duruma da hazırlamak, durumundadır.
Bilirkişi incelemelerinin yargılama faaliyeti içindeki yeri, ilk başta onun önemi, değeri ve vazgeçilmezliği çerçevesinde tarif edilebilirse de, bu tarife bilirkişilik faaliyetinden kaynaklanan sorunlar, endişeler ve nihayet bu bağlamda ortaya konulan tartışmalar eşlik etmektedir. Bu meyanda en önemli hususlardan birisi dosya dağıtım ve paylaşımı olduğu gözlemlenmektedir. Bunun nedeni de dosya ağıtım ve paylaşımlarının bilirkişi görevlendirilmelerinin henüz “uyap” üzerinden yapılmaya başlanılmış olmamasıdır.
Bu durumda aynı meslek grubunda, bilirkişi listesinde bulunan bazı kişilere yoğun bir şekilde dosya ve görevlendirme düşerken, aynı meslek grubundaki bazı kişilere de çok az dosya ve görevlendirme düşmektedir. Yargısal faaliyetlerin en doğru şekilde sonuçlandırılması, ve hakimlerin bilirkişilerden beklediği en doğru en objektif raporların çıkabilmesi için aynı meslek grubu içerisindeki bilirkişilerden azami ölçüde eşit ve ortalama bir dosya ve görevlendirilme yapılmasının önemi açıktır. Zira bir bilirkişinin bir yıllık süre içerisinde, gidebileceği keşif, bakabileceği dosya ve buna bağlı olarak hazırlayacağı rapor için gerekecek süreler dikkate alındığında bir adli yıl içerisinde yapabileceği keşif ve rapor sayısı bu gelişime uyumlu olmalıdır.
Bende acizane 20 yılı aşkın süredir görev yaptığımız illerde kendi meslek alanımda (inşaat mühendisliği) görev verilirse bilirkişilik yapıyorum. Bilirkişi arkadaşlarımızın en başta gelen şikayet ve taleplerinin başında bilirkişiler arasında mümkün olduğunca dengeli bir görevlendirme yapılması isteği vardır. Somut bir örnek vermek gerekirse görev gereği Samsun dan Bursa’ya tayin gittikten sonra Bursa Bölge Adliyesine de bilirkişi olarak başvuru yaptım, başvurumuz kabul edildi, bilirkişi listesine dahil oldum, ancak bir adli yıl içerisinde tarafıma tek bir görevlendirme talebi gelmedi, bende ikinci yıl başvuru yapmadım. Bu konuda en iyi çözümün biran önce “uyap” üzerinden sıralamaya uygun olarak görevlendirme yapılmaya başlaması olacaktır.