Tarihi tam olarak hatırlamıyorum ama milattan sonra olduğuna eminim. Arkadaşıma araba almak üzere birlikte İstanbul'a gittik. Rahmetli Yıldıray Çınar'a misafir olduk, 4.Levent'te bir oto galerisinde Tosbağa'ya söz kestik.
Satın aldığımız bu arabayla İstanbul'dan Çorum'a tam üç günde varabildik. Sungurlu yakınlarında bizim Tosbağa da yangın çıktı, polisler yardımcı oldu bir kamyona halatla bağlandık soluğu sanayide tamircide aldık. Elektrik kabloları hasar görmüş. Unutmadan, tam boğaz köprüsünde de Tosbağa'nın inadı tutmuştu kendisini itekleyerek köprüyü geçebildik.
Akşam saatlerinde Çorum'a geldiğimizde farlar da sorun başladı Tosbağa'yı mecburen Çorum Emniyet Müdürlüğü oto parkına bırakıp biz otobüsle Samsun'a geldik. Bolu'da, Tosbağanın dayatması sonucu mecburen bir gece kalmıştık. Sungurlu, Çorum derken üç günümüz tamirhane ziyaretleri nedeniyle yollarda geçti.
O dönemlerde bu tür ikinci araçları İstanbul'dan almak, Samsun'a göre daha avantajlıydı (açtığı sıkıntıda hediyesi oluyor.)
Tosbağamızın Samsun'dan, Ankara'ya yapacağı ilk uzun yol seferinde daha Çakallı'da motoru iflas etti, yarım yamalak idare etsin kabilinden ufak bir tamir sonucu Tosbağayı Samsunlular'ın beğenisine sunduk. Doğru hatırlıyorsam onu satın alan emekli bir öğretmendi. Biz adamcağıza yazık oldu diye üzülürken, o bizi her gördüğü yerde sayenizde iyi bir arabaya kavuştum diye duacı oldu.
Demek ki neymiş, Tosbağa hazretleri bizi sevememiş. Zaten bizim gözümüz de onu tutmamıştı...