Bu söz, mesai arkadaşım Akarcan Bey'den duyduğumuz ve dürüst insanların altını çizdiği bir söz olmuştur. Bir defa insanlara hak etmediği bir şeyi verdiğiniz zaman, arkası gelecek ve bu yanlışta sizin de, dolayısıyla katkınız olmuş olacak. Onun için bu konuda çok ince eleyip sık dokumak durumunda olduğumuzu bilmenizi isterim.
Çok değerli hemşerilerim, saygıdeğer okurlarım ve güzel yurdumun güzel insanları. Neden güncel popüler konularda yazmıyorsunuz? diye düşünebilirsiniz. Bu konuya da bir açıklık getirelim. Popüler konular zaten ulusal ve yerel medyada işlenen konular olduğu için, diğer kişilerden de aynı konuları duymak sıkıcı olacağından, sizlere her hafta sıfır kilometre konu ve yazı hazırlamayı tercih ediyorum. Sanırım sizler de zevkle okuyorsunuzdur. Yazılarımızla ilgili görüşlerinizi, gazetemizin internet sitesindeki yazarlar bölümüne ekleyebilirsiniz.
Geçen hafta sıkıntılarımızı anlatıyorduk. Bu hafta da aynı konuya devam edeceğiz. Güzel işler için denilecek bir şey yok. Onlar zaten görevimiz ve hakkımız. Eksik olduğumuz yönlerdeki işlerimizi de düzelttiğimiz takdirde bu toplumun, bu milletin önünde kimse duramayacaktır. Birlikte tüm işlerin üstesinden geleceğiz.
Örneğin, 21. yüzyılda yol yaparken insanların mağdur olduğunu görüyoruz. Bir iş yaparken, bunu insanların burnundan getirmenin bir manası var mı? Aynı şartlarda bir yolu o insanların hizmetine sunarsın, sonra da istediğin gibi rahat bir şekilde yolunu da yaparsın, her işini de yaparsın, kimse de sana bir şey diyemez. Fakat bu, iş yaparken başkalarını rahatsız etmek konusu, herhalde genlerimize işlemiş bir durum. Örneğin, evlerimizde de temizlik yaparken, erkeklerimiz rahatsız edilmiyor mu? Birçok yerde aynı durum söz konusu.
Günümüz insanı mağlum mutsuz. Ne olacaktı ya mutlu mu olacaktı? Vermek gibi bir düşüncesi ve fiiliyatı olmayan, aksine almayı kazanmak zanneden bir düşüncenin sonu budur işte. Yapılan bilimsel araştırmalar, insanı en çok mutlu eden şeyin, vermek olduğunu gösteriyor. O halde daha neyi bekliyoruz? Mutluluğun adresi belli. Kısacası cebimizin zenginliği kadar, gönlümüzün de zenginliğini düşünmeli ve bunu uygulamalıyız, o zaman mutlu olacak ve saldırgan olmayacağız.
Bazı insanlar vardır, telefonda kendilerini aradığınız zaman, bir yığın sitem ederler. Bu insanları da bir türlü anlamam. Yani o kadar vefadan haberin vardır da, senin elini kolunu birileri mi bağladı? Yine binlerce insanın sevgisini ve gönlünü kazanmış insanlara çamur atıp, üste çıkmaya çalışan insanlar yok mu? Bu insanların bir an önce rehabilite edilmesi gerekir, sıkıntılı insanlardır bunlar. O kadar iddian varsa, bu iddiaların iletileceği yer bellidir. Meyveli ağacı taşlamak yerine, insan gibi meyvesini yersen, bir daha yemeye meyve bulabilirsin.
Başka bir konu, okul saatini kendi çocuğunuza göre ayarladığınız zaman, kaş yaparken göz çıkartırsınız, birçok insanı mağdur edersiniz. Bu, kimsenin hakkı ve haddi değildir, sonra pişman olursunuz. Lütfen, bana üç kuruşluk karı var diye, diğer insanları yüz kuruşluk zarara uğratmayalım, bunu sonradan telefi etmek çok zordur.
Piyango bileti, fakire çıksın diyenler var. Kardeşim haram paranın kime hayrı olmuş ki fakire olsun. Bu, piyango parası, fakir fukara fonu değil ki. Arkadaşlar biraz kendimize gelelim, yoksa olanları görüyoruz, sonumuz nice olur?
İbadethanelerimizin etrafının, oradaki dükkân ve işyerlerinin reklam panoları ile dolduğu yönünde vatandaşlarımız ciddi bir şekilde rahatsız. Bu konu ile ilgili yetkililerden, işin doğrusunun ne olduğu yönünde bilgilendirme bekliyorlar. Değerli büyüklerimize çokça görevler düştüğünü biliyoruz ama her konuda ihmalin faturası da ağır oluyor. Bunun bilicinde ve iyi niyetle çalıştığımız sürece sorun olmayacaktır diye düşünüyorum.
Geçen günlerde mıknatıslı kapı haberini duymuştuk ve güzel bulmuştuk. Kapının dili bozulduğundan içerde kalan kişiyi kurtarmak zor olmuş, bunun üzerine mıknatıslı kapı geliştirilmişti. Buraya kadar her şey güzel fakat benzer bir işyerinde iki haftadır, kırılan kapı kolunu değişmek yerine, kolun kaması ile kapıyı açmaya çalışmak, bilmem ne kadar güzeldir? Onu da sizlerin takdirine bırakıyorum. Biliyor ve inanıyorum ki, su akar yolunu bulur, hepimiz en güzel kararları alırız, bunda bir şüphem yok. Yüce milletimizin oksijeni olan sağduyu hep var olsun, saygıyla kalın.