Bir daha söyleyelim ne imiş

Menderes Yiğit

Hava güzel, yaşamak güzel, insanlar güzel. Memleketimin dört bir yanında çimenler yeşeriyor, çiçekler açıyor, bülbüller şakıyor ve birçok insanımız Pazar gününün keyfini çıkarıyor. Böylesi güzel bir günde yazıma siz değerli dostlarım için Allah'tan sağlık ve afiyet dileyerek başlamak istiyorum.

Dostlarım pekçoğumuzun bildiği bir atasözü vardır, "İslamın şartı beştir, altıncısı da haddini bilmektir" diye. Haddini bilen insan kendini bilir, haddini bilmeyenin de ne kendinden nede hayattan haberi vardır.

Sevgili dostlarım haddini bilen hak ettiği işi yapacak. Marangoz olan nasıl uçak uçuramazsa, gazeteci olan da hem yazar hem hukukçu hem de siyasetçi olamaz. Herkes işini yapacak. Efendim geçenlerde Halk Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Osman Kara'nın bir yazısında Sayın Demirel'in "Hukukta aslolan berati zimmettir" yazısını okudum ve çok da hoşuma gitti. Yaşı kemale ermeyenler için sözü sadeleştirecek olursak, "İnsanlar mahkemeden tescillenmiş bir suçları olmadığı sürece masumdurlar" Evet, kalıp gibi doğru bir söze ne denir.

Efendim birçoğumunuzun farkında dahi olmadığı bir köşe yazarımız (İsteyen Başyazar diyebilir) ismi lazım ve hiç önemli değil dün köşesinde Sayın Fatih Öztürk'ün Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi'nde yapmış olduğu ziyaret ile ilgili görüş beyan etmiş. Bu görüşle sınırlı kalsa öpüp de başımıza koyacağız. Ancak bu kardeşimiz köşesinde hem hakimlik hem savcılık, hem siyaset üstatlığı ile becerip beceremediği henüz tartışılan gazeteciliği sözüm ona yapmaya kalkmış.

Kıymeti harbiyesi kendinden menkul olan değerli arkadaşım daha önceki yazılarında hukukun üstünlüğünden bahsederken heralde işine geldiği zaman söylediği hukukun herkese lazım olduğu sözünü unutmuş olmalı ki, Sayın Başhekimi suçlu gibi göstermiş. İki kalem darbesiyle suçlu ilan ettiği Başhekimi ziyarete giden Milletvekili Öztürk ile Sağlık İl Müdürü Mustafa Kasapoğlu'nu da ziyaret nedeniyle eleştirir olmuş. Bu eleştirilerinin kifayetsiz kalacağını düşünen değerli arkadaşımız bir de Uzun süre siyaset sahnesinde kalmasını arzu ettiği!... (Dil ile gönül aynımı bilemem) Öztürk'e tecrübe olur diyerek haddini aşan ifadelerde bulunmuş.

Sevgili dostlarım affınıza sığınarak Menderes kulunuz olarak şu değerli meslektaşımıza bir iki soru sormakta fayda görüyorum, "Kıymeti harbiyesi kendinden menkul olan değerli kardeşim acaba siz gazeteci misiniz? Siyasetçi misiniz? Yoksa savcı veya hakim misiniz? Muhtar mısınız, kapı görevlisi mi? Es kaza köşenizi okuduk aklımız karıştı. Şu koskoca Samsun'daki söz sahibi insanların biryerlere gitmek için sizden imzalı kağıt alması mı gerekiyor. Şehir içi vize uygulaması varda bizim niye haberimiz yok. Başka işlerle uğraşmaktan unutmuş olabileceğinizi düşünerek hatırlatmak isterim, "Gazetecinin görevi kamuoyunu doğru aydınlatmak ve yanlış gördüklerini söylemektir." Tekrar aşk ile buyurursak, "Gazetecinin görevi kamuoyunu doğru aydınlatmaktır." Belki unutmuş olabileceğini belirterek tekrar aşk ile bir daha buyuralım, "Gazetecinin görevi kamuoyunu doğru aydınlatmaktır."

Allah'ın hakkı üçtür. Menderes kulunuzdan günah gitti. Tebliğ vazifesini yaptı. Efendim kimin kimle nereye gittiğini sorgulamanın kimsenin üzerine vazife olmadığının da altını çizdikten sonra bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Koskoca memlekette bir sürü kamu kurumuna müfettiş gider, teftişler yapılır. Hal böyle diye teftiş yapılan yerlere seçilmiş insanlar hiç gitmemeli mi? Ayrıca gazetecilik yapacağız diyerek görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan bürokratların çalışma şevkini kırıp üretecekleri hizmeti engellemek doğru mu?

Acemi ressamın tuvali delmesi gibi, kaş yapalım derken göz çıkarmamak lazım. İyi hafta sonları dileğiyle kendinize iyi bakın.


 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.