BİR ENGELLİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Lütfi Özkan

Yakın bir akrabamın bedensel engelli genci bir sohbet sırasında şöyle yakınıyordu:"Ben bedensel engelli bir insanım,doğuştan böyleyim...Tamamen sağlıklı anne ve babadan doğmuşum.Salıklı iki ağabey ve bir kız kardeşim var.Dört çocuktan sadece bende var bu durum.Doktorlara göre böyle dünyaya gelmemin kesin bir nedeni yok.DND'da meydana gelen küçük ama önemli bir mutasyon olabilir."

"Çocukluğumdan beri her şey çok zordu,hele insanların bakışları...Bu ülkede engelli bir insan gören çocuklar hayret eder."Anne,bu çocuk niye böyle"diye sorarlar.Ebeveynler ise korkunç cevap verirler."Anne-babasının sözünü dinlememiş işte böyle olmuş" diyen de olur,"Allah çarpmış" diyen de.Her bir cevap hafızama kazılı,hiç silinmiyor...Çocukların dalga geçmelerinden,bazı hayvanlara benzetmelerinden hiç söz etmiyorum bile...Evde geçen bir çocukluk,tek arkadaş oyuncaklar...gözyaşları...

"Ergenlik ise tam bir felaketti.Yaşıtlarım kız-erkek arkadaşlarıyla flört eder,hafta sonraları arkadaş gruplarıyla gezmeye giderdi.Okulda benimle konuşurlar,ancak bir yere giderken beni çağırmak akıllarına gelmezdi...Sanki ben onlar için okulda katlanılacak bir varlıktım,hepsi bu kadar...Açık açık dışlamazlardı,ama içlerine almadıkları da ortadaydı..."

"Bütün zorlukları yenerek belki kendi ayakları duran,iyi bir işe ve kariyere sahip,lüks bir evde oturan biri oldum...Başarılı,varlıklı oldum,ama mutlu olamadım.Hep mutsuz bir engelli olarak kaldım."

"Gelişmiş modern bir ülkede doğsaydım eğer,belki mutlu olmaya yakın olabilirdim.Kimbilir,belki de hiçbiri olmazdı..."

"Zor bir insanım,yalan değil...Dizginleyemediğim aşağı kompleksim var,yaşamam için mücadele eden bir egoya da sahibim.Benim ayakta kalma yolum da bu işte...Ancak böylesine şansız bir insanda,tüm bunların olması ne kadar yanlış?"

İşte hikaye böyle devam ediyor.Anlatıda olduğu gibi ülkemizde engellilerin sorunları yıllar içinde çok birikmiş durumda.Avrupa Birliği süreci döneminde yapılanlar belli bir katkı yaptıysa da henüz beklenen noktaya gelinemedi.

Büyük nüfusu olan,strajik konumu yüzünden yüzyıllardır bir türlü huzur bulamamış zor bir ülkede yaşıyoruz.Sivil toplum çalışmalarının pek çoğu her gün değişen politik gündemin içinde kaybolup gidiyor.Zira kamuoyunun ve tabanın yüksek sesle sahip çıkmadığı hiçbir fikrin yalnızca bürokrasi ile çözülmesi mümkün gözükmüyor.

Tabanındaki vatandaşların görüşlerini sadece teknik raporlar ya da kendi "projeleri" ile değil,her fırsatta o bireylerle birlikte çalışarak,onların aklını en az kendininki kadar değerli bularak,kamudaki ve toplumdaki muhataplarına onların istediği biçimde doğru yansıtabilen bir sivil toplum başarılı olabilir.Özetle sivil toplum her konuda "halka rağmen halk için" değil,halkla birlikte halkın kendisini yönetmesine razı gelerek çalışmak zorunda.Aksi halde iyi niyetle bile hareket edilse "size gerek yok,biz sizin için en doğrusunu sizden iyi biliriz" deyip sadece kendi görüşleri üstünden ilerlemek demokratik bir yaklaşım değil oligarşik bir topluluk haline gelmek olacaktır.

Yakın bir gelecekte engelli toplumu için demokratik seçim yöntemlerinin işletilebileceğine,böylece sorunların çözümünde de önemli ilerlemeler olacağına hatta engelli toplumun ülkenin tamamına bu konuda öncelik edebileceğine inancımı asla kaybetmiyorum

Engelsiz insanlar, engelsiz toplum, engelsiz yaşamlar...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.