Bir gazete düşünün ki; sahibi bu mesleğin içinden gelmemiş olsun
Bir gazetede düşünün ki; yayın hayatına başladığı kısa sürede gazeteciliğin ağır abilerini(!) gazetecilik etiği, ilkesi, anlayışı ve aksiyonuyla geride bırakarak Samsun'un aranılan gazetesi, web sitesini ise en çok tıklanan haber sitesi haline getirmiş olsun
Bir gazete düşünün ki; aynı zamanda sahibi olarak yazdığı başyazılarında öyle kelimelere takla attırmadan, cümleleri aman birilerine dokunmayalım, yerimizden olmayalım kaygısıyla uçlarını yontmadan, eğip bükmeden yalın ve açık bir dille Samsun'un kapalı kapılarının ardındaki dünyaya kalemini uzatsın, Gazeteciyim diyenlere adeta ders verircesine, Alın işte size gazetecilik böyle olur! desin
Bir gazete düşünün ki; Başyazarı'nın kamuoyunun gözlerini üzerine ilgi ve takdirle çekerek, bugüne kadar yazılmayanları yazıp yazdıklarını tartıştırarak gazete kağıtlarının kese kağıdı olmadığını gösterip gündem oluştursun ve kendi dışındaki gazeteleri alıp başındakilere Alın işte gazete böyle olur! dercesine bir bir yüzlerine çarpsın
Bir gazete düşünün ki; milletvekilinden, belediye başkanına, resmi kurum idarecilerinden, sivil toplum kuruluşlarına, siyasi parti temsilcilerinden, gazetecilerine kadar Acaba bize ne zaman sıra gelecek diye tedirginlik içinde sırasını bekletsin
Kısacası, bir gazete düşünün ki; Samsun'da gazeteciliğin reklamcılık, propagandacılık, daha da ötesi eyyamcılık olmadığını gösteren tavrıyla deyim yerindeyse gazeteciliğin ezberini bozmuş olsun
Sayın Adnan Bahadır'ın sahipliği ve yönetimindeki Denge Gazetesi'nden bahsediyoruz elbette
Kim ne derse desin onu herkes takip ediyor
Samsun artık içinden değil,dışından da konuşuyor
Eteklerindeki taşları, gazetenin köşe yazılarından, haberlerine kadar yaptığı avaz avaz haykıran yorumlarla döküyor
Samsun, gazetecilerini ve gazete mantığını topyekün medyasının yanında, Samsun'da neler oluyor?u tartışıyor, sorguluyor
Belleğine kaydediyor
Bir işin ister efendisi olun
İster kölesi
İster sahibi olun
İster çalışanı
Demek ki, bu işte de sadece gazeteci olmak yetmiyor, doğruları arkasına almak bu işin mihengini oluşturuyor
Her işin bir bam teli, püf noktası var
Bu işinde püf noktası sırtını doğrulara dayamak demek ki
Demek ki, bir işin efendisi olmak için, önce o işin doğrusu olmak gerekiyor
Ve öncesiyle sonrasıyla yaptığı iş ve işlerle ilgili kafalarda soru işaretleri bırakmadan hesabını vermek
Öyleyse geriye bir şey kalıyor, oda yalnızca gerçekler ve doğrular adına karanlıkları aydınlatmaya ahdetmiş insanların ve doğru işlerin ışığında, her alanda Samsun'un ve Samsunluların öncülüğünü yapan yahut önderliğine soyunanların, Samsunluların hakemliğinde, konumlarını ve sorumluluklarını tekrar sorgulamak hizaya gelerek, göğsünü gere gere hesabını verebileceği gerçekçi ve doğru işler yapmak
Yapanların kalacağı, yapamayanların tarihe karışacağı süreç başlamıştır
Ve bu Samsunluların sahip çıktığı Samsun adına büyük bir başarıdır
Ankara'dan bakınca bu daha da açık ve net bir şekilde görünüyor