Bir Hikaye
Prusya Kralı II. Frederik, Potsdam ormanlarında gezinirken bir tepeye ulaşır. Görür ki hemen yanında daha büyük bir tepe daha vardır ve bu tepenin üstünde bir değirmen kuruludur. Yüksek olan tepeye Saray yaptırmayı düşünmektedir. Değirmeni satın alarak bu hayalini gerçekleştirmek ister. Fakat değirmenci satışa razı değildir. Frederik değirmenciyi ikna etmek için önce değirmene değerinin kat kat üstünde bir bedel ödemeyi teklif eder. Sans-Souci, Hayır. Değirmenim satılık değil der.
Kral bu cevaba kızar ve Sen benim Prusya Kralı olduğumu bilmiyor musun ? diye sorar. Biliyorum, biliyorum der Sans- Souci, Sen de benim bu değirmenin tapulu sahibi olduğumu biliyor musun diye anlamlı ve ağır bir cevap verir. Kral çok öfkelenir.. Senin tapunda olsa rızanda olmasa, ben burayı zorla alacağım. Bakalım o zaman ne yapacaksın? der. Değirmenci başını kaldırır ve atının üzerinde bütün ihtişamı ile duran Kral'a, sükunet için de Berlin de hakimler var der.
Berlin'deki Hakimlerin Değirmencide yarattığı özgüven Büyük Frederic'de büyük etki yaratır. Kral bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve onun yanındaki daha alçak olan tepeye sarayını yaptırır ve bu sarayın adını da Sans-Souci Sarayı koyar.
Şimdi ki adı Kuzey yıldızı olan bölgede hararetli bir tartışma olurdu bir dönem,'' şuurlandırma'' yapacakmış belediye derdiler ve değişik fikirler ortaya atılır, bunun üzerine tartışmalar yapılırdı. Sonra korktukları şey başlarına geldi ve dönemin belediyesi bu uygulamayı yürürlüğe koyarak adı geçen faaliyeti başlattı, o dönemlerde belediye encümeninde olan mahallemiz sakini, büyüklerimize, sizi yanıma aldım, seni oraya verdim türü laflar ediyordu ve herkes ya nasıl olur havasındaydı. Senin 40 m arsan burada, 50 metre arsan orada, 3 metre yol, 4 metre yeşil alan, 5 metre okul yerine derken, arsanın aslı nerede, ne kadar kaldı konularında beyin patlatmanın dışında bir şey yapılmazdı.
Daha sonra halk arasındaki şuurlandırma kelimesinin aslında şuyulandırma olduğunuda öğrendiler, arazilerinin akıbetlerinide.
''İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır. Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.'' Bu yasal düzenleme olduktan sonra , konunun istismar edilip edilmeyeceği sizin düşüncelerinize kalmıştır,
Daha önce yayınlanan bir yazıdan kısa bir hikaye: arazisinin bir bölümü heyelan alanı içinde diğeri ise şehirleşmeye açık bir alan içerisinde olan yerleşim yerinde heyelan bölgesi olarak geçen yerden belediye ile bağlantılı olan kişiler toprak alır. Üzerinden geçen bir zaman sonrasında bölgeye şuyulandırma getirilir. Şuyulandırma sonucunda heyelan bölgesindeki yerler, şehirleşme bölgesine kaydırılırken, buradaki şahıs yerleri, heyelan bölgesine kaydırılır. Yukarıda anlatılan amaç doğrultusunda bu faaliyet yapılmış mı ? evet. 100 lira vererek arazi aldın, şuyulandırma oldu, 100 liralık arazin 10000 lira oldu, Allah'a şükür, 10000 liralık arazisi olan köylünün arazisi 100 liraya indi, e ne yapabilirim. Herkesin Berlin'de ki hakimi yüreğinde olursa toplum daha anlayışlı bir konuma gelecektir. Bunun temeli de aile içinde alınan ahlak ve ailenin verdiği terbiye ile orantılıdır.