Bir Mesaj
Şehrin yanında, şehirden uzak bir mahallenin içine kapanık çocuklarıydık.O dönem, şehirle mahalle arasında ıssız bir nokta vardı. Bir tarafı ırmak, diğer tarafı genelde bahçe şeklinde olan yol üzerindeki ağaçların ıssızlaştırdığı o bölgede alkol alan insanlar olurdu.
Çarşıdan gelen kişi,o noktada esrar içen bir kişinin olduğunu söylemişti. Esrar bize çok uzak bir kelime, uyuşturucu olduğunu biliyorduk ama etkilerinin neler olduğundan pek haberdar değildik. Bunu kullanan kişilerin halk arasında sorunlu kişiler olarak tanıtılmıştı bize, kullanıcısından her türlü kötülük insanlara gelebilir sözleriyle esrar kullanan insanlardan uzak durmamız gerektiğini biliyorduk. Fakat hiç bu uyuşturucuyu kullanan kimseyi görmemiştik.
Birkaç arkadaş o şahsı görmek için mısır tarlalarının arasından yaklaşa bildiğimiz kadar yaklaşmıştık başını dizlerinin arasına koymuş oturan adama, yüzünü seçemiyorduk ama zayıf bir beden yapısı vardı. Kafamızda büyüttüğümüz adam ile bunun arasında dağlar kadar fark vardı.
Zaman geçtikçe artık içimizden biriydi bu insanlar. Ve bu uyuşturucunun mutlak suretle toplumdan uzaklaştırılması gerekiyor diye düşünürken, uyuşturucu çeşitlenerek toplumun içine daha fazla girdi. Artık okul önlerine kadar inen bu uyuşturucunun önlenmesi için devlet mücadele ederken, kullanımının her yıl daha fazla oranda arttığı görülmüştür.
Devlet uyuşturucu ile mücadele ederken diğer taraftan halka örnek olması gereken sanatçıların yaptıkları uyuşturucu alemleri veya ticareti ile gündeme gelip,magazin haberlerinde gayet normal bir olaymış gibi gösterilmesi, devletin tüm mücadelesinden daha etkili oluyor kullanımının artması yönünde . Düşünebiliyor musunuz, uyuşturucu kullanan sanatçılar gülümseyerek emniyete gidiyor ve bu haber yapılıyor.
Duyarlı bir gencin yazdığı notu sizinle paylaşmak istiyorum.
‘’ 1 haftalığına memleketim Samsuna gittim.Gençliğimizin çocukluğumuzun geçtiği sokaklarda uyuşturucu kol geziyor.Ne acı bir durum,üzülüyor insan ,gezdiği büyüdüğü sokaklardan yıllar sonra tedirginlik içinde geçerken.Ve bu yıl Samsun sokaklarında 170 gencin hayatı son buluyor bonzai denilen lanetten.
Bazısı diyor ki aileleri sahip çıksın,tamam baş suçlu aileler diyelim,ya hükumet, hiç mi suçu yok.Bunları kimse görmüyor mu ? Nasıl oluyor da Karadeniz’in incisi olan şehir ,bu hale geliyor.
Bence sebep çok açık ortada, İŞSİZLİK .Çalışan fabrika yok, gençlere iş kapısı yok,gençleri kandırmakta kolay, gel bu işi yap şu kadar para kazanacaksın, şöyle şeklin olacak vs,gençlerde hemen düşüyor bu tuzağa.
Düşünüyorum, Deniz,hava,kara,demir yolun mevcut,Türkiye’nin en büyük doğal limanlarından biri bu şehirde, şehrin üzerinde nasıl bir siyaset varda böyle güzel konumda bulunan bir yerleşim yerinde yatırım yapılmıyor,fabrika açılmıyor.
Bakıyorum, Gaziantep’de sanayi de dev yatırımlar yapılıyor.
Acaba Samsun’un ileri gelen iş adamları ve millet vekilleri uyuyor mu? Yoksa işlerine mi gelmiyor ?
Sanayiye bu kadar elverişli olan şehir nasıl bu kadar görmezden gelinir, benim aklım almıyor.Yazık, şehrimize de gençlerimize de çok yazık. İş imkanı sağlansa bu gençler bu durumlara düşer mi acaba?
Bu yazıyı vicdanen rahatsızlık duyduğum için iki gündür yazmak istedim ancak fırsat bulabildim.Bir faydası olur mu bilmiyorum ama içimde kalsın istemedim.’’ Ö. ATALAR
Seçim çalışmaları bittiğinde şehrimize gelen tüm konuşmacılar mitinglerinde emekli ve asgari ücretlilerin paralarının nasıl artılacağı üzerinden yaptı konuşmasını, kimse çıkıp bu şehrin sanayisi veya gençliği demedi. Hiçbir partide toplumun düştüğü ahlaki çöküntü veya bunalımına nasıl bir çözüm bulunacağı konusunda tek kelime etmedi. Umarım bundan sonra ki seçim dönemlerinde durum daha fazla kötüye gitmez ve kimse uyuşturucu konusunda miting alanında konuşmaz.