BİR SARHOŞ BABA VE OĞLU ANISININ
DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
1967 yılının Eylül ayı.. Üç ay olmuştu Devlet memuru olalı henüz.. İncecik bıyıkları, yatılı okulda verilen lacivert elbiseleri hala üstünde, mensup olduğu ailenin geçim derdi genç omuzlarında..
Öğle mesaisi yeni başlamış , büyük bir hevesle oturmuştu ki koltuğuna ; masanın yanındaki manyetolu telefonun zil sesiyle irkildi birden..
Ben Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü'yüm efendim. Hükümet Binasının bahçesinde yatan sarhoş bir vatandaş var.Polis ve kimse oradan kaldıramıyorlar. Araştırmışlar o şahıs babanızmış. Kaymakam Bey sizi bilgilendirmemizi istediler.
Teşekkür ederim.Hemen geliyorum.Lütfen o halde bırakın !!
Süratle ve endişeyle çıktı genç adam. Çok değil,daha 4 sene kadar önceleri yağmur çamur demeden yırtık ayakkabılarıyla düşe kalka ;kimse görmesin diye arka yollarda kan ter içinde babasını sırtlayıp eve götürüşü ve sırf bu nedenle zatürre oluşunu hatırladı nedense.. Yayları kırık dökük yatağından 7 ay kalkamamıştı hiç.. Ama; şikayetçi olmadı halinden çocuk sessizliğinde yaşadı o sıkıntılı dönemi.. Söz konusu baba idi çünki
Nekahati atlatıp salaha kavuştuğunda ise ; babasının trafik kazası geçirip naçar kaldığında işyerlerini idare edişi geldi gözlerinin önüne.. O küçücük haliyle,sarhoşlara hizmet edişini hatırladı kocaman işletmede.. Ve küçük aile reisi oluşunu !!!!
Mezuniyetine bir ay kala; babasının ticari iflasını öğrenmişti aldığı mektupta.. Gerçekte ekim olan doğum ayını haziran ayına tashih ettirerek ; bir an önce memuriyete başlayışını düşündü..İkincilikle bitirişini okulu
387.5 lira maaş ve 10 nüfusu..
Hükümet binasının bahçesine yaklaştıkça bir hızlı çırpınıyordu yüreği..Heyacanlanmış ve oldukça yorgundu.. Çimenlerin üstüne kıvrılmış yatan ,başında kasketi ile babasını gördü bahçeye girdiğinde.. Koşar adımlarla ilerledi ve tuttu o öpelesiye ellerini.. Sızmıştı !! Soluk soluğa idi; bekledi başında kendine gelmek istercesine..
Baba..Babacığım.. Aç gözlerini..Bak ben geldim.. dedi genç memur.. Gözlerini yarı araladığında sevgiyle yoğrulmuş bir ışık parladı adeta..
- Oğlum..Geldin dimi ? Ne zamandır seni,odanı arıyorum; bulamadım bir türlü.. Makamında kutlamak istiyordum. Dedi ve sızdı tekrar..
Bir fayton kiraladı oğul son parasıyla.. Oradakilerin yardımı ile babasını faytona bindirdiğinde Kaymakam'ın makam odasının penceresinde; bir gölgeye takıldı gözleri tüllerin ardından..
Gelmişlerdi eve.. İki katlı ahşap bir ev.. Götürdü babasını yatırdı yatağına..Üstünü örttü ve öptü ellerinden saygıyla.. Ve tekrar mesaisine yetişmek üzere koyuldu o kadar yola
Gözlerinde biriken yaşları göstermemeliydi; sildi ve geçti oturdu koltuğuna.. Bir çay söyledi hademeye.. Bir yudum almıştı ki ; daire amiri ve bir adam girince odaya yarım bıraktı ve doğruldu koltuğundan; ceketinin düğmelerini ilikleme çalışırken küllüğe bastırmayı ihmal etmedi sigarasını
O adam Kaymakam Bey'di !!!!
-- Bırakın öyle kalsın ceketiniz..İliklemeyin !!! Sen değil,ben iliklemeliyim karşında düğmelerimi.. ve o genç delikanlıya sarılıp kucakladı ve öptü alnından !!! Genç memur telaşlanmış, heyacanlanmış
Titriyordu..Şaşkındı !!!
--- Haber verdirdiğimde merak etmiştim ne yapacağını.. O tülün arkasından izledim yaptıklarını.. Gurur duydum ..Bir evladın ne şartlarda olursa olsun babasını nasıl sahiplendiğini yaşattın bana.. Helal olsun..Örnek ve ibret alınacak bir davranış.. Takdirimi sunuyorum.Hep böyle kalın dediğinde kaymakam bey'İn gözlerinden akan yaşları gördü o genç memur..
Hep öyle kaldı o şimdilerde kocaman olan adam.. Sarhoş'un oğlu olmaktan utanmadı.. Her zemin ve şartta daima yanında oldu babasının son nefesine kadar.. Onun oğlu olmaktan gurur duydu,onur duydu
Ta ilkokul yıllarında babasına içtiği için tokat atan dayısının ısdırdığı kalçasına dişlerinin derin izlerini bırakan o çocuk; ileri dönemlerde de aynı kaldı hep..
Bir gece yarısı özel olarak açılan röntgen merkezinde filmi çekilirken son nefesini oğlunun avuçlarında veren o muhteşem babanın sağ avucu kapalıydı sımsıkı.. evdeyken yastığının altına bakkal borcu ve harçlık olarak bıraktığı parayı gördü oğul; güç bela açtığında avucunda
Oğul her şeyine kefildi.. Ve bugüne kadar da babasına hiç söz edemediler,ettirmedi..!!!
O genç memur; babasının ve ailesinin avukatı kaldı hep.. Müvekkilleri kabul etti ve hep savunup dururken; hayatı boyu onlarla anılmaya mahkum olduğunu unutmadan asla..
Adımı biliyorsun ..Ama hikayemi değil derler ya.. Burada ise tersi.. Artık bir gerçek hikayeyi biliyorsunuz. Ama adını değil.. Hep bende mahfuz kalacaktır. Adları sizler istediğiniz gibi yerleştirin.. Ama bu hikaye umarım hep ışık tutsun etkilenlere...
Bu nakledilen anının düşündürdüklerine; katkıda bulunmak için bir kaç küpelik aforizmamı aşağıda belirtmek isterim. Şöyle ki :
*** Torunlar intikamcıdır.Siz babanıza ne yaptıysanız; evlatlarınız da onun karşılığını ize yaşatırlar .
*** Evlatlarınızın ederi,rayiç bedelleri anne ve baba yetiştiriciliğinin ürünü,cirosudur.
*** Evlatlar; elimiz altındaki çiçekler gibidir.Onların bahçıvanı; anne ve babalarıdır.
*** Babalar; evlatlarının iaşe,ibata,eğitimlerini deruhte ederek sorumluluklarını bertaraf edemezler.
*** Evlatlar; sadece ilan edilen mutad günlerde ;piyasa canlandırmaya alet olup alacağınız hediyelerle baba gönlünü hoş edemezsiniz.
*** Aile müntesiplerinen anne- baba birbirlerini seçerler.Diğer üyeler ise seçimsiz,tepeden gelirler.
*** Babanızı beğenip alamazsınız. Kelekte çıksalar metazori sizin kaderinizdir.
*** Babanızdan sizler sorumlu değilsiniz.Ama onlar ömür boyu mesulünüzdür.
*** Babanız öldüğün de onun ismini taşımakla mükellef ve mahkumsunuzdur.
*** Hayatınızda her şeyi seçebilir,tercih hakkınızı kullanabilirsiniz.Anne,baba evlatlarını; evlatlar da anne babasını seçme hakkına sahip değillerdir.
*** Babanızın maddi blançosunu redd-i miras edebilirsiniz. Ama kendisini edemezsiniz.Evlatlar; ömrünüzün sonuna kadar onunla anılacaksınız..
ve yanına bir şiir koyarsınmız aşağıda gönderiyorum.
ÇALMA KAPIMI ÖLÜM
Öğütüp durmakta
Değirmeni hayatın
Genç,yaşlı
Güzel, çirkin
İyi,kötü demeden
Ama yakışmaz ki
Böyle teslim olmak hiç yoktan
Her şey yarım yamalakken !!!!
Kalkmalı,dolaşmalıyız
Kırda bayırda, sokaklarda
El sallamalıyız sağa sola..
Binmeli vapurlara
Teleferiğe,metroya
Islıklar dudak arasında
Söylemeli türküleri oynakça
Şen şakrak
Küfürler savurmalı alabildiğince
Kahkahalar atmalı
Hayaller kurmalı olur olmaz
Selam vermeliyiz
Tanısak ta tanımasak ta..
Çalsa da kapımızı ölüm
Umursamamalı ,duymamalı
Açmamalıyız kapıyı gülüm !!!!
Çalsın bırakın çalsın
Çalar çalar bıkar gider nasılsa
Usanır..Alır havasını
Bakalım arkasından tülün
Alıştığımız bir şeyken yaşamak
Her şeye rağmen,
Ölmemeliyiz
Ölümden bir şeyler umarak !!!!!