BİR YILI GERİDE BIRAKIRKEN

Adnan Bahadır

     Her hafta sonu alışılagelmiş Tarihi Amisos Kenti Hikâyelerimize bugün de devam edemiyoruz, normalde bugün Tarihi Amisos Kentinde yaşamış Topalzade Ödlek Siyasetçi’yi yazacaktım ama koskoca bir yılın bitip yeni bir yılın başlangıcı olması hasebiyle geçtiğimiz yıl içerisinde yaşadığımız bazı önemli konuların üzerinde durmaya çalışacağım. Konularımıza geçmeden önce basın camiasındaki bazı çarpıklıklardan bahsetmek istiyorum. Geçtiğiniz günlerde bazı köşe yazarları hiç inanmadıkları halde konjonktüre uyup gelin yılbaşı kutlamayalım şeklinde yazdıkları köşe yazılarının ardından sırf kamuoyunda prestij sağlamak için insanların birçoğuna sormadan yılbaşı kutlamalarını gazetelerine koymaları onlara yakışan bir tavırdır. Biz hiçbir zaman sanal işlerle uğraşmadık, doğru ne ise onu yapmaya çalıştık. Bu insanlar konuşmaya sıra geldiğinde gazetecilik mesleğinin ne kadar zor olduğundan bahsederler, maliyetlerin yüksek olduğundan dem vururlar, reklam fiyatlarının düşüklüğünden dem vururlar ama sıra  reklam almaya  geldiğinde şehirdeki en küçük gazeteden daha ucuza reklam alıp karizmalarını yerle bir ettiklerinden kimsenin haberi olmadığını zannederler. Oysaki adam gibi işlerini yapsalar bu kadar zarar etmezler ve sürekli patronlarının sırtına yük olup öteyi beriyi tırmalamazlardı. Bu konuyu bu şekilde geçtikten sonra gelelim diğer konularımıza.

     Şayet yeriniz yeterse üç konuya değinmek istiyorum. Konularımızdan ilki geçtiğimiz yılın en önemli meselesi olan FETÖ kapsamında şehrimizde yapılan operasyonlarla ilgili olacak. Bu konuda 15 Temmuz’dan sonra yapılan operasyonlarla ilgili bir kaç kelam etmek istiyorum, Her icraatın doğru yanlarının da hatalarının olması da gayet normaldir. Özellikle şehrimizde yapılan operasyonlara genel olarak bakılacak olursa, yüzde beşlik bir hata payı ile gayet güzel operasyonların yapıldığını ancak yapılması gereken asıl büyük operasyonların geride olduğunu düşünmekteyim. Yapılan hatalar nelerdir derseniz, sadece sendika üyesi oldukları için tutuklananların bir kısmının hatır, gönül ilişkisi çerçevesinde üye olduklarını düşünmekteyim, onlarla ilgili daha titiz bir çalışma yapılabilirse mağdur olma ihtimali olanların mağduriyetlerinin giderileceği kanaatindeyim; bunun dışında yapılan operasyonların yerinde, isabetli icraatlar olduğu düşüncesindeyim. Ancak henüz yapılmamış ama mutlaka yapılması gereken operasyonlardan birisinin, Cemaat’in önde gelen isimlerinden Servet Keskinsoy olduğunu defalarca yazıp çizmiştik, demek ki ancak O’na sıra geldi ki geçtiğimiz hafta tutuklandı.

     FETÖ kapsamında siyasetçilere henüz sıra gelmediği kanaatindeyim, zira şehrimizde birçok siyasetçinin bu insanlarla şu veya bu şekilde ilişkisi olduğunu kamuoyu çok iyi biliyor. Peki kamuoyunun bildiğini yetkililer bilmiyor mu derseniz elbette biliyorlar ama herkesin dersinin bittiği bir yer var, siyasetçilerle ilgili işlem yapılabilmesi için önce yukarısının onay vermesi lazım. Referandumun bu yıl içerisinde yapılacağı göz önüne alındığında siyasetçilere bir kaç ay daha dokunulmayacağı kanaatini taşımaktayım. Yoksa bu şehirde Büyükşehir Belediyesi’nde siyaseten görev yapmakta olan Turan Çakır’ın Servet Keskinsoy’la olan ilişkileri açık ve net ortada olmasına rağmen Servet Keskinsoy’un tutuklanıp Turan Çakır’la ilgili şu an itibarı ile işlem yapılmamasına başka bir anlam veremiyorum. İkiz Kuleler’de Turan Çakır’ın resmen müteahhit firmanın ortağı olduğunu haber yaptıktan sonra şirketten çıkıp yerine oğlunu bırakmasının, bu işten çıktığı anlamına gelmediğini havada uçan kuşlar dahi bilir. Bu nedenle bu konuda ilerleyen günlerde bazı gelişmelerin olmasını bekliyorum.

       Bir ikinci husus, geçtiğimiz hafta ele aldığımız Memur Sen konusunda yazılarımıza yorum yapan bazı okurların sendikanın AK Parti iktidarının vazgeçilmezi olduğu şeklindeki saçma sapan yorumları yayınlamadık. Ancak bu insanlara bir şeyi hatırlatmakta yarar görmekteyim, şayet AK Parti iktidarı dolaylı olarak onlara destek vermemiş olsaydı acaba şu andaki üyelerinin dörtte birine sahip olabilir miydiler? İnsanlar bu kadar basiretsiz nasıl olabiliyorlar merak ediyorum. Bu konuda bir şey daha söylemek istiyorum, 4688 sayılı yasa sendikaların kuruluş esasları ile görevlerini düzenlemekte, bu yasada sadece il başkanlarına ve üye sayılarına göre bir veya iki kişiye daha sendika maaş ödeyebiliyor, diğer sendika mensuplarının tamamı devlet memuru. Bu memur olan arkadaşlar her fırsatta ötede beride dolaşıp, sendikal faaliyet yapmaktalar ve bu yaptıklarını da rahatlıkla facebook’larında paylaşmaktalar. Oysaki devlet memuru olanlar ya haftada bir gün izin alıp bu ziyaretlerini yapacaklar ve izinli oldukları gün onların maaş bordrolarından kesilecek veya devletin onlara verdiği görevin başında olacaklar. Şimdi buradan sürekli sendikal faaliyet yapıp ötede beride dolaşan arkadaşlara soruyorum, arkadaşlar siz izinli misniz, şayet izinliyseniz izin günlerinizde maaş almadığınıza dair belgeleri görelim; yok izinli değilseniz biz resmi ziyaret yapıyoruz martavalını yutmayacağımızı da unutmayın. Haa birde bir bayan kardeşimiz gazeteyi arayarak benim resmim neden gazetede diye sormuş, arkadaşlara dedim ki, ona sorun biz o resmi evinden mi gidip almışız, yoksa Nejdet Güneysu ile birlikte poz verip, sendikanın yayınladığı siteden mi almışız onu öğrensin ondan sonra bizi arasın dedim. Mademki resmi çımasın istiyor neden gidip poz veriyor onu da çok merak ettim doğrusu. Bir başka konuya daha değinmek istiyordum ama bana ayrılan yer bittiğinden o konuyu da başka bir yazıda sizlerle paylaşmak üzere; kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.