BİR YUMAK MUTLULUK

Semiha Sandıkçı

Yıllar önce Debbıe Macomber 'in "Bir yumak mutluluk"kitabını okumuştum.Mutsuz bir kaç kadının örgü dükkanından başlayan değişimlerini anlatıyordu. Yazar en büyük iki tutkusunun yazı yazmak ve örgü örmek olduğunu söylüyor.Diyordu ki kitapta,"doğduğumuz andan itibaren hepimize birer yumak iplik veriliyor, bundan mutluluğun desenlerini örmek ise bizim elimizde".Bir örgü bile bizi tefekküre sevk edebiliyor.
 Gerçekten eskiden annelerimiz ilkokulu bitirdiğimiz zamanlar başlarlardı elimize tığ ve iğne vermeye,bir el becerisi olsun,bir yandan da çeyizini hazırlasın diye.Bir kızın çeyizi çok önemli bizim kültürümüzde tabi, şimdilerde genel de hazır işe yönelim olsa da,eninde sonunda eskiye dönüş oluyor.
  Örgü altı üstü demeyin.Sabır var,bir işi sonuna kadar götürmek var, üretmek var, emek var, başarmak var,dikkati toplamak, sayısal zeka, görsel zeka var, hediye edip mutlu etmek, beğenildiği için gizliden bir kendinle gurur duymak var.
 Bir kaç gündür işlerim, okumalarım ve yazılarımın arasında akşamları örgü örmeye sardım.Yıllardır zihnimin yorgun olduğu zamanlarda,pek sık olmasa da örgü örmek hoşuma gider.Bir de yeğenlerime ördüğüm berelerin onları mutlu etmesinin keyfi var.
 Örgü aynı hareketin tekrarlanması ve dikkatin tek bir yere toplanması bakımından meditasyon işlevi görürmüş, sakinleştirici ve rahatlatıcı bir etki sağlarmış.Gerçekten öyle.Aklınızı yaptığınız desene, kaçırmamak için attığınız ilmeğe verirsiniz.
  Altı yıl önce,bir kaç ay yatmam gereken bir rahatsızlık yaşamıştım.Zorlu bir süreçti benim için.O sıralar komşum Şenay abla kanaviçe havlular yapıyordu.Bana da yattığım yerde meşguliyet olsun diye kendi malzemelerini verdi, olmayanı aldı getirdi  sağolsun ve bende başladım desen desen havlu işlemeye.Onun o iyiliğini hiç unutmam,o zamanlar o yaptığım işlemeler bana terapi gibi gelmişti.Her biten desenden sonra yenisine başlamak o günler hayatımın tek aksiyonuydu. Yaptıklarımdan hediyeler vermek ise en büyük keyfi.
 Kadınlar çok üretken varlıklar bu bir gerçek,fıtratlarında var.O kadar işin arasında bazıları TV karşısında boş oturup, telefonla meşgul olmaktansa elişi yapıp üretiyorlar, hatta bundan kazanç sağlıyorlar,aile bütçesine katkıda bulunuyorlar.
 Belediyelerin,halk eğitim merkezlerinde farklı alanlarda bayanlara açtığı kurslar çok kıymetli bu anlamda.Dikiş, nakış, örgü, yağlı boya resim, ahşap boyama, takı tasarım,yemek, pasta kursları v.s.
Bayanlar burada hem boş vakitlerini değerlendiriyorlar,hem yeni insanlar tanıyorlar,bir yandan yeni
beceriler kazanıyorlar ve isterlerse bu mağrifetlerinden kazanç sağlıyorlar.Bu çok eskilerden beri bizim toplumumuzda vardır,kadınlar evlerinde dantelini, yazmasını,kaneviçesini, halısını,kilimini dokur,makinada dikişini,nakışını yapar bir sanat eserine dönüştürür ve gelir elde ederdi.
 Son zamanlarda sosyal medyanın katkısıyla bu yaptığı işleri şehir dışına ve hatta ülke dışına yollayanlar da var.Devletin kadın girişimcilere verdiği destek de çok önemli,bundan faydalanıp iş kuran bayanlar da var.
 Frankl;"Herhangi bir uğraşı olmamak yararsız olmakla ve yararsız olmak da anlamsız bir hayatla eşdeğer görülür",diyor.Üretmek,ortaya anlamlı bir şeyler çıkarmak,herşeyden önce bir işe yaramak ve böylelikle başarı elde etmek; özgüveni geliştirir,gurur duymayı,takdir görmeyi, saygınlığı ve hayranlığı beraberinde getirir.Ayakları daha sağlam yere basan ve hayatı daha anlamlı yaşayan kişiler olurlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.