Bugün iki konuya değinmek istiyorum, konularımızdan biri geçtiğimiz cuma günü dinlediğim vaazla ilgili olacak. Hava soğuk olduğundan camiye erken gideyim dedim, erken gidince de vaaz veren hocayı dinledim ama keşke dinlemez olaydım. Camianın içinden gelmiş birisi olarak üzüldüm, adam vaaz ederken bilgi birikimini sunmak yerine şov yapmaya kalkınca rezil olup çıktı işin içinden. Nasıl rezil oldu derseniz; insanın nefsinin esiri olmaması yönünde vaaz verirken ne dese iyi, cinsel aletlerine tapanlar var demez mi? Emin olun aklım havsalam şaştı. Resmini çekip bir arkadaşıma gönderdim, tanıyıp tanımadığını sordum, tanıdığını ve dengesiz biri olduğunu söyledi. İnsan bir şeyi konuşurken azıcık adab, erkan usul bilmez mi? Nefsinin esiri olanlar dese eyvallah, şeytanın esiri olanlar dese eyvallah, ama direkt cinsel aletlerine tapanlar demesi o kadar absürt, o kadar malayani bir deyim oldu ki anlatamam. Sadece onu mu dedi derseniz; hayır başka saçmalıklar da yaptı. Eşiyle münasebette bulunmak ibadettir diyeceğine eşiyle cinsi münasebette bulunmak en büyük ibadettir dedi, yetmedi “ Ya eyyühellezine amenü” ayeti celilesini öyle anlattı ki bin dört yüz yıllık “Ey iman edenler” tabiri nerelere döndü bir bilseniz aklınız şaşar. Bu mesleğin içinden gelmiş birisi olarak çok üzüldüm, keşke bu arkadaş azıcık kendisini yetiştirmiş olsaydı. Sorsanız Yeşilyurt hocanın derslerine katılıyormuş, keşke o derslere değil de adab, erkan, usul ve hikmet dersleri almış olsaydı da böyle saçmalıklar yapmasaydı. Aslında bu konuda yazılacak çok şey var da camia zarar görmesin diye bu konuyu burada kesip ikinci konumuza girmek istiyorum.
Gelelim ikinci konumuza, aslında Samsunspor’la ilgli yazı yazmak istemiyorum çünkü bu konuda geçmişte çok bedel ödemiş birisi olarak lanet olsun deyip geçmek istiyorum ama Samsunspor’un bu şehrin ortak değeri olması hasebi ile yazmadan da edemiyorum. Ortada kimsenin yazmak istemediği bazı gerçekler var. Nedir bu gerçekler derseniz; şunu açık ve net ifade etmek isterim ki yıllardır bu şehirde Samsunspor’dan geçinen bir kesim var, bu kesim konuşurken mangalda kül bırakmaz, Samsunspor için her şeylerini feda edeceklerini söylerler ama bir türlü de Samsunspor’un yakasından düşmezler. Yüksel Yıldırım bu kulübü alıncaya dek kulüp adeta dilenci hükmünde perişan bir haldeydi ve kimse kulüp başkanlığını almak istemiyordu. Bunu hepimiz biliyoruz öyle değil mi? Peki, ne oldu da şimdi bu kulübün derneği kıymetli oldu biri bunu anlatabilir mi? Spor yazıp çizen arkadaşlardan bir Allah kulu çıkıp bunu neden sormaz merak eder dururum. Neden sormazlar bilir misiniz? Çünkü o arkadaşların bir kısmı da o camiayla beraber de ondan soramazlar. Yoksa kulüpte olup biteni hepsi benden çok daha iyi biliyorlar ama yazmak işlerine gelmiyor.
Kanaatimce Yüksel Yıldırım bu kulübü, hatırını kıramayacağı devlet büyüklerinin ricası ile almıştır, yoksa aklını peynir ekmekle yemiş birisi değil. Dünyanın dört bir köşesinde işi olan on dört bin çalışanı olan, beş yüz büyük şirketin hatta ilk yüz zenginin içinde olan birinin tanınmaya veya şöhrete ihtiyacı olamaz. Şöyle veya böyle bu kulübü almış olan Yüksel Yıldırım, dernek yönetiminin değişmesini istemiş, İsmail Uyanık ise şartlarım var demiş. Şartları bir okudum ‘Aman Allah’ım öyle şartlar mı olur’ dedim ama Yüksel Yıldırım İsmail Uyanık’tan kurtulmak adına kabul edip imzalamış ve derneğin başkanı değişmiş. Değişmiş de kim gelmiş, İsmail Uyanık’ın uzaktan akrabası olan bir arkadaş gelmiş. Yüksel Yıldırım olağanüstü kongreye gidelim demiş, olmaz bir buçuk yılımız var gitmeyiz demişler diye duydum. Şayet bu doğruysa ki büyük ihtimalle doğrudur, amaç nedir anlayan varsa beriye gelsin.
Dilerseniz ben bundan ne anladım anlatayım size. Yüksel Yıldırım’a dayatılarak imzalatılan protokol sonucunda dernek yıllık dört beş milyon liralık bir gelir elde edecek pozisyona gelmiş. Hal böyle olunca da dernek çok kıymetlenmiş, kimse bırakıp da gitmek istemiyor. İyi güzel de bu dernek Samsunspor Kulübü’nün derneği değil mi? Bırakın da Yüksel Yıldırım nasıl isterse öyle yönetsin, parayı verecek olan Yüksel Yıldırım ama derneği başkaları yönetecek… Var mı böyle iş Allah aşkına, söyler misiniz? Yazımın başında da söylediğim gibi bu şehirde Samsunspor Kulübü’nün yakasını bırakmayan bir ekip var. Bunların kimler olduğunu herkes benden çok daha iyi biliyor ama söyleyemiyor. Ben bu arkadaşlara diyorum ki Allah rızası için bırakın bu kulübün yakasını da işinize bakın. Ha başka işiniz yoksa o zaman gidin evinizde oturun, camiye gidin, kilisiye gidin olmadı şehri terk edin ama Samsunspor’un yakasını bırakın lütfen. Umarım matlub hasıl olmuştur. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.