BİRKAÇ KONU

Adnan Bahadır

Her gün köşe yazmaya fırsatım olmadığından zaman, zaman birkaç konuyu ele almam gerekmekte, bazı okurlarım bundan rahatsız olsa da yapacak bir şey olmadığından hoşgörülerine sığınarak konularımıza geçmek istiyorum. Becerebilirsem üç konuyu yazacağım, konularımızın ilki Mustafa Demir Başkan’ın rahatsızlığı ile ilgili yazılıp, çizilenler, ikincisi OMÜ Rektörünün yeni atamalarla ilgili yaptığı açıklamalar, üçüncüsü de Sağlık müdürlüğü ile ilgili olacak. Mustafa Demir’in rahatsızlığını Salı sabahı öğrendim, olayın haber yapılmasının doğru olmadığını düşündüğümden haber yapmadık. Çarşamba günü adeta telefonlarım kilitlendi, herkes nedir, ne değildir diye sormaya başlayınca acaba ufak bir haber yapsak mı diye düşündüm ama Başkan açıklama yapmayınca gerek yok dedim. Çarşamba akşamı bazı internet sitelerinin abuk sabuk, ilgisiz haberlerini görünce anında müdahale edip olayın doğrusunu yazdım, ardından da Başkan bizim habere yakın bir açıklama yaparak olayı aydınlattı. Mustafa Demir’in benim de kızdığım çok uygulamaları var bunları da zaman, zaman yazıp, çiziyorum bundan ötürü de Başkan bana çok kızıyor, hatta bir iki ay önce bir cenazede karşılaştık adam bize merhaba dahi demedi ama  düşmanım dahi hasta olsa ona üzülürüm, onu incitecek haber asla yapmam. Bu minvalde yapılan ahlaksız haberleri şiddetle kınıyorum, böyle saçmalık olmaz, insan azıcık dürüst ve insaflı olur. Allah tüm hastalara şifa versin diyerek bu konuyu burada kapatarak ikinci konumuza girmek istiyorum.

OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal hoca iki yıl önce Ağustos ayında Rektör olarak atandı, aradan geçen iki yıllık süreçte Cengiz Batuk hoca haricindeki tüm üst düzey yöneticilerini değiştirdi. Bu iyi bir idarecilik örneği mi yoksa kötü bir idarecilik örneğimi derseniz bana göre kötü bir idarecilik örneğidir. Yapılan atamalarla ilgili istifa ettiler ve yerlerine falancalar geldi şeklindeki haberlerimizle ilgili yaptığı açıklama da özrü kabahatinden büyük bir açıklama dersek yerinde olacaktır. Neden böyle söylediğime gelince bu arkadaşlarla iki yıl iyi veya kötü çalışmışsın, biz istifa ettiler demişiz, yok istifa etmediler, biz görevden aldık, bu yeni bir vizyon çalışması şeklindeki açıklamaları o insanları üzmenin dışında hiç bir işe yaramaz. Keşke öyle talihsiz bir açıklama yapıp o insanları rencide etmeseydi, bizim haberlerimizi yalanlayacağız diye o insanları rencide etmek hiç hoş bir durum olmadı. Kaldı ki neticede o insanlar gitmiş, yerlerine yeni atamalar yapmışsınız istifa etseler ne olur, siz alsanız ne olur. 


Gelelim olayın gerçek boyutuna Fehmi hoca kendisi istifa etmiş, Genel Sekreter olan arkadaşımız ise yerine atama yapıldıktan sonra hem genel sekreterlikten hem de komisyonlardaki görevlerinden istifa dilekçesi sunmuş. Zaten Genel Sekreterlik kadrosu hala daha Selahattin beyin uhdesinde, yapılan atamalar Vekaleten yapılan atamalardır, birinin vekâletini kaldırdınız mı diğerini atayabiliyorsunuz. Ama Rektör yardımcılıkları öyle değil, oralar kadrolu atamalar olduğundan istifa dilekçesi almaz iseniz mahkeme kararıyla geriye dönme imkanları var. Yeni atanan arkadaşlarla ilgili gelen bilgi Rektörün iki yıllık görev sürecinde yaptığı tek doğru iş yönünde olduğunu da söylemeden geçmek istemiyorum. Biz kimsenin düşmanı değiliz, yanlış varsa yazarız, doğru yapılanları da takdir ederiz. Fehmi Hocayla Recep Hoca hakkında çok ciddi bir tepki olduğunu defalarca bu satırlardan yazmıştım ama görevden ayrılmaları noktasında Rektör beyin yok onlar ayrılmadı biz görevden aldık demesini de etik bulmadım. Bu konuyu da kapatıp son konumuza geçelim.

Geçtiğimiz pazartesi günü Sağlık Müdürlüğü ile ilgili yazdığım köşe yazısı ve manşet haberinin ardından o kadar çok arayan, soran, yorum yazan oldu ki anlatamam. Meğer insanlar ne kadar sıkıntılıymış da dertlerini anlatacak yer bulamıyorlarmış. Ağız ve Diş sağlığı Hastanesi Başhekiminin babasının özel muayenehanesinde yaptığı muayenelerle ilgili o kadar çok bilgiler geldi ki anlatamam. Denetimi yapan bayan Diş Hekimi ile bire bir görüşmedim ama tuttuğu tutanağı Sağlık müdürlüğü örtbas etmiş, ama elinde tutanağın bir örneği olduğunu öğrendim. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde sıkıntılar had safhada. Aynı şekilde bayramdan önceki hafta tüm Hastanelerde yaşanan randevu sistemindeki arıza nedeniyle kamu hastanelerinin otuz milyon liranın üzerinde zarar ettiği, Sağlık Müdürlüğünün ilgili firmaya kestiği cezanın üç-dört yüz bin lira civarında olduğu söylenmekte. Hastanelerin kaybı otuz milyon lira seviyesinde olduğu ortada iken bu kadar cüzi bir ceza vererek olayı kapatmak kamunun zararını nasıl kapatacak. Hatta 2019 da yaşanan aynı sorunla ilgili sağlık müdürlüğünün firmaya hiç ceza kesmediği yönünde iddialar geldi, ilerleyen günlerde bunlarla ilgili geniş bilgiler sunacağım. Şimdilik bu kadarla yetiniyorum. Kalın sağlıcakla..

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.