İnsanlık; birlikte yaşamanın kurallarını, cemiyet dini olan İslam’dan öğrenmelidir. İslamın ortaya koyduğu kardeşlik sistemi, birlikte yaşamanın adresidir. Ancak; hızlı kentleşme, nüfus yoğunluğu, dünyevileşme, maddi değerlerin ön plana çıkması, teknolojinin yanlış kullanımı, egoizm gibi seküler dünyanın öne çıkan değerleri İslam kardeşliğinin önüne set çekmiştir.
Modernitenin hayata hakim olmasıyla, insanlıkta, buna Müslümanlar da dahil olmak üzere ciddi değer erozyonları yaşanmıştır. Birlikte yaşama kodlarına uuygun yaratılmış olan insan, moderniteyle birlikte yalnızlaşmıştır. Aileler çökmüş, komşuluk bitmiş, dostluklar erimiştir. Aynı apartmanın yan yana bulunan daire fertleri bile birbirinden habersiz hale gelmiştir. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözü tarihte kalmış, günümüzde bunun yerini “Komşudan kaçmanın esas olduğu” anlayış almıştır. Yan yana olan daireler birbirlerine, taş duvarlarla insanlık duvarı da örmüştür.
Artık, özel şirketlerin bile uzaya füze gönderebildiği günümüzde insanlar; birbirlerine merhaba demekten mahrum hale gelmiştir. Gönüllerin fethedildiği bir toplum yapısından, toprakların işgal edildiği bir dünya şekline geçilmiştir. Yerin diplerine girip maden arayan, göklerin üstüne çıkıp hayat kurmaya çalışan insan, etrafındaki eşini dostunu unutur duruma gelmiştir. Sahip olunan teknolojinin imkanlarıyla, saniyeler içinde dünyayı dolaşan ve seyreden insan, komşusundaki hastanın acısından, ölünün cenazesinden haberdar olamamaktadır.
On sekiz bin alemin nerede olduğunu aramaya çalışan ve hangi alemde, hangi canlılar yaşıyor diye araştırma yapıp, onlara ulaşmaya çalışan insan; komşusunun adını yıllarca öğrenemiyor, çocuğunu tanımıyor, eşlerin ne iş yaptıklarını bilemiyor bir hale gelmiştir. İnsanlığı bu hale getiren değerlerinden uzaklaşmış olmasıdır. Müslümanları bu duruma düşüren seküler dünyaya takılmalarıdır.
Birlikte yaşamanın gereği için bütün güzellikler mevcutken, insanlar; birbirinden uzak yaşamanın zor kurallarını ortaya koyarak birbirlerine arkalarını dönüp yaşıyor hale gelmiştir. Fıtratın uygun bulmadığı bu yaşam şekli nedeniyle; insanlar arasında kavga, dövüş, kan ve gözyaşı günlük sermaye haline gelmiştir. İnsanlığın ve insanların özlediği, bilmeden hasretini çektiği yaşam şekli, İslam değerlerine uygun olarak şekillenen yaşam biçimidir. Birlikte yaşamak her insanı huzurlu ve mutlu kılacak, dünya ve ahiretini mamur edecek bir hayat tarzıdır. Bunun adı, kardeşliktir. İnsanlık; birlikte yaşamanın kurallarını hayata geçirdiği zaman rahat edip, huzur bulacaktır.
Bireylerin; birbirlerinden emin olmaları, kardeşlik hukukunun hayata hakim olmasıyla sağlanacaktır. Barış, selamet, saadet ve fazilet; kardeşlik duygularının hayata yansımasındadır. Bu duygularla yaşayacak olan inşa; esenlik ve güven içinde olacaktır. Böyle bir yaşam şekli; şereftir, onurdur gururdur, haysiyettir. İnsanlığın kurtarıcı ve birleştirici gücü “Kardeşlik”tir. Kardeşliğin inşa edilmediği bir toplumda, “Kalleşlik” kendine alan bulacak, tüm insanlar bundan zarar görecektir.
Dünyaya medeniyet ihraç eden bir milletin torunları olarak, toplumumuzda bir tane dahi kalleş varsa; kardeşliğin uygulanmamasındandır. Komşusu açken tok yatamayan, kardeşi acı içerisindeyken gülemeyen, dostunun ihtiyacı varken mutlu olamayan, insanlar ağlarken sevinemeyen bir toplum olmadıkça; huzur ve mutluluk bulunamayacaktır. Huzurun adresi; birlikte yaşamak, onun da adresi; İslam kardeşliğidir. Günümüz dünyasının en büyük eksikliği; yaratılış fıtratının gereği olan, kardeşlik hukukunun hayata yansıtılamamasıdır. Bu eksiklik giderilmedikçe insanlık huzur bulamayacaktır. Mutlaka, birlikte yaşam sağlanmalıdır.