BİZ FARKLIYIZ
Eller yumuşak yataklara doğarak başladı hayata. Elleri yumuşak eller kucakladı, bizi nasırlı eller. Eller sıfır km giysilerle giyindi, kuşandı. Biz büyüklerimizin bozma kıyafetlerine büründük veya komşudan arta kalanlarla idare ettik.
El çocukları tereyağına, bala ekmek bandı. Zeytin, peynirin yanına sucuk, kaşar, çikolata, salam, sosisi eklediler. Biz kuru ekmeği inekten sağdığımız süte bandık. Yine eller ithal meyveleri denek malzemesi yaptı. Bolca tüketti. Biz ise o meyveleri sözlüklerde, resimlerde, manavlarda görebildik. Acı acı baktık onlara.
El çocukları okullara yepyeni kıyafetlerle başladı. Onlar iki üç takım iskarpin giyerken biz kara lastik giydik, makosen giydik. Bizim alternatifli kıyafetimiz yoktu. Bir kıyafeti yıkadılar yıkadılar giydirdiler bize. Kış günlerinde kıyafetlerimiz kurumadığı için ıslak kıyafetlerle bile okul yollarına düştüğümüz oldu.
Biz yağmur, kar ve çamurda ıslandık, kuruyamadık. Üşüdük, ısınamadık. Eller öyle mi? Biz tarladan çıktık, okula gittik. Dönüşte ilk durağımız yine tarla oldu, iş oldu. El çocuklarına sadece ödev yapmak telkin edildi. Aile fertleri onların üzerine titredi. Aman başarılı olsunlar. Bizde öncelik işteydi. Ödev işi, bizim işlerden kaçamak olarak kullandığımız bir malzeme idi. Ailenin bir ferdini atlatırsak muhakkak bir başka ferdi tutup işe sürerdi.
El çocuklarının günlük harçlığını bize bir hafta için verirlerdi. 1000 lirayla ucu ucuna idare ederdik. Onlar döner yerken biz 40 liraya az pilav yerdik. O pilavla abartısız bir tam ekmek yerdik ki doyalım. Malum ekmek fakir yiyeceğidir. Muzu 20 yaşında ilk defa tadanlardanız biz. O gün muzu sevmemiştik. Ağzımız öyle tatlara aşina değildi. Zengin yiyeceği bu muydu, diyorduk. Anlıyor musunuz bizi? Anlar mısınız bizi? Bizimkiler anlar. Bizden olanlar anlar. Diğerleri zaten anlayamaz. Böyle bir anlayışı onlardan bekleyecek değiliz. Bu yazı okunurken fakir tam da bizi anlatmış diyenlerin olduğunu duyar gibiyim. Onlar için yazar gibiyim.
El çocuklarının kaçak sigara içtiği boş ve izbe alanlarda biz kuru yarım ekmek yerdik. Niçin mi böyle yaptık? Anlayan anladı. Onların suçu sigara içmek, bizimki kuru yarım ekmek yemekti.
Biz farklıyız dedik ya. Gerçekten öyle. Farklıydık. Farklıyız. Farklı olacağız. Bu yazıyı okuyanlar burada kendinden mutlaka parçalar bulacaktır. Tanıdık, bildik biri mi yazılmış acaba, sorusu akla gelebilir. Şunu diyebilirim. Yazımızla bire bir örtüşen insanların var olduğunu biliyoruz. Onlar için yazdık. Onların bizlerin bilmediği ve burada yazmadığımız çok daha farklı özellikleri vardır. Onlara kulak verip dinlersek çok ilginç hikâyelerle karşılaşacağımızı da biliyoruz.
Çocuk denecek yaşta eziyet ve sıkıntıların bin bir çeşidiyle karşılaşan grubun temsilcileri şimdi nerelerde? Onlar şimdi en güzel yerlerde. Hepsi bir makam kapmış durumda. Kendi işlerini, daha çok körpeyken yapmaya başladıklarından ötürü bugün bu hayat onlara hiç zor gelmiyor. Onlar dün eziyeti çekmişti. Zahmetin en şiddetlisini hissetmiş, yaşamıştı. Genç yaşta "acı patlıcanı kırağı çalmaz" sözü onlara yakıştırılmıştı. Boyunları kalındı. Çünkü kendi işlerini hep kendileri yapmışlardı. Onların hepsi birer ulu çamdı. Fırtınalı diyarlarda yetişmişlerdi. Fırtınaların en şiddetlisine karşı durabilmişlerdi.
Biz bugün gurur ve iftiharla söylüyoruz ki üreten insanlarız. Küçük yaşımızdan beri üretiyoruz. Ürettiğimizin çok azını tükettik. Başkaları için de yaşadık. Yemek için yaşamadık. Yaşamak için yedik. Yemeye, doymaya çalıştık. Hayatta kalmaya uğraştık. Asalak yaşamadık. Kene misali bir yerlere çöreklenip başkalarının sırtından yaşamayı hiç düşünmedik, hiç. Bize kalan nimetleri insafsızca ve şükürsüzce tüketmedik. Fiili dua olarak yediğimiz bir meyve için en az bir ağaç diktik. Dünyayı çöle döndürmek isteyenlerden değiliz. Bizde faaliyet var. Boş söz yoktur. Lafla peynir gemisini yürütmeye çalışmadık. Kişinin ayinesi işidir, lafa bakılmaz. Bunu da biliriz. Öyle davranırız. Bizi seven tam sever. Biz kısa sürede sevgi kazanalım diye yapmacık davranmayız. Rol yapmayız. Neysek öyleyizdir. Dün neysek, bugün de öyleyiz, yarın da öyle olacağız. Hatta büyüyerek, gelişerek yaşamımızı sürdüreceğiz.
Bizim gibi düşünmeyip yaşamayanlardan bizler farklıyız. Onlar bizim gibi olamazlar. Biz onlardan iyiyiz çok şükür ve faydalı insanlarız. Onlara tavsiyemiz laf ve güzafı bırakın ve bize benzemeye çalışın.