BİZ TARAFIZ AMA NEREDEN YANA
Eleştiri yapmak demokratik toplumların olmazsa olmazlarındandır. Padişahım bin yaşa mantığı artık Ortaçağ'da kalmış bir anlayıştır. Toplumun sağlıklı iletişimi, olayların ve yöneticilerin yanlışlardan arındırılması bakımından eleştiri kültürü toplumların uygarlaşmasında önemli yer tutmaktadır. Demokrasinin en önemli özelliği de iktidar, muhalefet, anamuhalefet gibi unsurlardan oluşan eleştiri kültürünü sağlıklı ve parlamenter sistemde yapma imkanı bulunmasıdır. Aksi halde toplumu yönetenlerin doğruyu bulma imkanı olmaz, herkes kafasına göre bir doğru üreterek toplumu o doğrultuda yönetmeye kalkar ki böyle bir toplumda yaşamaktansa yaşamamak daha iyidir.Yapılan eleştirileri toplumla paylaşma ve özeleştiri noktasında en önemli görev basına düştüğü muhakkaktır. Basın eleştiri görevini yerine getirirken çok sağlıklı davranmak zorundadır, herkes kafasına göre işine gelen insanlara destek verip, işlerine gelmeyenlere köstek olursa ortada ciddi anlamda sıkıntılı bir durum var demektir.
Bundan beş yıl önce gazetecilik mesleğine başladığımızda ortaya koyduğumuz duruş ne ise bugün aynı duruşu göstermemizin temel nedeni yukarıda bahsettiğim konuyu göz önüne alarak yayın yapmaya çalışmamızdır. Bugüne kadar başlattığımız hiçbir işi yarım bırakmadık, hangi konuyu ele aldıysak mutlaka sonunu getirdik, ağır bedeller ödesek de her zaman hak ve doğrudan yana olduk. Zaman, zaman nefsimizi işin içerisine karıştırdıysak da bu oran yüzde yirmiyi geçmez, kalan yüzde seksenlik oranda iki şeyi hedef alarak işimizi yaptık, bunlardan birincisi Rabbimizin rızası, ikincisi ise kamu yararıdır. Dikkat ederseniz en ufak bir işimiz olmayan çetelerle, rantiyecilerle verdiğimiz amansız mücadelelerde bedel ödesek de sonuca ulaştık. Tüyü bitmemiş yetimin malını koruma mücadelesi verdik, insanların kanını vampir gibi emenlere pabuç bırakmadık. Yanlışı yapan en yakınımızdaki kişi dahi olsa asla affetmedik, doğruyu yapan düşmanımız da olsa hakkını teslim ettik.
Bizi tehdit, şantaj, menfaatle suçlayanlar azıcık şehirde olup, bitenlere baksalar gerçekleri çok iyi görecekler ancak gerçekleri görmek o kadar kolay olmadığından Adnan Bahadır'ın telefonları dinlenir, durumdan vazife çıkarılarak suçlanmaya çalışılır. Türkiye'nin Filistin'e destek olmak için Polis akademisinde okuttuğu Filistinli ailenin sizi ziyarete gelmesi sonrası rahatsızlanan çocuğunu hastaneye göndermeniz dahi suç sayılır ve hakkınızda soruşturma açılırsa ülkenin ne hale geldiğini siz düşünün. Ben Kral oldukça yaşasın demokrasi diyenler unutmasınlar ki onlardan önce gelen Kralların tamamı bir gün hesap verdi, onlar da zamanı geldiğinde vereceklerinden endişeleri olmasın. Ta otuz yıl önce yapılan 12 Eylül İhtilalinin hesabı bugün sorulduğuna göre bugün aynı yanlışları farklı versiyonda yapan bazı kişilerin yarın akıbetlerini ne beklediğini siz düşünün. Toplum mühendisliği yapmak isteyenler unutmasınlar ki geçmişteki siyasetçilerin bitme nedenleri toplum mühendisliği yaparak toplumu yönetmek istemeleridir. Başbakan halkın dediği olur derken bazı siyasetçilerin şehirlerinde adeta terör estirmelerinin hesabını bir gün vereceklerini unutmasınlar.
Sizce bazı siyasetçilerin ısrarla Adnan Bahadır'ı istememelerinin nedeni nedir? Adnan Bahadır bulundukları makamlara mı talip? Hayır, Peki onlardan ekonomik bir talebi olmuş mu? Hayır, peki sıkıntıları ne ki bu kadar rahatsızlar derseniz izin verin izah edeyim. Bu adamlar o kadar enteresan işlerin peşindeler ki aklınız durur, sırf kendi siyasi geleceklerini garanti altına almak için öz babalarını dahi satacak karakterde insanlardır bunlar. Şeytanı terazinin bir kefesine koyun, bunların imanını bir kefesine koyun ve onlara sorun hangisini satın alırsınız onların tercihi şeytanın ağır geldiği kefe olur. Bunlar iş hayatından bürokrasiye, basın hayatından ticari hayata varıncaya dek her şeyi kendi kontrollerinde yönetmek isterler ve büyük ölçüde başarılı olurlar ama Adnan Bahadır gibi bir baş belası çıkıp olayların gerçek yüzünü toplumla paylaşınca tüm hesapları alt üst olur, işte o zaman bunlar çileden çıkıp ne pahasına olursa olsun Adnan Bahadır'ı imha etmek için ellerinden geleni yaparlar. Ancak unuttukları tek şey onların hesabı varsa Allah'ın da hesabı olduğudur. Onlara lazım olan gazeteci biz olamayız, onlara istedikleri gibi yönlendirip haber yaptıracakları ve köşe yazdıracakları gazeteciler lazım. Örneğin bundan beş yıl önce görevden alınan bir bürokratla ilgili o gün de gazeteci olan bazı gazetecilerin o gün alkış tutarak olaya sessiz kalırken şimdi o olay sanki yeni yapılmış gibi gündeme getirip idareyi eleştirmeleri bunun en bariz örneklerindendir. Biz her zaman taraf olduğumuzu ilan ettik ancak doğrudan yana taraf olduğumuzu ilan ettik, birilerinin menfaatine göre taraf asla olmadık, olmayacağız. Buna da en güzel örnek hiç sevmediğimiz halde Vezir Hazretleri ile ilgili son anketi manşetten vermiş olmamızdır. Daha önce bu oranı ciddi anlamda sorguladık hala daha bize göre ortada bir sorun var ancak ulusal kanallarda var olan bir anketi görmezden gelecek kadar da kör ve insafsız değiliz. Sizin anlayacağınız birilerine değil hakka ve haklıya tarafız. Kalın sağlıcakla