Bizim Kaderimizdir: Mescid-i Aksa İsrail Toprağı Olmayacak!
Bu sözler, Dışişleri Bakanımızın
Verdim oylar, boşa gitmedi.
Ben de bütün dualarımda:
Âmiiin! Âmiiiiin! Âmiiiiiiin!
Derdim:
Ne zaman Eyüp Sultanlarda;
Ne zaman Mescid-i Aksalarda
Ne zaman Mekkelerde
Medinelerde
Kabillerde
Karaçilerde
Dünyanın dört bir köşelerinde
Toplu dualar sonucu hep birlik:
Hocaefendilerin Peşinden onbinlerin
Yüzbinlerin
En büyük camilerde
Toplu namazların
Toplu duaların eşiğinde:
Allah Beni İsrail"i kahretsin!
Derken
Ben de Âminler demişsem.
O Âminlerin ardından
En güzel ve inançlı;
siyasi kadroları aramış ve bulmuşsam;
o inandığım siyasi kadroyu oylarımla;
iktidara taşımışsam
işte o Âminlerin kar edeceğini;
Dünyada yalnızlaştırılan Beni İsrail"in;
Onun yandaşları Ergenekoncularının ve
Nafile namazlar kıldığı halde
Nafile oruçlar tuttuğu halde
Kaza namazlarına o kadarını daha
katarak kıla kıla
oyunu da Beni İsrailcilere verdiği halde.
Bilsinler ki Kudüs kurtulmadığı;
Mescid-i Aksa kurtarılmadığı;
Kabe"nin çevresinde
Avrupa Birliği ayarında ve denginde
Vatikan kadar devletleşmiş;
Brüksel ve Lozanlar kadar siyasallaşmış
Hılafet merkezi kurulmadığı sürece
O namazların ve o oruçların
Hatta o zekatların
beş para etmeyeceğini.
Bizi Cennete taşıyamayacağını.
Eğer bir Hocaefendimiz:
Vatanın ötelerinden diyorsa:
"Milletimizin yapması gereken,
meydana gelen üzücü olayları,
çirkin emelleri için kullananların
kışkırtmalarına gelmemek;
insan hakları ve demokratik alandaki kazanımlarımızı
kaybettirecek düşünce ve hareketlere prim vermemektir"
derken
olayları sahneye koyan 'karanlık odaklar' kim?
İsrail mi?
Ergenekoncular mı?
İHH yanlıları mı?
Devlet diplomasisini bu uğurda;
seferber eden bugünkü iktidar sahipleri mi?
üzücü olayları, çirkin emelleri için kim kullanıyor?
Müslüman milleti kim kışkırtıyor?
Bu iktidar gelinceye kadar kazanımlar neydi?
Mavi Marmaracılar mı bu kazanımları kaybetti?
Mavi Marmaracıların hakkını diplomasi alanında arayanlar mı?
Cümlelerine açıklık getirmiyorsa
Onun ardından kılınan namazın;
onun hanelerinde ıftarları yapılan orucun;
onun Olimpiyadları uğruna heba edilen zekatların;
İsrail"i yalnızlaştırmadaki karı ne olur ki!?
Biz kimseyle uğraşmayız.
Kur"ana göre
Ve bizim yorumumuza göre;
En doğru olanı bulmaktır, amacımız:
Bütün bir toplumun içini acıtan terörün;
Göstere göstere yapılan terör saldırıları,
daha önce defalarca görülen karanlık oyunların
bir yenisinin sahneye konulmasından ibaret...
Amaç:
Beslendiği kaynaklarla aslında geleceğimizi karartmak,
ülkemizi demokrasiden ve insan haklarından uzaklaştırmak
Dün olduğu gibi bugün de,
ülkemiz ne zaman insan hakları,
gelişmiş bir demokrasi ve çağdaş hukuk prensipleri
açısından dünya standartlarına ulaşmak için adım atsa,
şer odakları da hemen atağa geçip koca bir halk üzerinde
kanlı oyunlarını devreye sokmakta..." diyor.
Ama,
Bizi korkutanlar var;
İşte Tevfik GÜNGÖR
Gazeteci:
İsrail ve ABD ile ilişkiyi bozarsak
terör ile mücadelede zorlanırız
Hatırlayınız diyor:
Kıbrıs olaylarında ABD ambargo uygulayınca,
uçaklarımız uçamaz, toplarımız atamaz olmuş;
uçan helikopterler, insansız hava araçları;
Havadan ve yerden gece bile insan hareketleri izlerken;
Hepsinin arkasında teknoloji var.
ABD'den alamadıklarımızı İsrail'den alıyoruz.
Uçaklar havada uçsa da düşmanı, dostu tanıyamıyor.
Önünü göremiyor
Atış yapamıyor
insan hareketi izlenemiyor.
Tanklar ve modern silahlar ateş almıyor.
Sınır ötesinde silahlı kuvvetlerin hareketleri;
ABD ve İsrail ile siyasi ilişkileri gererken
bozarken hesabı kitabı iyi yapmak lazım.
Belki Arap parası gelsin,
İran memnun edilsin
ama teknoloji
Silahlı kuvvetlerimiz teknolojiye muhtaç.
Bugüne kadarki Türk iktidar sahipleri;
Nasıl olsa ABD ve İsrail desteği var
düşüncesi ile bu teknolojilerin tamamını içeride geliştirmedi.
"İsrail ile tüm ilişkileri keselim
ABD Yönetimine aldırmadan İran ile ilişkileri geliştirelim".
"Bekara eş boşamak kolay gelir" diyor.
MHP'si CHP'si, bunların eskimiş monşerleri
haklıyı savunuyor olmamızdan rahatsız
'Türkiye yalnızlaşıyor' dediler.
'Türkiye dış politikasında ivme kaybediyor' dediler.
Ama kaybetmedi, Türkiye itibar kazandı, ağırlık kazandı.
Melborn'dan Washington'a, Pekin'den Paris'e Saraybosna'ya,
Tahran'dan Kahire'ye kadar Türkiye alkışlandı.
Bu beyefendiler sus pus
kör ve sağır kesilmişken,
bu kardeşiniz korkmadan, çekinmeden tereddüt etmeden
bu aziz milletin sesi oldu ve bunu orada seslendirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
TBMM'de yaptığı konuşmada sert cevap verdi:
Mescid-i Aksa İsrail toprağı değildir ve olmayacaktır...
Neler söylediğimiz devlet kayıtlarında yazılıdır'' dedi.
''İsrail, ilk defa dünyada bu kadar yalnızlaştırıldı dedi..
''Sayın Elekdağ,
Doğu Kudüs, sizin zannettiğiniz gibi İsrail'in toprak parçası değil!
Filistin devletinin bir parçasıdır ve işgal altında olan topraklardandır.
Bir gün barış olursa,
Doğu Kudüs, Filistin'in başkenti olacaktır ve
bir Arap Ligi toplantısı orada da yapılacaktır, yapılabilir.
Evet, barış olacak ve Doğu Kudüs, Filistin'in başkenti olacak.