Samsun'un bir 19 Mayıs hassasiyeti var, kabul ediyoruz biz de..
Eski usul, faşizan şekil kutlanmasına her ne kadar karşı isek de; 19 Mayıs'ın bir değer olduğunu kabul etmişliğimiz ve değerine uygun bir kutlama yapılması gerektiğine inanmışlığımız da var..
Ancak hazır bu kadar sivil toplum örgütü bir araya gelmişken, gündemin daha sıcak bir gelişmesine de değinsinler isterdik.
Rivayet o ki; 38 sivil toplum örgütü gelmiş bir araya..
Bizatihi kendilerini ilgilendirmesi gereken bir gündemi ise görmezden gelmişler.
Bu ülkede askeri vesayetin çok hararetli olduğu bir dönemde sivillerin oylarıyla seçilmiş bir hükümetin tabir yerinde ise silah zoruyla görevden el çektirilmesi sürecine dair fikir beyan etmek akıllarına gelmemiş bizim sivil toplumcuların..
Sivil toplum oldukları halde sivilleşememiş zihniyetlere sahip olduklarını göstermek istemişler besbelli..
Yoksa 28 Şubat daha dün gibi hafızalarda iken ve vesayetçi anlayışlara karşı verilen mücadele hala devam ediyorken, başka türlü bir mazeret geliştirilemez.
Bu millet; bu sivil toplumcuların hassasiyetleri ile kendi hassasiyetlerini bir türlü örtüştürememiş bu aziz millet, 28 Şubat'la, 12 Eylül'le 12 Mart'la, 27 Mayıs'la damarlarından akan kan çekilen bu millet elbet bu bilerek görmezciliği de bir kenara not edecektir.
Edecektir ki; her aşağılandığı, hor görüldüğü, adam yerine konmadığı günlerde olduğu gibi kendisine yapılan zulümleri görmezden gelenlere, hamle sırası kendisine geldiğinde en güzel figürleriyle mukabele edecektir.
Bu milletin hassasiyetlerini hiçe sayanlar, bu toplumun değerlerini görmezden gelenler, bu cemiyetin çektiği sıkıntıları kendilerine dert edinmeyenler ise; 38 derneğiz dedikleri gün dahi 38 kişi bir araya gelemeyecektir.
Kimisi buna yazgı diyecek, kimisi de rütbeli kocasından aldığı güçle halka küfredecektir.
Teamül ile temayül arasındaki fark!
Olay Gazetesi'nde yazan ve aynı zamanda yazıları gazetenizolsun.com'da da yayımlanan bir gazeteci ağabeyimiz var: Ferruh Çetin.
Kendisi bu mesleğin eskilerindendir, hemen herkes tanır.
Ferruh Çetin, 27 Şubat 2011 tarihli köşe yazısında 'Halkın seçtiği vekiller nerede?' başlığını atmış köşesinde. Devamla iktidar partisinde demokrasinin D'sinin olmadığını iddia ettiği satırlarda;
Şimdi onlar diyebilirler;
-Ama biz teamül yoklamaları yapıyoruz.
Olabilir.
Teamül yoklamaları da bir nevi genel merkezin teamüllerini göstermektedir.
Neticede teamül yoklamalarında dahi birinci, ikinci olanlara şans verilmiyor.
Yine son sözü genel başkan söylemektedir.
Geçtiğimiz son genel seçimlerde Samsunda bizzat yaşadık ve gördük.
İktidar partisi AKP burada teamül yoklaması yaptı.
Birinci ve ikinci sırada partinin kayıtlı üyelerinin takdirlerine mazhar olan isimler niye aday yapılmadı?
Demek ki teamül yoklaması da bir kandırmaca.. şeklinde ifadelerde bulunmuş.
Burada tam beş kez yanlış yerde ve sadece bir kez doğru yerde kullanıldığı için biliyoruz ki; eli, dili sürçmemiş; 'teamül' kelimesini bilerek ve isteyerek kullanmış.
'Teamül'ü; Öteden beri olagelen ve doğruluğu tartışılmayan davranışlar ya da örf ve âdete dayanan hukuk olarak biliyoruz.
Yani buradaki beş yerde, kullanılış amacı olan; kimin teveccüh göreceğine ilişkin yapılan bir ölçme değerlendirme eylemiyle ilgisi yok.
Sadece, bir nevi genel merkezin teamüllerini göstermektedir, yazılan yerde doğru kullanılmış olabilir.
Oluşan durum için, 'Bu Genel Merkez'in alışkanlığıdır' demek istiyorsa eğer..
Öte taraftan; beş kez yanlış yazdığı yerde kullanılması gereken kelime; 'temayül' olmalı idi.
Yani; 'belli bir gayeye veya sonuca yönelen faaliyete dönüşmeyen etki gücü, yönseme' anlamında kullanılan 'temayül' kelimesi.
Teşkilatın kime teveccüh gösterdiğinin anlaşılması için yapılacak bir ölçme, değerlendirme eylemi anlamında yani..
Bu kadar açıklamadan sonra, kendisini bu konuda biraz daha dikkatli olmaya davet ediyor; gazetecilik teamüllerine uygun olarak buradan kendisine sesleniyoruz:
Ferruh Abi.. Yazının başında anti demokratik uygulamalara örnek olsun diye; 'Başta CHP' diyorsun. Bir satır sonra 'Hele iktidar partisi' diye aynı konudan devam ediyorsun. Karar ver CHP başta mı, değil mi? Zira yazının sonunda da CHP'yi diğerlerine örnek de gösteriyorsun. O zaman nasıl 'Başta CHP'?
Ferruh Abi.. Sona doğru CHP kurultayında tüzüğe konan maddeyi önemsiyor ve 'öteki partilere örnek olabilir' diyorsun. İnan Allah'ın kulu isen, diğer partilerin CHP'yi örnek alacağı gün Türkiye'de siyaset bitmiş demektir. Bunu da mı bilmiyorsun?
Ferruh Abi.. Bir yandan 'Kürtlere demokrasi'yi, 'Azınlıklara demokrasi'yi eleştirirken, diğer yandan yüzde 10 barajını eleştiriyorsun. Bu ne yaman çelişkidir? Yüzde 10 barajı kalkınca meclise siyaseten küçük azınlıklar girmiyor mu? Azınlıklara tanınan hakları eleştirirken, bir yandan da azınlıkların hakkını savunmak nasıl oluyor, söyler misin?
Ferruh Abi.. Önceki yazılarını da dikkate alırsak; bir yandan 'iktidara çakmak' istiyor gibi bir havan var, diğer yandan çözümü de iktidarda arıyorsun. Daha önceki bir yazında, iktidarı yanlı olmakla suçlayan sen; diğer yandan bu yazıya bahse konu yazında 'Bu konuda top iktidarın ayağındadır' diyorsun.. E tamam ya o zaman. Zaten demene göre yanlı.. Yanlı yanlı uyguluyor işte istediğini.. Sorun ne o zaman?
Ferruh Abi.. Söyler misin allasen? Sen aslında ne diyorsun?